Bir kitap: Klara ile Güneş
İnsan beyni tarafından üretilen yapay zekanın insanın duygusal yaşamının ihtiyaçlarına yanıt vermesi mümkün mü?

Çalışma yaşamında yerlerimizi alabilecek, dahası bazı iş kollarında ise tehdit unsuru olarak kabul edilen, her alanda kullanılan robotlar duygusal yaşamımıza da el atabilir mi? Yapay zeka çoktan kullanım alanına girdi, birçok alanda da yaşamı kolaylaştırdığı yadsınamaz. Peki robotlar insanın yerini alabilir mi? İlk insandan günümüze kadar insanın doğayla ve kendisiyle onca savaşına rağmen soyunun devam etmesinde kuşkusuz ki insanın toplumsal yapısının, dayanışmasının büyük yeri var. İnsan beyni tarafından üretilen yapay zekanın insanın duygusal yaşamının ihtiyaçlarına yanıt vermesi mümkün mü?

Kazuo Ishiguro’nun Klara ile Güneş eseriyle yapay zeka dünyasına yolculuğa çıkıyor ve konuya ilişkin tüm sorulara yanıt arıyoruz. Aynı zamanda yazarın, temel iki felsefi görüş olan diyalektik materyalizm ile metafizik arasındaki içsel yolculuğuna da tanıklık ediyoruz. Amerika’da adı verilmeyen bir yerde, gelecekte geçen olayda okuyucu, Josi’nin nedenini bilinmeyen bir hastalığın pençesinde olduğunu düşünse de ilerleyen sayfalarda ailesinin onu "yükseltilmiş çocuk" için kobay olarak kullandığı hissine kapılır. Josi’ye arkadaşlık etmesi için bir satıcı dükkanındaki insanın yaptığı çoğu şeyi yapmaya programlı robot Klara alınır. Klara’nın çalışması için güneş ışığına ihtiyacı vardır. Ayrıntılarda Josi’nin annesinin Klara’yı aslında kızından sonra, onun yerine Josi olarak hazırlamaya çalıştığı anlaşılır. Oysa robot Klara’nın tek isteği vardır, Josi’nin iyileşmesi. O bunun için olağanüstü bir çaba içerisine girer. Josi’nin annesi, insanı duygularından arındırarak metalaştırır. Babası ise annenin tam tersi duyguları insandan soyutlar, bedeni hiçleştirir. Josi’nin yaşama tutunması için Klara’nın desteği yeter mi?

Yazar, insan-robot etkileşimini ve sonuçlarını bilim kurguyla anlatır. Sınıfsal sorunlar, işsizlik ve çevre sorunları, gelecek kaygısı, makineleşmenin sonuçları, yalnızlaşmak, etik değerler gibi birçok konuya değinir; kim neyi, ne kadar almak isterse onu okuyucuya bırakır. Eserlerinde (ki bunlara fantastik olanlar da dahildir) toplumcu, gerçekçi sorunlara yer veren yazarın bu eserdeki felsefi ikilemi fark edilir.

Her alanda dijitalleşen bir yaşamda insanı yeniden tanımlamaya çalışırken; yapay zeka olayına, robotik teknolojiyle yüklenen algıya eleştirel bakış açısıyla yaklaşırken felsefi savrulmanın hissedildiği metin birçok yönüyle tartışılmaya muhtaç. Genetikle oynama, üstün zeka, sağlıklı insan yaratma çabalarının etik değerleri yok sayan bir şekilde denenmesinin zorlandığı çağımızda, insanı bekleyen olası tehlikenin bulanıklaşmasına göz yummamak gerekir. Soruna sınıfsal bakış açısı, yalnızlaşma, yabancılaşma, insanlaşma temalı yaklaşım alt metinde verilmeye çalışılan aksine metafizik felsefi düşünceyle taban tabana zıttır.

Fotoğraf: Kitap kapağı

İlgili haberler
Kız çocukları için cinsiyetçi izleri aşan bir kita...

Amerikalı Psikolog Stephanie Tabashneck hazırladığı boyama kitabıyla kız ve oğlan çocuklarına yöneli...

Bugüne ve geleceğe ışık tutan bir kitap: NASIL YAP...

Çernişevski; insanların ortak bir çalışma düzeninde yaşadığı, yaşlı ve çocukların mutfak işleri ve y...

Bir kitap önerisi: Amok Koşucusu

Onuruna, gururuna, aşkına sahip çıkan bir kadın, doktorun yardımı olmadan hayatta kalamayacağını bil...