Yurt çalışanlarının ağır iş yükü...
Yurt personelinin ve kat görevlilerinin insanca şartlarda çalışabilmelerinin sağlanması için bütün yurtlardaki görevlilerin ve biz öğrencilerin, bir arada durup ses çıkartması önemli.

ODTÜ yurtlarında kalan kadın öğrenciler olarak, yurtlarda birçok problemle karşılaşıyoruz. Fakat, bu mektupta asıl olarak, yurtlarda çalışan kat görevlileriyle ilgili izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Her sabah saat 7’ de iş başı yaparak, her gün tuvaletleri ve mutfakları baştan aşağıya yıkayarak güne başlıyorlar. Mesai saatleri içinde, işleri bitmiş dahi olsa görevli oldukları katlarda kalmaları zorunlu. Öğle araları dışında, yangın merdiveninde oturup soluklanmak bile uyarılmalarına yetiyor. Güya yönetim tarafından pis olduğu iddia edilen bir yurt olduğumuz için, yönetim kat görevlilerine özellikle daha fazla yüklenmeye başlamış. Odaların dağınıklığından, kapı önüne ayakkabılarımızı bırakmamıza kadar çoğu şeyin sorumluluğu, anlamsız bir şekilde kat görevlilerine yükleniyor. Odaların küçük olması, çok az eşyanız olsa dahi çok kolay dağılabilmenize neden oluyor. Odalarımızı toplamak için vaktimiz okulun genel trafiği içinde koşuşturup durmak zorunda kaldığımız için genelde olmuyor. Fakat, yurdun yapısı ile ilgili çok sayıda problem görmezden geliniyor. Müdüremiz, bazı zamanlar katları geziyor hem odalara girip bizim özel alanımıza, “dağınıklık kontrolü” yapmak için müdahalede bulunuyor hem de kat görevlilerin işlerini “doğru” yapıp yapmadığını kontrol ediyor.

Yurtta fare gibi bir problemle karşılaştığımızda ise, danışmanın “Aman o korkunca saldırır” gibi dalga geçerek arkadaşımıza verdiği tepkiden sonra, yurdun beş yıldır ilaçlanmadığını öğrendik. Yönetim, yurtlarla ilgili düzeltmesi gereken oldukça temel problemler varken, çoğu şey için görevlileri sıkıştırıyor. Karşılaştıkları sert üslup ve çalışma şartlarının katılığından dolayı, farklı katlardaki arkadaşlarım kendi görevlilerinin birkaç kez, yangın merdiveninde ağladığına dahi şahit olmuş. Bir de çamaşır odasına yeni bir çamaşır makinesi alındığında, bu ağır makineleri kat görevlilerine taşıtmışlardı. Böyle ağır bir iş yapmak görevliler için oldukça sağlıksız, ayrıca bizim bildiğimiz kadarıyla kat görevlilerinin iş tanımlarında da yer almıyor. Bunlara rağmen, ekonomik krizi de göz önüne alarak, işsiz kalma korkusu ve benzeri sebeplerden ötürü, görevliler yönetime itaat etmek durumunda kalıyorlar. Sendikalı olup olmadıklarını bilmiyoruz fakat, bizim anladığımız kadarıyla sendikalılar ise de sendika bu konuda herhangi bir adım atmıyor. Günümüz Türkiye şartlarını düşünecek olursak; kat görevlileri ve yurt personeli üzerindeki baskının ve sömürü koşullarının gittikçe ağırlaşacağını tahmin etmemiz zor değil. Fakat yurt personelinin ve kat görevlilerinin insanca şartlarda çalışabilmelerinin sağlanması ve güvence altına alınabilmesi için; hem bütün yurtlardaki görevlilerin hem de biz öğrencilerin, bir arada durup ses çıkartmasının önemli olacağını düşünüyoruz.

İlgili haberler
Temizlik işçisi Vera’nın kahreden arayışı

Bir solukta okuyacağınız Böğürtlen Kışı kitabında oğlunu kaybeden Vera’nın hikayesinin izini sürecek...

Biz önemliyiz; temizlik olmadan sağlık olmaz

Dokuz Eylül Üniversite Hastanesindeki temizlik işçisi kadınlar: ‘Kadroya geçmek sorunlarımızı çözmed...

Temizlikçi kadın: Görünmez, değersiz?

Almanya’da IG Bau’da örgütlenen temizlik işçilerinin ‘temizliğin bedeli var’ mücadelesinden esinlene...