‘2019’u kadınlar sırtlayacak’ öngörüsü doğru çıktı!
2019’da kendini gösteren toplumsal itirazı kadınlar sırtlandı! Ama Erdoğan’ın beklentisi yerine gelmedi; AKP’nin hiçbir hamlesi kadınların uzaklaşmasını önleyemedi.

Bir hatırlatmayla başlayalım; 2017 Kasımında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinde “metal yorgunluğu”nu giderme çabasıyla gerçekleştirdiği parti kongreleri sürecinde, AKP Kadın Kolları Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında şu cümleyi kurmuştu: “2019’u kadınlar sırtlayacak.” Cümlenin öncesi ve sonrasında, AKP Kadın Kollarının partinin bugünlere gelmesinde üstlendiği roller ve AKP’nin kadınlar için yaptıkları sıralanmıştı. Ve kadın kollarından beklentisini alenen ifade etmişti Erdoğan; “Kadınların AKP’den uzaklaşmasına izin vermeyeceksiniz!”

TOPLUMSAL İTİRAZI SIRTLANAN KADINLAR
Krizin “teğet geçemeyecek” kadar ağırlaşan etkileri ile gidilen 31 Mart 2019 seçimleri, üç büyük kentte AKP için hezimetle; Kocaeli, Adana, Konya, Bursa, Kayseri gibi büyük sanayi kentlerinde dikkate değer bir oy kaybı ile sonuçlandı. YSK’nin 6 Mayıs günü seçimleri iptal etme kararı ile iyice derinleşen toplumsal itiraz, 23 Haziran günü İstanbul’da büyük oy farkında ete kemiğe büründü. Bunda elbette ekonomik krizin, artan işsizlik ve yoksulluğun, krizin halka fatura edilmesi için öngörülen düzenlemelerin; kıdem tazminatının fona devredilmesi, bireysel emeklilik sisteminin kapsamının genişletilmesi, vergide yeniden düzenlemeler gibi somut tartışmaların; iç ve dış politikada iktidarın içine girdiği açmazların önemli bir etkisi var.

Bunlarla bütünleşen bir biçimde; kadına yönelik şiddetin katmanlaşması, nafaka tartışmaları, boşanmaların önlenmesi için yapılan hamleler, çocuk istismarını daha da derinleştireceği açık olan düzenlemeler, kadın işsizliğinin ve güvencesizliğinin tavan yapması bir kalemde sayılması gereken etkenler...

Bu bütünleşik sorun tablosu karşısında, Erdoğan’ın söylediği çıktı; 2019’da kendini gösteren toplumsal itirazı kadınlar sırtlandı! Ama Erdoğan’ın beklentisi yerine gelmedi; AKP’nin hiçbir hamlesi kadınların uzaklaşmasını önleyemedi.

NEYİNİZ EKSİK HA, NEYİNİZ EKSİK!
Hatırlarsınız o röportajı; kucağında bebeğiyle, kamera karşısında kocasıyla, neden AKP’ye oy verilmemesi gerektiğini tartışan genç kadının her cümlesi, koca tarafından bir “aşağılama” hamlesi ile karşılanıyordu. Koca adeta, “Neyiniz eksik ha, neyiniz eksik!” derken, 31 Mart seçimleri sonrasında bir değerlendirme toplantısında “Karnını doyuruyorsunuz, yine de oy vermiyorlar” diyen Erdoğan’ın suretine bürünüyordu.

Yaşamsal her ihtiyacının eksik olduğunu anlatan genç kadının, bu nobranlık karşısında itirazlarını giderek sivrileşen bir biçimde ifade etmekten adım geri atmıyordu. Bu videoda aslında evdeki huzuru bozma pahasına bir ‘hakikat mücadelesi’ vardı: “Bana kömür verecek diye kimseye oy vermek zorunda değilim. Haksızlık yapana haksızsın derim, diyeceğim.”

KADINLAR KIZGIN
Kadınların “başörtüsü serbestisi, sosyal yardımlar, ufku belirsiz bir istikrar söylemi”ne sıkıştırılan, “karnınızı doyuruyoruz, oy vermiyorsunuz” aşağılaması ile perçinlenen var oluş kuşatmasına duyduğu tepki, mizah dolu bir başka videoda da karşımıza çıktı: “Millet uzaya çıkıyor biz daha Muratgilin damından atlayamadık” diyerek yüzümüzü güldüren kadın şunları söylüyordu: “Hiçbir zaman Ak Partili olmadım. Yönetim tarzlarını, yaptıklarını hiç onaylamadım. Türbanlıyım ama bunu Ak Parti’ye bağlamıyorum. Onun sayesinde türban takmıyorum ben. O bunu öne sürüyor... Ne yapmış, nerede öndeyiz? Çocuk cinayetleri, hırsızlık, Türkiye’nin satılmasının başında hiçbir şey yok. Ne ile gündeme geliyoruz ki biz... Bir seçimi yapamıyoruz. Yeniden seçim yapacağız. Bunun bütçesi bizim cebimizden çıkıyor.”

