GÜNÜN KADINI: Louise Dittmar
Yazar, filozof, erken sosyalist düşüncelerin ve kadın erkek eşitliğinin savunucusu Louise Dittmar ile tanışın...

Johanna Friederieke Louise Dittmar 7 Eylül 1807’de doğdu, 11 Temmuz 1884’te öldü. Alman kadın hakları aktivisti, erken sosyalist, yazar ve filozoftu. 1848 Mart devrimi öncesi kitaplarında kadın erkek eşitliğini konu etti ve pratikte mücadelesine katıldı. Dittmar’ın babası Heinrich Karl finans müdürüydü. Louise ailenin on çocuğundan biriydi. Anne ve babası politik olarak ilerici ve cumhuriyetçi olmasına rağmen kadın konusunda muhafazakâr düşüncelere sahipti. Kızları Louise için, eğitim konusunda ayıracak paraları yoktu. Evlenmeyip ileride ebeveynlerine bakmaya hazırlandı. Ebeveynlerinin 1840’ta ölümünden sonra, evli olmayan erkek kardeşlerinin bakımını üstlendi. Erkek kardeşi Georg Hermann, 1833’te Frankfurt ilerici hareketine katıldı ve ünlü Georg Büchner ile arkadaştı. Diğer bir kardeşi olan Karl Anton, 1848 Mart devrimi öncesi liberal ve demokratik yazarlarla yakın temastaki Darmstadtlı yayıncı Karl Leske’nin kızıyla evlendi. Louise kendi kendini eğitti, edebiyat, felsefe, devlet teorisi, sosyal reform fikirleri ve dini eleştiri üzerine araştırmaya başladı. Tarihçi Peter C. Caldwell, Dittmar’ın yazılarını, zamanının bir feministinin bu konulardaki erkek egemen söyleme katılıp müdahale etme çabası olarak değerlendirir.

Başlangıçta fikirlerini yaymak için edebi-kurgusal metin kullanmadı. Zaman zaman mektup alışverişinde bulunduğu filozof Ludwig Feuerbach’ı çok etkiledi. 1840’ların ortalarında, anonim olarak yazdığı ilk edebi eserini “Çağdaş Hikâyeler ve Mektuplar’ı yayımladı. Konusu din ve inanç özgürlüğüydü, bu toplumsal sorunun çözülmesine katkıda bulunacağına inandığı ekonomik değişimlerle ilgili siyasi talepler ve fikirler ortaya attı. Görüşleri o dönemde filizlenen erken sosyalist görüşlere uygundu. Ayrıca temel siyasi ve ekonomik değişikliklerin koşulsuz olarak cinsiyet eşitliği ile at başı gitmesi gerektiğini vurguladı. Çağdaş edebiyat ve felsefenin açığının tam da bu konuda olduğunu ileri sürdü.

ZAMANININ ÖTESİNDE GÖRÜŞLER
“Sadece özgür ilişkilerde bağımsızlık hissi kök salabilir ve sadece bu duygudan kendine güven artabilir, bu da kendiniz hakkında tarafsız bir yargıya yol açar. (...) Kadın doğasını kavramak iddiasında olup özgürlüğünden şüphe duyanları anlamam imkansız. Tüm yaşamları boyunca insan için tamamen özgür bir pozisyon yaratmak için araştırma yaparlar, ancak en gerçek anlamda sadece erkeği anlarlar; hala kadının özgürlük eksikliği var.“

Bu görüşler zamanının ötesindeydi. 1845’te, liberal burjuvaziyi keskin bir şekilde eleştirdiği hicivi “Bilinen Sırlar”ı yayımladı. Kısa bir süre sonra bunu din eleştirisi “Hristiyanlığın içinde ve dışında İnsan ve Tanrı” izledi. Daha sonra “Lessing ve Feuerbach” adlı kitabını yayımladı, burada seçilen metinleri yorumladı ve antropolojiye dayanan kilisesiz bir inanç için idealist bir şekilde kampanya yürüttü. Alman Katolikleri gibi dinin reforma uğraması gerektiğini ileri süren hareketlerin saygısını aldı. 1847’de düzenlediği konferansta yaptığı sunum, bir kadının vicdan özgürlüğü konusunda ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyduğu ilk konuşmadır. Eşlik eden birkaç makalesi dışında, 1848/49 devriminde pek rol oynamadı. İki cilt siyasi şiir ve 1849’da Die sociale Reform/Toplumsal Reform dergisini yayımladı. Dergide Louise Otto, Johanna Küstner, Julius Froebel, Claire von Glümmer ve Malwida von Meysenbug gibi tanınmış yazarlar yazdı. Ancak, birkaç sayıdan sonra dergi yayınına son vermek zorunda kaldı. Belki de en önemli kitabı 1849 yılındaki “Evliliğin Özü”dür. Kadınların toplumsal eşitliği konusundaki makalelerine ek olarak sosyal, demokratik, cinsler arasında eşitliğin sağlandığı bir toplum için tezler ortaya attı ayrıca Louise Otto tarafından Die sociale Reform dergisinde yayımlanan yazılar da kitapta yer aldı. Devrimci Charlotte Corday hakkında yazdığı bir makalede, kendini onun halefi ilan etti. Bunu yaparken radikal fikirlerinin çok ileri gitmesi nedeniyle yakın arkadaşlarından bile eleştiri aldı. Belli bir dönem sonra din eleştirisi etnik bir şekil almaya başladı ve Germenleri dini doğru kavrayan ve uygulayanlar olarak gördü.1850’den sonra hiçbir şey yayımlamadı. Devrimin bastırılması ve daha sonra kadınlar da dahil olmak üzere örgütlenme, düşünce ve gösteri hakkının yok edilmesi ütopyasının sonu anlamına gelmekteydi. Hayatının son dört yılını ciddi hasta ve yoksul şekilde Darmstadt yakınlarındaki bir köyde geçirdi. 1884 yılında hayata veda etti.

İlgili haberler
GÜNÜN KADINI: Aphra Behn

Hayatını yazarlıkla kazanan ilk kadın Aphra Behn, roman, tiyatro oyunu ve şiirler yazdı. Kadın hakla...

GÜNÜN KADINI: Mercedes Sosa

Direnişi sesi Mercedes Sosa, devrimci fikirlerini müziğine işledi, darbeciler tarafından sürgüne dil...

GÜNÜN KADINI: Eva Klemperer

Nazi karşıtı bir müzisyen… Piyanist, ressam çevirmen… Birçok yeteneği olan ve faşizme boyun eğmeyen...