‘Kınamızı soldurana, gülümüzü kurutana’ karşı her dilden Kardeş Türküler
‘Hikaye 94 yılında Boğaziçi Üniversitesinde başlıyor. Kırmızı Salon önünde kadın kitapları sergisi var, söyleşi ve paneller arka arkaya... Şenlikli kadın şarkıları dökülüyor genç kadınların dilinden.’

Bu kadim coğrafyanın kadınlarının dilinden dökülenleri, büyükannelerimizin ahlarını, ilenmelerini, dirençlerini bugünün kadın kadına eğlencelerinin, eylemlerinin, direnişlerinin sözü haline getiren aracılar onlar... Kardeş Türküler 25. yılını kutluyor. Bu bir, “iyi ki varlar” yazısı olduğu kadar, sesleri sözleri hep kuytuda kalan kadınların sesini sözünü görünür kılma çabaları karşısında bir saygı duruşu aynı zamanda... Çünkü çok iyi biliyoruz ki bu çaba, bize anneden, büyükanneden türkü dinleyip öğrenmenin, onu akılda tutmanın, paylaşmanın, hep birlikte söylemenin aslında nasıl da kadınca bir direniş olduğunu öğretiyor.

Hikaye 94 yılında Boğaziçi Üniversitesinde başlıyor. Kırmızı Salon önünde kadın kitapları sergisi var, söyleşi ve paneller arka arkaya, salon dolu. Salonun kapısının önü daha dolu, çünkü şenlikli kadın şarkıları dökülüyor genç kadınların dilinden. Diler Özer, Güzin Orcan, Banu Yumrukçağlar, Demet Demirkol, Emine Akan, Ülker Uncu, Gülten Küçük, Gülay Erdem, Fehmiye Çelik, Feryal Öney, Seçil Kızılkaya, Ayşenur Kolivar, Selda Öztürk, Işın Kucur, Yelda Yücel...

Mercedes Sosa ve Joan Baez’in meşhur ettiği Gracias A La Vida, Maria Farandouri’den Ay Carmela, Ajda Pekkan’ın meşhur şarkısı Kime Ne, Sana Ne... Nana Mouskari’den Ayde Tomalona, İran’da tarlada çalışan emekçi kadınların dilinden Gole Gandom... Bizim buralardan Fabrika Kızı... Kadınlara ya da kadınlığa göz kırpan bütün şarkılar kız yurtlarında, öğrenci evlerinde arana tarana, duyula söylene coşuyor, coşturuyor... “Ders çalışmayı bırakın kızlar, bugün şenliğimiz var” diyerek yapılan yurt şenlikleri kadın kadına söz üretmenin, fikir üretmenin alanı oluyor.

‘97 yılından itibaren 8 Martlar Anadolu, Mezopotamya ve Trakya’daki farklı halkların dillerinde söylenmiş türkülerden oluşan tamamı kadın müzisyenler tarafından meşhur edilen ya da kadınlara dair temaları anlatan zengin bir repertuarla doluyor: Süreyya, Burçak Tarlası, Sarıkamış Ağıdı, Fosforlu Cevriye, Yarim İstanbul’u Mesken Mi Tuttun, Asiye, Heyamo, Leyla Leyla Ewarê, Fadîke, Keça Kurdan, Mışo Ağçik, Esmer Ağçik, Armenitsa Mu, Çergi...

Sonra 1999 yılının 8 Mart’ında Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu ve Feminist Kadın Çevresi üyesi müzisyen kadınların ilk bestesi: Özgürlük Şarkısı... “Dönüş yok, kadınlar hep bir olmadıkça çıkış yok/ Yeter artık nereye kadar!... Ateş ile duman, yıkılan yok olan, nedir bu gittikçe büyüyor/ Çocuklarına mı ağlıyor analar/ Acılar bitmek bilmiyor / Göçler, ölümler, ne bu çileler/ Kadınlar barış istiyor!”

2004 yılında kadın ağzı türküleri araştırmak için yollara düşen kadınların emeği 2005 yılında Sözümüz Var Şarkılarla, 2006 yılında El Kızı isimli 8 Mart dans-müzik gösterileriyle görünür hale geliyor. Kardeş Türküler Bahar albümü ve ardından gelen dans müzik gösterileri kadın ağzı türküleri kadınlar olarak düzenleyip icra etmenin ve beste yapmanın önemli dönemeçlerinden oluyor.

Sonrası... Her 8 Mart’ta, 25 Kasım’da memleketin neresinde kadınlar toplaşsa, biriken söz bir de şarkıyla türküyle dile getirilirken, hep onlardan öğrenilenler eşlik ediyor coşkuya... Onların ritimleriyle...

Biz onları, çağrıldıkları bir tek kadın etkinliğini bile reddetmeyen emektarlıklarından biliyoruz. Dağ taş, ova bayır gezerek, sözü sessiz kalmış kadınların sesine verdikleri değeri büyük bir emekle yoğurup hepimizin diline pelesenk eden çalışkanlıklarından biliyoruz. Bembeyaz kıyafetleriyle en zor dönemlerde barışı söylememizi kolaylaştıran, önyargıları kıran güvercinliklerinden biliyoruz... Biz Kardeş Türkülerin kadınlarını, kadınca deneyimlerimizi bir miras gibi kimlerden, hangi zorluklarla ve nasıl da büyük bir emekle edindiğimizi hatırlattıkları için seviyoruz. Ama sadece bu değil; bizi birbirimizden farklı ve birbirimize benzer kılan o müthiş dağarcığı önümüze bir vaha gibi sundukları için seviyoruz.
Kardeş Türküler, bu üllkenin başına gelen en güzel şeylerden biri...

