Arel Üniversitesi yönetiminin eşitlik anlayışı: Kadın kulübüne erkek yönetici ısrarı
İşte üniversite yönetiminin ‘eşitlik’ anlayışı: Kadına şiddete uzlaştırma, kadın öğrencinin üzerine yürüme, Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunu pasif tutma…

Birçok okulda olduğu gibi bizim okulumuzda da kadın araştırmaları ve toplumsal cinsiyet alanında çalışmalar belli derslerle sınırlıydı. Bir zaman sonra arkadaşlarımızla ve hocalarımızla belli tartışmalar yaparak yan yana geldik, kulüpleşme sürecine gittik. Okulda bu süreç ile ilgili birtakım sorular sormak dışında bir zorluk yaşanmadı. Daha sonrasında kulüp hızlıca kuruldu.

Kurulurken yaşamadığımız sorunlar kurulduktan sonra yaşanmaya başladı. Kulübümüz bir süre hassas bir noktada değerlendirildi, bundan kaynaklı da birçok şeyimize sakıncalı dendi. Bunlardan bazıları broşürlerimizde ve bahsettiğimiz amaçlarımızda kullandığımız birtakım kelimeler oldu: “örgütlenme, mücadele, birlikte hareket etme…” gibi. Kelimelerden korktular. Bu bize o süreçte bir engeldi çünkü yeni kurulmuş olmamız, okul içinde yeterince güçlenemememiz bu kısıtlamalara güçlü ses çıkaramamamıza neden oluyordu. Bulunduğumuz birimin müdürünün değişmesiyle bu yaşadığımız durumlar ortadan kalktı.

BU NASIL EŞİTLİK ANLAYIŞI?

Son zamanlarda ise kulübe yönelik yönetim kurulumuzda erkek üye de olmalı konusunda ısrarlar artmaya başladı. Buna karşı tavrımızı net olarak belirttik fakat ilerleyen süreçlerde tekrar karşımıza çıkacak. Diğer yandan kulüp içerisinde, böyle bir ayrım söz konusu değil. Bir şeyler yapmak isteyen herkes ekibin bir parçasıdır. Tabii ki esas bu noktada kadınların önde olmasını savunuyoruz fakat bu erkekler olamaz demek değil. Her etkinliğimize ve buluşmamıza pekala katılabilirler. Ama bu durum hiyerarşik bir yapılanmaya dönüştürülmemelidir ve "yönetimde erkek olması gerekiyor" ısrarı yapılmamalıdır. İlla bir şey yapmak için “yönetim” diye bir olgunun çatısı altında bulunmak şart değildir.

KADIN ÖĞRENCİLERE UYGULANAN ŞİDDET ÖNLENMİYOR, CEZALANDIRILMIYOR

Diğer yandan bu süreçte kulüple doğrudan iletişime geçen, okul içinde veya dışında yaşadıkları fiziksel-sözel şiddet, cinsiyete dayalı ayrımcılıkları anlatan kadın arkadaşlarımız da oldu. Fakat okulda bir muhatap yok. Ve biz de belli oranda bir şeyler yapabiliyoruz. Neticede asıl yetkili biz değiliz. Yaşananlardan bahsetmek gerekirse, bir kadın arkadaşımız okulda bir erkek tarafından hem sözlü hem fiziksel şiddete uğruyor ve o sırada bir güvenlik yok. Daha sonrasında öğreniliyor ki güvenlik kameraları çalışmıyor. Bu süreçte okulda bir muhatap bulunmuyor; dersin hocası konuya uzlaşmacı yaklaşarak “Özür dileyin, barışın” diyor. Şahit yok denerek konunun üzerine gidilmiyor. Fakat arkadaşımız hem çok ağır hakaretlere maruz kalıyor hem okulun ortasında üzerine yürünüp sandalye atılıyor. Nerede kampüs güvenliği?

Okulumuzda bir Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunun varlığından söz ediliyor. 2020 yılında kurulmuş fakat kurulduğu günden bugüne bu komisyondan hiç kimsenin haberi yok, faal değil. Sadece bir yönergesi mevcut. Bu komisyon faal olmuş olsaydı arkadaşımız direkt buraya gidebilecekken hatta caydırıcı olmasıyla böyle olayların da önüne geçebilecekken ne yazık ki mevcut durumda başvurabileceğimiz bir muhatap söz konusu değil.

Mesela bir başka yaşanan da tesettürlü bir arkadaşımızın okuldaki bir akademisyen tarafından sözlü tacizine uğraması. Kızılay kan bağışı buluşması sırasında akademisyen, gönüllü görevli olan Mısırlı kadın arkadaşımıza yaklaşıp “Bu kılık ne böyle, sen bu halde Türk Kızılay’ında nasıl görev alabiliyorsun, Türkiyeli bile değilsin, yüzünü göstermek zorundasın, fotoğrafını çekeceğim seni şikayet edeceğim…” gibi ithamlarla arkadaşımıza ayrımcılık uyguluyor. Orada bulunan diğer arkadaşlarımızın gösterdiği tepkiyle akademisyen oradan ayrılıyor.

PEKİ OKULUN YURDU?

Yurt oldukça ıssız ve merkezden uzak bir yerde. Etrafta hiçbir imkan yok. Market bile yok. Peki ya arkadaşlarımız regl olduğunda ne yapıyorlar? En az 40 dakika uzaklıktaki markete gidiyorlar veya kendi aralarında bir dayanışma gösteriyorlar.

Diğer taraftan yurt güvenliği yetersiz. Kısa bir mesafede yer alan, erkek yurdunda kalan birkaç kişinin gördükleri zaman laf atmaları…

Sadece bir dönemde yaşadık bunları ve dahasını. Baskılar, yaşanan olaylar, tacizler, zorbalıklar… İlerleyen süreçlerde de yaşanmaması imkansız durumlar değil. Gerekli önlemlerin her koşulda alınması, var olduğu bilinen Taciz ile Mücadele ve Önleme Komisyonunun faal bir şekilde çalışması, yurtta kalan ve kampüsteki kadın arkadaşlarımızın güvenliğinin sağlanması, kulüp noktasında kolaylıklar sağlanılması talebimizdir. Ve bu talepler etrafında mücadelemiz şekillenecek, her fırsatta yan yana geldikçe güçleneceğiz.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğun...

'Güvenli kampüs talebiyle çıktığımız bu yolda toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana kadar mücadelemi...

ÇÜ Kadın Çalışmaları Topluluğu: ‘Sorunlarımızı bir...

Çukurova Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğunun yaptığı çalışmalar üniversiteli genç kadınların...

YTÜ KAÇAT canlı yayında üniversitelerde Cinsel Tac...

Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü CİTÖK temsilcisi İlayda Habip ile YTÜ KAÇAT 7 Mart...