Hindistan’da Yüksek Öğrenim Saldırı Altında: Kadınlar mücadelenin en önünde!
Hindistanlı Srishti Yadav, ülkedeki sol politika ve akademinin kalesi haline gelen ve hükümet tarafından hedefe konan Jawaharlal Nehru Üniversitesi öznelinde kadın mücadelesini anlattı

Hindistan’da yüksek öğrenim faşizan neoliberal güçlerin saldırısı altında. Hindistan Halk Partisi’nin (Bharatiya Janara-BJP) büyük çoğunluk sağlayarak iktidara geldiği 2014 seçimlerinden bu yana, Narendra Modi hükümeti Hindutva faşizminin yükselişinin önünü açtı. Hindutva, Hindistan’ı Hinduların ülkesi olarak gören ve yabancı ‘işgalciler’ olarak gördüğü İslam ya da Hristiyanlık gibi farklı inançlara mensup insanların Hinduizm’e dahil edilerek asimile edilmesi veya sınır dışı edilmesi gerektiğini savunan toplumsal ve siyasal bir ideoloji.

Hükümeti ve ideolojisini savunmak, bir bütün olarak Hindistan ulusunu savunmakla aynı kefeye konar hale geldi, her türlü eleştirel söz ‘millet karşıtı’, ‘terörist’ ve ‘Naksal’ (1) olarak yaftalanıyor. Kamuoyundaki bu fikir birliği, Hindistan’ı ‘küresel süper güç’ yapma vaadini gerçekleştirme yolunda saldırgan neoliberal ekonomi politikalarını yürürlüğe koymak için Modi hükümetine gerekli desteği sağlamış durumda.

BJP hükümetinin ekonomi politikaları, azami miktarda yabancı sermayeyi ülkeye çekmeyi ve ‘Start Up India’, ‘Make in India’ gibi girişimlerle de yerli sermayeyi teşvik etmeyi amaçlıyor. Vergiler için devlet desteği sağlamak, emek piyasasının ‘esnekliğini’ yani işçilerin kolayca işe alınıp işten çıkarılabilmesini garanti altına almak ve kamu bankaları aracılığıyla şirketlere kolay kredi erişimi sunmak bu ekonomi politikasının temelini oluşturuyor. Hükümet özellikle eğitim, sağlık, pozitif ayrımcılık ve iş güvencesi alanlarında sosyal refah devletinin son izlerini de Hindistan’dan siliyor. Bu süreç kamuya verilen mali desteğin azaltılmasıyla birlikte, oluşan boşluğu doldurması için özel sektörün teşvik edilmesiyle ilerliyor.


EZİLEN KESİM İÇİN ÖNEMLİ BİR KONUMDA OLAN JNÜ HEDEFTE!

Jawaharlal Nehru Üniversitesi (JNÜ) örneği, Hindistan’da sömürgecilik sonrası dönemde toplumsal ve ekonomik adalete dönük her girişimin bütünüyle erozyona uğratıldığını gözler önüne seriyor. JNÜ 1969 yılında Yeni Delhi’de kurulmuş ve istikrarlı biçimde ülkenin en iyi üniversiteleri arasında yer almış bir üniversite. Merkez Üniversitelerden (2) biri olan JNÜ merkezi hükümet tarafından fonlanıyor, bu sayede harç ücretlerini düşük tutabiliyordu. Düşük harçları ve devlet destekli barınma imkanının yanı sıra, pozitif ayrımcılık politikalarıyla toplumun dezavantajlı kesimlerinden öğrencilerin de üniversiteye girebilmesini sağlıyordu. Bu özellikleriyle hem kırsal hem kentsel, ülkenin her bölgesinden, İngilizce bilen ya da bilmeyen, engelli, maddi imkanı olmayan öğrenciler ile çok sayıda kadın öğrenci için cazip bir seçenekti.

JNÜ, toplumun her kesimini temsil eden öğrenci bileşimiyle birlikte ülkedeki sol politika ve akademinin de kalesi olageldi. Öğrencileri ulusal ve uluslararası birçok konuya dair politik olarak etkin faaliyet içerisinde oldular. Güçlü bir tartışma ve muhalefet geleneğine sahip olan JNÜ kampüsü, üniversitenin günlük işleyişi ile genel yönetiminde kilit rol oynayan Öğrenci Sendikası ve Eğitmenler Birliği ile dirençli bir politik yaşama ev sahipliği yapıyordu.

JNÜ Hindistan toplumunun tarihsel olarak ezilen konumda bulunan kesimleri için önemli bir yer tutuyordu: Üniversite, nitelikli eğitime en çok ihtiyaç duyan insanlara bu imkanı oldukça düşük maliyetle sundu. Aynı zamanda bu öğrencileri tartışma, eleştirel düşünme ve daha iyi, eşit ve adil bir dünya arzusunu geliştiren radikal kampüs ortamı ile bir araya getirdi. Bu açıdan JNÜ’nün Modi hükümetinin ilk hedeflerinden biri olması şaşırtıcı değil.

