Akademide tacize yer yok!
Kadının babası tarafından şiddet ile terbiye edilmesi gerektiği düşüncesi kabul edilemez bir zihniyettir. Bu zihniyete sahip olan Celal Şengör gibileri tüm öğrenciler için bir tehdit oluşturmaktadır.

Ülkemizde kadınlar toplumun pek çok alanında cinsiyet eşitsizliği, eril erkek zihniyeti ve bunların yol açtığı taciz ve şiddetle mücadele etmek zorunda kalıyor. Birçok insana göre bu durum, bazı toplumsal kesimlerin problemi iken daha “eğitimli” ya da daha “elit” kabul edilen kesimlerce aşılmış olduğu algısı mevcut. Şu an gündemde olan İstanbul Teknik Üniversitesinde akademisyen olarak görevli Celal Şengör’ün bir kadına uyguladığı taciz ve yaptığı tacizi kendi eril bakış açısını da teşhir ederek açık açık anlattığı video, çirkin gerçeği yüzümüze vuruyor. Bu gerçeklik belirli kesimlerin algısının aksine bu sorunların bazı kesimlerin değil toplumun bütününün problemi olduğunu bize kanıtlıyor. Ayrıca Celal Şengör gibi, bir kadının terbiye edilmesi gerektiği hatta bu terbiyenin kadına babası tarafından şiddet ile verilmesi gerektiği düşüncesi kadına üstten bakan, aşağılayıcı ve kabul edilemez bir zihniyettir. Eğitim hayatımızda da karşılaştığımız bu zihniyet ve bu zihniyete sahip olan eğitim görevlileri, başta kadın öğrenciler olmak üzere bütün öğrenciler için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu eril zihniyetin bizzat öğretici sıfatıyla karşımızda bulundurulması, bu insanların akademik konumu sebebiyle toplumun belirli bir kısmı tarafından savunulması ve korunması, bizi toplumun her alanında ve anında taciz ve şiddete maruz kalma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Bu olumsuzluklar öğrencilerin hem özel hayatında hem de akademik hayatında eril bakış açısının dikte edilmesiyle bu zihniyetin kadınların dolayısıyla da toplumun ilerleyişinin önüne geçmesine, kadınların akademik hayatları süresince bu zihniyet karşısında yaşadıkları kaygı ve üstlerindeki baskı dolayısıyla eğitim hayatlarına da istedikleri özeni gösterememelerine sebep olmaktadır.

AKADEMİSYENLİK PROFİLİNİ SORGULUYORUZ

Maruz kaldığımız bu çirkin olayların failinin sosyal statü farkı sebebiyle toplumun bazı kesimleri tarafından mazur görülmesi yaşanılan sorunları daha tehlikeli hale sokuyor. Bu kitleyi oluşturan insanlar, toplumun kendilerine verdikleri güven dolayısıyla açık açık bu eril zihniyetle hayatlarına devam etmekte bir sakınca görmüyorlar. Bu eril zihniyete karşı ördüğümüz mücadele zincirinin en temel halkası olan eğitim hayatımızda, bu zihniyetle yaşayan ve bu zihniyeti meşrulaştıran akademisyenlerin olması “akademisyen” olarak tanımladığımız profili sorgulamamıza sebep oluyor. Bu sebeple eğitimin ana unsurlarından biri olan akademisyenlerin de üniversite yönetimleri tarafından bizim için en sağlıklı olacak şekilde seçilmeleri ve denetlenmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Bizler bu toplumun şu anını ve geleceğini oluşturan gençler olarak üniversitelerde daha eşit ve sağlıklı bir eğitim ortamının en temel hakkımız olduğu kanaatindeyiz. Üniversitelerin önceliğine koyması gereken öğrencilerin hak ettiği eril zihniyetten arındırılmış, eşitlikçi, demokratik, şeffaf bir eğitim hayatıdır. Bunun doğrultusunda, var olan durumda yapılması gereken İstanbul Teknik Üniversitesinde akademisyen olarak görevli Celal Şengör ve bu zihniyetle hareket eden eğitim görevlilerinin görevden alınmalarıdır.

Fotoğraf: Evrensel

İlgili haberler
İTÜ öğrencileri Celal Şengör'ü protesto etti: Akad...

İTÜ’de bir araya öğrenciler yaptıkları açıklamayla, öğrencisine bulunduğu cinsel tacizi itiraf eden...

İTÜ öğrencileri: Tacizin normalleştirilmemeli, Şen...

İTÜ'lü öğrenciler, Celal Şengör’ün İTÜ’de akademisyenlik görevinin sona erdirilmesi ve akademide yaş...

İTÜ’lü öğrenciler: Kadına yönelik şiddete karşı mü...

Okulumuzdaki kulüplere, topluluklara ve öğrencilere çağrımızdır. Kadın ve LGBTİ+ haklarına yönelik s...