GÜNÜN KADINI: Kınar Sıvacıyan
Kınar Sıvacıyan, Osmanlı döneminde kendi tiyatrosunu kuran ilk iki Ermeni kadın tiyatro sanatçısından birisidir.

1876 İstanbul doğumlu olan Kınar Sıvacıyan, Osmanlı-Türk Tiyatrosu’na çok emeği geçmiş olan büyük bir Ermeni oyuncuydu. Tiyatroyla annesi sayesinde tanıştı. Fasulyeciyan Topluluğu’nda çalışan annesi Bercuhi hanım, bir gün topluluk oyuncularından birinin ölümü üzerine boş kalan kadroya kızı Kınar’ı önerdi. O dönem henüz 14 yaşında olan küçük Kınar, Tekirdağ'da sahnelenen “Körün Oğlu” adlı oyunla sahnelere adım atmış oldu. 1894 yılında aynı toplulukla 1900 yılına kadar sürecek bir Balkan turnesine çıktı. 1901'de Mınakyan Topluluğu’na katıldı. 1908 yılından sonra oldukça tanınarak, artan tiyatro toplulukları arasında büyük talep gördü. Kınar Sıvacıyan, Aghavni Zabel Binemeciyan ve Sırapyon Hekimyan 1912 yılında Yeni Osmanlı Tiyatrosu adını verdikleri bir tiyatro kurdular. Bu tiyatrodaki dekor çalışmalarından Muhsin Ertuğrul ve Behzat Butak sorumluydular.

KENDİ TİYATROLARINI KURDULAR
Darülbedayi'nin (bugünkü Şehir Tiyatroları) kurulmasıyla bu kuruma katılan Kınar Hanım, 19 Ocak 1916'da halka açık sahnelenen ilk oyun olan Emile Fahre'nin La Maison D'Argile isimli eserinden uyarlanan “Çürük Temel” isimli oyunda rol aldı. Bu oyunun geliri, Asker Ailelerine Yardımcı Hanımlar Cemiyeti'ne verildi. Darülbedayi’de, Muhsin Ertuğrul, Raşit Rıza, Şadi Fikret Karagözoğlu gibi isimlerle çalıştı. Sadece sahnelerin değil, döneminin de okur yazar kadınlarından olan Kınar hanım, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kendi tiyatrosunu kuran ilk iki Ermeni kadın tiyatro sanatçısından biriydi.

SİGARASI VE SİYAH ELBİSESİ…
Kınar hanım, tiyatro sanatındaki öncü tavrı ve usta oyunculuğunun yanı sıra özel yaşamıyla da dikkat çekmişti. Kendisi gibi tiyatrocu olan, Fasulyacıyan Tiyatro Topluluğu’ndan oyuncu Arşak Sıvacıyan ile evlenen Kınar hanım, bu evlilikten olan tek çocuğunu kaybetmiş. 1918'den ölümüne kadar ağzından hiç düşmeyen sigarası ve matem elbisesiyle gezdiği, dünya zevklerine, süslere meyletmediği söylenir.14 Ağustos 1950’de Kadıköy’deki evinde hayatını kaybeden Kınar hanım, 18 Ağustos’ta yine Kadıköy'deki kilisede yapılan sade bir dini törenin arkasından Kurbağalıdere'nin hemen üstündeki Ermeni mezarlığına; daha önceden vasiyet ettiği üzere, ölmüş oğlunun mezarına gömülmüştür…

KINAR HANIM'IN DENİZLERİ
Şair Ece Ayhan, ‘Kınar Hanım'ın Denizleri’ adını verdiği ilk şiir kitabındaki, Kınar hanımın anısına yazdığı şiir;
Bir çakıl taşları gülümseyişi ağlarmış karafaki rakısıyla
şimdi dipsiz kuyulara su olan kınar hanım'dan
düz saçlarıyla ne yapsın şehzadebaşı tiyatrolarında şapkalarını
tüketemezmiş hiç .............
................
..................
...............İşte kel hasan bu kel hasan k...........
............
birikmiş ut çalan kadın elleri olurmuş hep
gibi bir üzünç sökün edermiş akşamları ağlarken kuyulara kınar
hanım'ın denizlerinden


Kaynak: gazetekadikoy.com

İlgili haberler
GÜNÜN BELLEĞİ: Türk, Rum, Ermeni, Yahudi ipek işçi...

Bursa’yı bir işçi kenti yapan koza ve kozadan ipek çıkarma işlemini yürüten işletme ve fabrikalarda...

GÜNÜN İLKİ: Türkiye’de ilk Ermeni kadın gazeteci E...

Türkiye’de ilk Ermeni kadın gazeteci olan Elbis Gesaratsyan, gazeteciliği ve yazarlığı boyunca kadın...

GÜNÜN BELLEĞİ: Ermeni kadın portreleri...

1915 yılından beri soykırım gerçeğini kabul etmezlik ve görmezlik tüm nefretiyle koruyor yerini. O d...