Modi hükümeti, iktidara gelir gelmez eğitime yönelik saldırılarına başladı. Bu saldırı orta öğrenim seviyesinde eğitim materyallerinin değiştirilerek yarımadanın ‘Hindu’ geçmişini vurgulayacak şekilde düzenlenmesi ve kast gibi konulara dair eleştirel içeriklerin kaldırılması girişimleriyle gerçekleştirildi. Yüksek öğrenim düzeyindeyse RSS’ye (3) yakın yönetimler göreve getirildi. Bu uygulama, ilk kez hayata geçirildiği Hindistan Sinema ve Televizyon Enstitüsü’nde (FTII) öğrencilerin protestosu ve 100 gün süren boykotuyla karşılandı. Ardından genç bir Dalit (4) bilim insanının intihar ettiği Haydarabat Merkez Üniversitesi’nde eylemler patlak verdi. Bıraktığı intihar mektubunda maruz kaldığı ayrımcılıktan bahsediyordu. Daha sonra da bazı öğrencilerin Keşmir’deki Hint işgaline karşı düzenlenen bir protestoda ‘Hindistan karşıtı’ slogan attığı iddiası JNÜ’deki gösterileri ateşledi.


2016 yılındaki bu protestoların ciddi bir etkisi oldu: Aşırı milliyetçi medyanın da etkisiyle tüm ülke JNÜ öğrencilerini millet karşıtı, gereğinden fazla muhalif ve vergi gelirleri üzerindeki bir yük olarak görmeye başladı. Bu algı, neoliberalleştirilen ekonomide sosyal bilimlerin değersizleştirilip mühendislik ve işletme eğitiminin giderek daha çok tercih edilmesi ile güçlendirildi.Öğrencilerin neden 8 yıl okuması gerekiyordu? Bu öğrenciler neden hala bir işte çalışmıyordu? Neden sürekli hükümeti eleştiriyorlardı? Terör örgütleri tarafından mı finanse ediliyorlardı? Bu tür sorular sosyal medyada dolaşmaya başladı ve gittikçe yükselen bir nefret ortamı yaratıldı. Kadın öğrenciler ahlaksız olmakla suçlandı. Mücadelenin önünde yer alan JNÜ öğrencilerine şiddetli saldırılar düzenlendi.

KAMUOYU JNÜ'YE DÜŞMAN EDİLDİ

Kamuoyu başarıyla JNÜ’ye düşman edildi ve böylece hükümet akademinin ve yüksek öğrenimin temellerini yıkmaya girişebildi. İlk hedef pozitif ayrımcılık politikalarıydı: Yeni kayıtlar fiilen durduruldu, geçici öğretim üyeleri işe alındı ve sınav sistemi başta İngilizce bilmeyenler olmak üzere toplumun dezavantajlı kesimlerinden öğrenciler aleyhine değiştirildi. Hükümet bu sayede, Merkez Üniversitelere öğrenci alımını azaltmayı başardı, özellikle de dezavantajlı kesimlerden öğrencilerin alımını. Yalnızca bir yıl içinde JNÜ’ye kabul edilen yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin sayısı yüzde 83 azaldı.

Üniversite yönetimi, bu doğrudan saldırılara ek olarak, JNÜ’deki ortamı değiştirmek üzere çeşitli hamlelere girişti. Ülkenin tecavüz başkenti Delhi’nin ortasında kadınlar için güvenli alan olmak JNÜ için gurur kaynağıydı. Kadın öğrenciler yurtlarına istedikleri zaman girip çıkabilme ve kampüste istedikleri gibi giyinebilme özgürlüğü için mücadele etmişti. Yönetim güçlükle kazanılmış bu hakları geri almak üzere yurtlar için giriş-çıkış saatleri koymak, öğrenciler için giyim kuralları getirmek ve kadın öğrencilerin erkek yurtlarına girmesini yasaklamak gibi çeşitli kurallar koydu. Cinsel Tacize Karşı Toplumsal Cinsiyet Duyarlılığını Arttırma Kurulu kapatıldı. Kurul, üniversitedeki feministlerin cinsel taciz ve saldırıya maruz kalanlar için kurumsal bir başvuru merci sağlanması mücadelesinin bir kazanımıydı. Yönetim daha önce JNÜ’de duyulmamış bir politika izleyerek derslere katılım zorunluluğu getirdi. Bu hamle, öğrencilerin notlarını garantilemek için devam zorunluluğuyla değil, öğrenme arzusuyla derslere girdiği JNÜ kurumuna atılmış bir tokat gibiydi.


