Söz kadın sinemacıların...
Kadın sinemacılar cinsiyet eşitliği kampanyasını değerlendirdi: 5050×2020 olumlu ama tek başlarına yeterli değil

Antalya Altın Portakal Film Festivali gösterimler, paneller ve söyleşilerle devam ediyor. Festivalin bu yılki gündemlerinden birisi de sinema sektöründe cinsiyet eşitliği… Bu konuda!f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali ve Adana Altın Koza Film Festivali’nden sonra Antalya Altın Portakal Film Festivali de 5050×2020 kampanyasını imzaladığını açıklamıştı.

Sinemada kadın erkek eşitliğini savunmak için başlatılan 5050×2020 kampanyasıyla 2020 yılına kadar sinema sektörünün eşit cinsiyet temelinde yeniden yapılandırılması amaçlanıyor. Bu kampanyaya dünyadaki Cannes ve Venedik gibi önemli film festivalleri imza atmıştı. Ama Venedik’te yapılan son festivalde, atılan imzaya sadık kalınmamıştı. Finale kalan 21 filmden sadece 2’sinin kadın yönetmene ait olması tepkilere neden olmuştu.

“Bilmemek”Filminin Yönetmeni Leyla Yılmaz, “Aşk büyü vs.” filminin Başrol Oyuncusu Selen Uçer ve Sinema Yazarları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Tül Süalp Akbal ile 5050×2020 kampanyasının yansımalarını, kadın sinemacıların yaşadığı sorunları ve taleplerini konuştuk. Kampanyayla farkındalık yaratıldığına dikkat çeken asıl kazanımın uzun mücadeleler sonucunda sağlanacağını dile getirdi.

‘GERİDEN TAKİP EDİYORUZ BU GELİŞMELERİ’
Oyuncu Selen Uçer: Tüm dünyada bu konu konuşuluyor. Özellikle kadın ve erkek oyuncuların eşit ücret alması konusunda tavır sergileniyor. Bayağı geriden takip ediyoruz bu gelişmeleri. Biz Yeşilçam’dan evden kaçıp artist olmak klişesiyle yetişmiş bir kuşağın üstüne oyunculuk mesleğini yapan kadınlarız. Ataerkil bir toplumda ve sinema sektöründe bu taleplerde bulunmak bir tık daha zor. Kadın oyuncular olarak koşullar, temsiliyet, saygı ve ücretler konusunda eşit şarlarda çalışmak istiyoruz.

‘ÇOK HIZLI ÖTEKİLEŞTİRİLİYORUZ’
Yönetmen Leyla Yılmaz: Bir kadın sinemacı olarak 5050×2020 taahhüdüne imza atmış bir festivalde bulunmaktan gurur duyuyorum. Bu kapsamda 2020 yılına kadar fırsat eşitliği konuşunda iyileştirmeler yapılacak.Festivallerin bu kararı alması çok önemli ama geçtiğimiz Venedik Film Festivali’ne bakın, taahhüde imza atmasına rağmen bir fiyasko gerçekleşti. Venedik’teki 21 filmden sadece 2’si kadın yönetmenlere aitti. Taahhüdün içeriğine sadık kalınmadı.

Bu bizim tarihsel sorunumuz, modern çağla birlikte pekişmiş bir durumda… Çünkü biz çok hızlı ötekileştiriliyoruz,biz çok hızlı dışlanıyoruz, biz çok hızlı göz ardı ediliyoruz ve görünmez hale getiriliyoruz. Kadın sinemacılar, seyirciler ve basın mensuplarının seslerini duyurmasıyla beraber bu tip otoriteler imzaladıkları taahhüde sadık kalacaklar ve bu da bir görünürlük yaratacak. 

Sinema sektöründeki erkek egemen anlayışın yıkılması zaman alacak bir süreç ve sadece kadın sinemacıların çabasıyla olacak bir şey değil. Elbette kadınların çabası belirleyici olacak ama bu fikre sahip erkek arkadaşlarımızın bize destek olması gerekiyor. Bu alanda, erkeklerin elindeki tahtı eşit bir şekilde paylaşmayı talep ediyoruz.Bu nedenle yapmak istediğimizin kolay olmadığını biliyoruz.

‘ZAMANLA DAHA DA KİTLESELLEŞECEK’
Sektörde birçok sorunla karşı karşıya kalıyor kadınlar… Birincisi başarıları göz ardı ediliyor. İkincisi hemen akla gelmiyorlar. Oyuncu, yönetmen ya da senarist sinemacılar deyince ilk önce erkekler hatırlanıyor. Bir yerlere gelen kadın sinemacılar başarılarından ötürü değil de sosyal ilişkileri kullanarak oraya geldiği düşünülüyor. Bunlar kadını yok sayan şeyler…
Artık Türkiye’de arasında senarist, yönetmen ve oyuncu kadınların olduğu sinemacılar küçük küçük bir araya geliyor. En son kadınların sektörde uğradığı mobbinge ve şiddete karşı seslerini duyurmak için bir araya geldi. Kampanyalar yapıldı, bildiriler yayımlandı. Kadın sinemacılar seslerini duyurmaya çalışıyor, zamanla daha da kitleselleşeceğini düşünüyorum.

‘TEK BAŞLARINA YETERLİ VE ANLAMLI DEĞİLLER’
Tül Süalp Akbal: Bu tip gelişmeler aslında uzun mücadelelerin kazanımları. Ve bu kazanımlar çok anlamlı olsa da her yerleşme, yaygınlaşma süreci bir uygunlaştırmaya ve içini nispeten boşaltmaya yol açıyor. Dolayısıyla iyi ve olumlu gelişmeler ama tek başlarına yeterli ve anlamlı değiller. Festivallerin, etkinliklerin ve filmlerin birlikte dönüştüğünü görürüz umarım.

İlgili haberler
GÜNÜN İLKİ: İlk kadın sinemacı Alice Guy Blaché

‘Gençliğim, tecrübe eksikliğim, cinsiyetim; hepsi bana karşı işbirliği yaptılar’

GÜNÜN KADINI: Ayşen Gruda / Sinema ve tiyatroya ad...

Türkiye sineması ve tiyatrosunun usta ismi Ayşen Gruda dün hayatını kaybetti. Uzun bir süredir kanse...

Dünyanın ilk kadın sinemacısı Alice Guy Blaché

Henüz kadınların oy hakkı bile yokken Blaché gerek edimlerinde gerekse filmlerinde kadın itkilerini,...