Nice 25 yıllara, umarız ülke bir gün Kardeş Türküler sahnesi gibi olur... Mutluluk, neşe ve beraberlik içinde... El ele... Kardeşçe...


MİS GİBİ PLAYLİST
Kardeş Türküler’den kadın ağızlı türküler...
- Süreyya; Ekim Devrimi sonrasında bestelenen, işçi/köylü kadınlara seslenen ve yeni ülkenin çalışkan kadınlarca inşa edileceğini anlatan Azeri türküsü
- Kadınların karşı cinsle ilgili pek de kolay dile getiremedikleri istekleri, özlemlerini çapkın, cesur bir kadının ağzından söze döken Evleri Köndelen Yar.
- Baharı ve yaşamın güzelliğini, yeniden doğuşu çağrıştıran ve bunu kadınlarla özdeşleştiren Men Baharın Gızıyam...
- Evleneceği gün annesiyle içli içli vedalaşan Ermeni kızın dilinden dökülen Hars em Knum, Kardeş Türküler repertuvarına giren ilk Ermenice şarkılardan.
- “Bu şarkı Türklerin mi, Ermenilerin mi, yoksa Azerilerin mi?” polemiğiyle uzun zaman tartışılan, oysa hepimizin türküsü olan Sari Gyalin...
- 60-70’li yıllarda Tülay German’ın sesinden, 80-90’lı yıllarda Ruhi Su kasetlerinden dinlenen Burçak Tarlası...
- Fadike; henüz sokakta oyun oynarken gelin edilen kız çocuklarının ahının hepimizin üzerine olduğunu anlatan Zazaki şarkı.
- Qumrike (Kumru); istemediği bir adamla evlendirilen Kumru, kayalara konan Kumru, yaban ellere giden Kumru...
- Ve Keçe Kurdan; “Biz güzel ve cesur Kürt kızlarıyız, isyanımız cahilliğin önünü kesiyor...” diyerek özgüvenlerini ve mücadele isteklerini dile getirdikleri, dinleyeni de söyleyeni de el ele tutuşup halay çekmeye davet eden Kürtçe şarkı.
- Leylâ; bir Kürt kızına yapılmış güzelleme, Kardeş Türküler elinde kadınlığa övgü, kadınların özgürlük ve barış taleplerine melodi olurken, tam da şarkının isyan şarkısına dönüştüğü günlerde bir anda Özcan Deniz’in “çavuş kızı Leylasına” dönüşmüştü! Çavuş kızı unutuldu, Çawa Civane Leylâ yaşıyor!
- Hem Okudum Hem Yazdım; 90’lı yıllar boyunca bu topraklarda yaşanmış savaşın, bu savaşlarda evlatlarını yitirmiş anaların acısının bir sembolüydü. Türkünün sonuna eklenen Çağrı isimli uzun hava ise, gelecek güzel günlere çağrıydı aslında...
- Gülsüm; ah Gülsüm... Hepimizin öfkesinin adı olmuş, görünmeyen emeğimizin sözü olmuş Gülsüm. Kına gecesinde kadınların kendilerine biçilen bu hayata isyan edip “öff be diyelim hele...” diye başka bir hayatın mümkünatını dile getirdiği o güzelim türkü...
- 2004 Şubatında kardeşleri tarafından namus kisvesiyle katledilen Güldünya’nın acı hikayesi, aynı yılın 8 Mart’ında bu topraklarda “namus uğruna öldürülen” tüm kadınlar için Güldünya isimli ağıtla isyana dönüştü.
- Aynalı Körük; bir genç kızın “bir dediğinin iki edilmediği”, belki de kendini bu denli kıymetli hissettiği tek gün olan düğün gününde söylenen bir gelin nazlanması.
- Heyamo; tarlada çalışan Laz kadınların imece şarkısı. “Teyzenin imecesi var; kazalım da gidelim, çabuk çabuk kızkardeşler...”

Kaynakça:
Kardeş Türküler, 15 yılın öyküsü, BGST Yayınları
Feryal Öney, ‘Türkülerin tanıklığı... Kadın ağzı türküler’, www.feminisite.net

İlgili haberler
GÜNÜN DANSÇISI: Leyla Bedirhan

Kürtlerin Prensesi olarak anılan Leyla Bedirhan modern dansta önemli bir yerde durur. Leylâ Safiye A...

GÜNÜN KADINI: Meryem Xan

Sesi ile Kürt müziğine renk katan, hayatını şarkılara adayan Meryem Xan’ı tanımak ister misiniz?

GÜNÜN KÜLTÜRÜ: Dengbejlik

Birçok millet tarihe yazarak başlamış, Kürtler ise söyleyerek... Ne zaman bir yıkım, bir sevdalanış,...