BİRÇOK ÖĞRENCİ GELECEĞİ İÇİN KAYGI DUYUYOR

Bu son saldırı hükümetin Merkez Üniversiteleri ‘özerk’ hale getirme çabasının parçasıydı. Bu amaçla, Merkeze Üniversitelere kurumsal ve maddi destek sunan, köklü Üniversite Ödenekler Komisyonu’nu ortadan kaldırdı. Komisyon yerine, üniversitelere altyapılarını geliştirmeleri için 10 yıl içinde geri ödenmek üzere kredi veren Yüksek Öğrenim Finans Ajansı faaliyete geçirildi. Bunun sonucunda üniversitelerin harçlara dayalı bir gelir modeline geçmek dışında bir seçeneği kalmadı. JNÜ ‘özerk’ olabilmek için burslarda ya da öğrencilere yönelik başka maddi destek imkanlarında hiçbir değişiklik yapmaksızın harç ücretlerini iki katına çıkardı. Bu zammın sonrasında yıllık harç ücreti öğrencilerin yüzde 40’ının ailelerinin hane gelirinden daha yüksek bir tutara yükseldi. Bugün birçok öğrenci geleceği için kaygı duyuyor, bazılarıysa harç zammı yürürlüğe konursa okulu bırakmak zorunda kalacaklarından emin.

Harç zammı ilan edilirken dahi medyada JNÜ’ye karşı yürütülen başarılı karalama kampanyası devam ediyordu. Yeni kanallarla bu karşıtlık tırmandırılıyor, zamlar gölgede bırakılıyordu; harçlar ve zamlar sürekli eksik biçimde aktarılarak gerçek zam yıllık 30 binden 50 bin rupinin üzerine çıkarılırken 10 ila 20 rupi arası ufak artışlardan bahsediliyordu. Haberlerde öğrencilerin harçları ödeyebilecek durumdayken yıllarını (ve vergi ödeyen vatandaşların paralarını) JNÜ’de boşa harcadığı, millete üretken bir katkıda bulunmadığı şeklinde düşünceler pazarlandı. (5)

Çoğunluk karşılarında olsa da JNÜ öğrencileri harç zammına karşı kararlılıkla protestolarını sürdürdü. JNÜ’yü destekleyen binlerce kişinin Yeni Delhi sokaklarını doldurduğu kitlesel protestolar örgütlediler. Eylemlere sol ve komünist öğrenci grupları, feministler ve toplumsal cinsiyet adaleti savunucuları ve Dalit öğrenciler önderlik etti. Gösteriler sırasında polisin baskısı ile karşı karşıya kalındı. Tazyikli su ve fiziksel şiddet nedeniyle çok sayıda öğrenci yaralandı. Mücadelenin en ön saflarında yer alan kadın öğrenciler, polisin sözlü ve fiziki tacizine maruz kaldıklarının bildirdi.

Kız çocuklarının ekonomik yük olarak görülerek en kısa sürede evlendirilmeye çalışıldığı bir ülkede, JNÜ gibi düşük bütçeli ve kapsayıcı alanlar farklı kesimlerden kadınlara alternatif yaşam imkanları sağlıyor. JNÜ için mücadele etmek, eğitimin özelleştirilmesine karşı olduğu kadar Brahman ataerki ve Hindutva faşizmine karşı mücadele etmek demek. Umuyoruz ki direniş sürer ve meyvesini verir.

Yazının orjinal hali için TIKLAYIN

Çeviren: Eda Başoğlu

Dipnotlar:
(1) Naksalit hareket, özel sektör ve devlet yönetiminde madeni kaynakları ve ormanları ele geçirme amaçlı gerçekleştirilen toprak işgallerine karşı silahlı direniş içerisinde olan Orta Hindistanlı yerli grupların ismidir. Naksal direnişi ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı dünyanın en kanlı terör örgütleri listesinde 6. sırada yer alıyor.
(2) Merkez Üniversiteler ya da Üniversiteler Birliği: Hindistan yüksek öğretim sistemi içerisinde devlet destekli ve kısmi özerk statüsü bulunan, İnsan Kaynakları Bakanlığının denetimindeki üniversiteler. (ç.n.)
(3) RSS: Hindistan’da iktidardaki Bharatiya Janara Partisi ile bağları bulunan milliyetçi paramiliter bir örgüt. (ç.n.)
(4)Dalit, Hindistan’da toplumun en alt tabakasında yer alan kast sistemi dışında bırakılmış grubun mensuplarını tanımlamak için kullanılıyor ve dokunulmazlar anlamına geliyor.
(5)Bu söylenenler apaçık çarpıtmadır. JNÜ ülkedeki en iyi üniversiteler arasında yer alıyor ve her daim çok sayıda akademisyen, hükümet görevlisi ve aktivist yetiştirir. Hindistan’ın şu anki ekonomi bakanı Nirmala Sitharaman ve son Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan Abhijit Banerjee JNÜ mezunudur. Ülkenin değişen vergi yükü ve özellikle dolaylı vergiler aracılığıyla yoksulların gelirinin büyük kısmını vergi olarak geri verir hale geldi. İşte JNÜ, hedef alınan bu kesimin içerisindeydi.

İlgili haberler
Hindistan’da Kast, Sömürü ve Dalit Kadınları Diren...

Hindistanlı Srishti Yadav, Hindistan’daki kast sisteminin toplum üzeirndeki etkisini ve kast sistemi...

Women in the all India general strike

In India, where 220 million workers went on a stike, women played an important role. The Indian woma...

Higher Education under Attack in India : Women Lea...

“Along with its truly representative student composition, JNU has also been the bastion of leftist p...