NW, Londra: Yoksul göçmen mahallesinde bir tur atalım…
Zadie Smith, Londra’nın merkeze uzak semtlerinden birinde belediye konutlarıyla dolu, göçmen hayatlarıyla canlanan bir bölgenin resmini sunuyor… Capcanlı, gerçek ve nereye gitsek benzer bir resim bu…

Yazar Zadie Smith, Londra’nın kuzey batısında çoğunlukla işçi sınıfının yaşadığı Brent kasabasında, Jamaika’da doğup büyüyen ve 1969 yılında İngiltere’ye göç eden bir anne ile Britanyalı bir babanın çocuğu olarak doğdu. 2000 yılında henüz yirmili yaşlarının başındayken yayımlanan ilk kitabı “İnci Gibi Dişler” ile dikkatleri üzerine çeken Smith, edebiyat dünyasında kendisine anında yer açtı. Kendi kimliği ve yazdığı konular sayesinde Britanya İmparatorluğunun mirası olan, İngiltere’nin güncel ve çok kültürlü yeni edebiyatının elçilerinden biri oldu.  

Smith’in kendi alanındaki en iyi örneklerinden biri de “NW, Londra” isimli kitabı. Yazar kitabında; Big Ben, Piccadilly Caddesi, Hyde Park ile bilinen Londra’yı değil; şehrin kuzeybatı sınırlarında, belediye konutlarında ekonomik zorluklar içerisinde yaşayan yoksul Londralıların hikayesini anlatıyor. Smith, şehir realizmine ilişkin yazım stili ve yarattığı karakterlerle hem İngiliz edebiyatına hem de dünya edebiyatına kusursuz ve biricik bir örnek veriyor.

Kitabın mekanı olan NW (North West), yazarın kendisinin de doğup büyüdüğü ve hâlâ yaşadığı yer. Smith romanında, hem Londra’nın merkeze uzak semtlerinden birinde belediye konutlarıyla dolu, göçmen hayatlarıyla canlanan bir bölgenin klostrofobik hikayesini anlatıyor, hem de ekonomik ve politik sistemlerin göçmenleri nasıl hırpaladığını inceleyerek Batı Avrupa’daki çok kültürlü diaspora genelini anlatmış oluyor. “NW, Londra” ile ikinci ve üçüncü jenerasyon İngilizlerin çektikleri ekonomik ve etnik zorluklara değinen Smith, neoliberal politikaların insanları nasıl ve ne kadar tükettiğini gözler önüne seriyor.

YOKSUL, GÖÇMEN, ÇIKIŞSIZ…
Roman dört Londralıyı takip ediyor — Leah, Natalie (Keisha), Felix ve Nathan. Hemen hemen aynı yaşlarda olan ve aynı mahallede büyüyen bu dört karakterin, yetişkinliklerine doğru giden serüvende, bir şekilde hayatlarının kesişmesi ya da bazen kesişememesini anlatan “NW, Londra”, gerçekçi bir biçimde modern kentsel bir bölgeyi canlandırıyor. Beş bölümden oluşan roman, her bölümde bir karakterin etrafındaki koşullar içerisinde bir şekilde var olma çabasını aktarıyor. Elbette ki en büyük zorluk ekonomik faktör. Gerek sınıf atlama çabası gerek eğitim için çekilen kredi borçlarının yükü… Karakterlerin yaşam kaygılarının çeşitliliğinin altında hep ekonomik zorluklar yatıyor. Ebeveynleri İngiltere’nin sömürgelerinden gelen insanlar olduklarından göçmenlik duygusuyla yetişen karakterlerin hem ebeveynlerinin hem de kendilerinin oluşturduğu beklentilerin altından çıkamamasının hikayesidir “NW, Londra”.

BİR 21. YÜZYIL ROMANI
Roman geleneğine meydan okuyan Smith, yazdığı stil ve karakterlerle 21. yüzyılın kaygı dolu, hızlı yaşamını kağıt üzerinde yakalamak için çabalıyor. Kitabında James Joyce, Virginia Woolf gibi modernistleri örnek aldığını gösteren Smith, “Roman için İki Yol” adlı makalesinde de belirttiği gibi, güncel romanın 19. yüzyıldaki liriksek ve romantik stilinin, yeni çağın endişe ve kaosunu yakalamakta yetersiz olduğunu ifade ediyor. Bu sebepten “NW, Londra”da her bir karakterin hikayesi, onların hayata karşı tutumları ve yetişme koşulları göz önünde bulundurularak yazılıyor.

GÖÇMENLİK KRİZİNİN EDEBİ YANSIMASI
Roman, hikayedeki tek beyaz karakter Leah’nın bölümü ile başlıyor. İrlanda kökenli Leah, İrlanda’nın sömürülmesi bilinciyle büyüdüğünden, mahallesinde farklı etnik kimlikten insanlara saygı duyan, bilinçli bir karakter. Fakat, roman bu bilincin onda yarattığı yükü tanımlayarak başlıyor. “Beyaz utançlığı” olarak da bilinen bu yükü anlatabilmek adına Smith, onun bölümünü bilinç anlatımı şeklinde aktarıyor. Smith, Leah’nın bölümünü yazarken elma ağacı şeklini bulan bir bölüm, internette harita yönlendirilmesiyle mekân anlatımı ve daha nice deneysel stille Leah’nın kafa karışıklığı ve kaygılarını yansıtabilmek için roman ve dil geleneğini zorluyor.
Kitabın en uzun kısmıysa Natalie’ye ayrılmış durumda. Karayipli bir ailenin Keisha olarak doğan kızının hikayesini 185 kısa bölümde anlatan Smith, bu karakteri dört yaşından itibaren yazmaya başlıyor. Siyah bir kadın olarak kendisini gerçekleştirme ve avukat olma yolunda bölüm bölüm takip ettiğimiz Keisha’nın bir nevi başarı hikayesi altında nasıl ezildiğini okuyoruz. Anılar, listeler, diyaloglar ve daha nice şeyleri barındıran bölümler; Kesiha’nın evli ve çocuklu bir avukat olma yolunda kendisinden ve kimliğinden neleri feda ettiğini ve “beyaz” iş ortamında nasıl Natalie’ye dönüştüğünü konu ediniyor.
Göçmen krizinin evrensel bir soruna dönüştüğü bu yüzyılda bu kitap bir kurgudan ziyade güncel gerçekliği sunuyor. Bu gerçekliğin sonuçlarıysa Amerika’dan başlayıp dünyanın isyanına dönüşen ırkçılığa karşı eylemlerde izleniyor.


İlgili haberler
GÜNÜN ARAŞTIRMASI: Siyah bilim kadınları ders kita...

ABD’de yapılan yeni bir araştırma, ders kitaplarında siyah bilim kadınlarına yer verilmediğini ve ki...

GÜNÜN ÖNERİSİ: Evden çıkamamayı kitapla fırsata çe...

Koronavirüs nedeniyle yaşantımızın büyük bir bölümünü evde geçirdiğimiz bugünlerde zamanı güzelleşti...

‘Farklı bir çocukluk kültürü için çocuk kitaplarıy...

Çocuklar için harika kitap önerilerimiz var. Çocuklara rehberlik eden, onlara düş kurması için alan...