Gündelik sorunların yakıcılığından kadınların “insanca bir yaşam”dan ne anladığına, türbanının kendisini politik olarak imleyen bir araç haline getirilmesine duyduğu tepkiden, halkın bütçesinin nasıl harcandığının sorgulanmasına pek çok meseleyi içeren bu cümleler, esasen kadınların kızgınlığının özeti gibi...

‘BEKLEYİP GÖRELİM’LE OLMAZ
Ekrem İmamoğlu’nun huzurlu bir kent yaşamı, kadınlar, gençler ve çocuklar için yaşamsal olanakların genişletilmesi, işsizlik, çocuk ve yaşlı bakımı, sosyal yaşama katılım gibi acil sorunların çözümü gibi vaatlerinde kendini bulan bu itiraz, seçim sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte kendiliğinden büyük bir beklentiye dönüşmüş durumda. “Her şey çok güzel olacak” cümlesinde özetlenen beklentinin karşılığının ne olacağını belirleyecek olan ise esasen bu toplumsal itirazın nasıl sürdürüleceği ve nasıl örgütleneceği olacak.

Bu sorulara yanıt arayışı, sandıkta kendini gösteren oybirliğinin yarattığı “değiştirebiliriz” özgüvenini arkasına alacak elbette. Kadınlarla yapılan seçim değerlendirmelerinde pek çok kadının söylediği gibi; 23 Haziran seçiminin sonucu bize kalıplaşmış yargıların yıkılabileceğini, birlikte hareketin gücünü, ortak itirazların değişim yaratabileceğini gösterdi.

Bu özgüven; kocayı, babayı, abiyi, aileyi, mahalleyi ve esasen tüm bir iktidarı karşısına alma cüreti gösteren kadınların heyecanını, “Bekleyip görelim”e değil “Taleplerimizin peşine düşelim”e dönüştürecek bir örgütlenmeye ihtiyaç duyuyor.

BİR ÖRNEK, ÇOK SONUÇ...
Çünkü bildiğimiz ve gördüğümüz başka şeyler de var. Örneğin İzmit’te yeni seçilen CHP’li kadın belediye başkanına kreş taleplerini iletmek için yüzlerce imza götüren kadınların karşılaştığı “Bütçemiz yok. Bir yıla kadar da olacak gibi görünmüyor. Açsak da ücretsiz olma ihtimali düşük” gibi cevaplar, 17 yıllık iktidarın vadeden ama gerçekleştirmeyen tutumundan pek de farklı değil. “Birlikte yöneteceğiz” iddiasıyla oy isteyenlerin, taleplerini somutlaştırıp peşine düşerek birlikte yönetmeye talip olan kadınlara verdikleri bu türden cevaplar, seçilenlerin kimin için yöneteceği, bütçeyi kimin için nasıl planlayacağı, önceliklerin ne olacağı gibi bir dizi yaşamsal soruyu da beraberinde getiriyor.

Erdoğan’ın beklentisinin karşılanmadığını, kadınların AKP’den uzaklaştığını söylemiştik. “Tercih değişimi” ile imlenen bu uzaklaşmanın, yalnızca AKP’den boşalan bir “rahatlama alanı” olmadığını, yerine geçenden de alacaklı olduğumuz bir mücadele alanı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, vaatlerin takipçisi, taleplerimizin örgütleyicisi, daha iyi bir yaşam için mücadelenin en önemli özneleriyiz!

İlgili haberler
Güzeltepeli kadınlar mahallede kreş istiyor

Eyüp Güzeltepe’de yaşayan kadınlar, mahallede hiç kreş olmamasından şikayetçi. Kadınlar çocuklarını...

Sağlık emekçisi kadınlar ücretsiz kreş hakkı, ücre...

Biz 24 saat hizmet verirken, hastane kreşi neden 24 saat hizmet vermiyor?.. Çalıştığımız hastaneler...

Yaz geldi, okullar tatil; anne babaların gözü arka...

Çocukları yaz tatilinde olan çalışan kadınlar, kimi zaman eşleriyle farklı vardiyalarda çalışarak ço...