Hypatia’dan bugüne kadınların değişmeyeni: Yok sayılmak
Bilim alanında kadınların başarılarını küçümseme ve erkek meslektaşlarına atfetme durumunun altında yatan en önemli etmenlerden biri toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınlara yönelik kalıp yargılar.

Hepimiz duymuşuzdur “Eskiden her şey daha iyiydi” cümlesini. Peki öyle miydi acaba? Ya da her şey iyiyse kimlere, ne kadar iyiydi? Kadınlara iyi miydi mesela? Kadınlar istediği her alanda istedikleri kadar bulunabiliyor muydu?
Hadi gelin; MS 300’lü yıllara gidelim. O dönemde bilgeliği, saygınlığı ile görenleri kendine hayran bırakan fakat o zamanlarda dahi bu sıfatları taşıması erkekler tarafından kabul görmeyen bir kadının hikayesinden, bilinen ilk kadın matematikçi Hypatia’dan bahsedelim…

Hypatia’nın MS 370 yılında İskenderiye’de doğduğu tahmin ediliyor. Babası Theon, İskenderiye Üniversitesinde matematik hocası ve yöneticidir. Hypatia babasının rehberliğinde matematik, astronomi, geometri, felsefe, el sanatları, şiir ve hitabet sanatı gibi farklı alanlarda kusursuz bir şekilde yetişir. Theon, kızının bedensel gelişimi için günün belli saatlerinde yüzme, kürek, at binme ve tırmanış gibi çalışmalar da yaptırır.
Hypatia eğitimini Atina’da tamamlayıp İskenderiye’ye döndüğünde özgürce dolaşır, resmî kurumları ziyaret eder, dönemin yetkili kişileriyle görüşür. Yaşadığı dönemde “Bilge Kadın” ya da “Mısırlı Kadın Filozof ” isimleriyle anılır. Eğitimini tamamladıktan sonra felsefe, matematik ve astronomi üzerine dersler verir.

Hypatia doğayı deneylerle açıklamaya çalışır ve çalışmaları gökyüzündeki isimlerin sınıflandırılmasında, hidrometrelerin bulunmasında, sıvıların yoğunluk derecesinin belirlenmesinde etkili olur. Aritmetik üzerine 13 ciltlik eseriyle, matematik ve bilime pek çok katkıda bulunur.

Hypatia’nın bilgeliği, matematik ve bilime olan ilgisi o dönemin rahipleri tarafından hoş karşılanmaz. Çünkü kadınlar saygın, araştırmacı ve bu kadar ön planda olmamalı! Başrahip Cyril, Hypatia’ya karşı cemaati örgütlemeye başlar. Cyril, Hypatia’nın kara büyüyle uğraşan bir cadı olduğu dedikodularını yayarak halkı Hypatia’ya karşı kışkırtır. Hypatia’yı sokakta yakalayan bir grup yobaz onu kiliseye götürür. Vücudunu istiridyelerle parçalar ve sokaklarda sürüklerler. Geriye kalan cansız bedenini ise kütüphanesiyle birlikte yakarlar.

Hypatia, tarihte yok sayılmış, aşağılanmış, “cadı, şeytan” olarak yaftalanmış ve sonuçta öldürülüp adından hiç bahsedilmemiş kadınlardan sadece biri. Onun yaşamı ve etkileyici öyküsü kibirli erkek zihniyetinin “Neden hiç kadın bilim insanı, filozof, matematikçi vs. yok?” sorusuna cevap niteliğinde. Sanatın, bilimin, edebiyatın erkek egemen yapısına karşı sanatla, bilimle uğraşan kadınlar hep vardı ve var olmaya da devam edecek.

KADINLARIN AYAĞINA TAKILAN TAŞ: MATİLDA ETKİSİ

Günümüzde kadınların toplumsal hayata katılımı büyük mücadeleler sonucunda artış gösterse de hâlâ bilim ve akademi gibi pek çok alanda katılım oranı düşüktür. Bilim alanında oldukça sık rastlanan, literatürde “Matilda Etkisi” de denen kadınların başarılarını küçümseme ve erkek meslektaşlarına atfetme durumunun altında yatan en önemli etmenlerden biri toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınlara yönelik kalıp yargılar.  
Hal böyle olsa da kadınlar olarak Hypatia’dan bugüne hep mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz. Bizler ne cadı ne şeytanız. Hele birilerinin eşi, birilerinin kızı hiç değiliz. İstenildiği kadar görmezden gelinse de yok sayılsa da biz kadınlar hayatın her alanında varız ve var olmaya da devam edeceğiz.

Fotoğraf: Wikimedia Commons

İlgili haberler
GÜNÜN FİLOZOFU: Hypatia

Fanatik bir grup, bir sabah Hypati evden çıkarken, onu durdurdu. Saçlarından sürükleyerek kiliseye g...

Matematikçi Rózsa Peter

Hesaplanabilirlik teorisinin annesi olarak da anılan Macar matematikçi Rózsa Peter yaşamı boyunca ma...

Bilim insanı, gökbilimci, matematikçi bir kadın: M...

Mary Somerville matematik ve astronomi üzerine çalıştı ve aynı zamanda Caroline Herschel ile birlikt...