Mecliste yapılan bütçe görüşmeleri sırasında Emek Partisi Milletvekili Sevda Karaca, MESEM programı hakkında konuşurken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir, “MESEM’in ne olduğunu bilmiyorsunuz” şeklinde bir çıkış yaptı. Ben, geçtiğimiz mayıs ayında MESEM’den pastacılık programından mezun olmuş biri olarak MESEM’i güzelleyerek anlatan, MESEM’li sayısını artırmakla övünen Bakana MESEM’in gerçekte ne demek olduğunu anlatmak isterim.
Ailemden destek göremediğim ve temel ihtiyaçlarımı bile karşılamakta zorlandığım için, hem meslek öğrenmek hem de para kazanmak için MESEM programına geçiş yaptım. MESEM programının temel amacı bize ustalık belgesi vermek. O belgeyi hiç de kolay almadım. Belgeyi almak için okulla ayrı, çalıştığım işletmeyle ayrı bir mücadele yürüttüm. Öğretmenler çalıştığımız iş yerlerini iki haftada bir denetlemeye geliyorlardı.
‘Tacize uğrayanlar çalışmaya devam etmek zorundaydı’
Çalıştığımız işletmelerden kolay kolay çıkamıyorduk çünkü en fazla üç iş yeri değiştirmemize izin veriyorlardı. Çalışırken tacize uğrayan arkadaşlarımızın bile işten çıkmasına izin vermiyorlardı çünkü işten çıkmamız öğretmenlerin belge işleriyle uğraşması anlamına geliyordu. Öğretmenler o arkadaşlarımıza gidip “Biz iş yerinizle konuştuk, bir daha böyle bir durum yaşanmayacak” diyorlardı ve biz çalışmaya devam etmek zorunda kalıyorduk. Benim çalıştığım mutfak böceklerle doluydu. İş yerine defalarca buna dair bir şey yapmalarını söyledim. Önlem aldıklarını söylüyorlardı ama hiçbir şey yapmıyorlardı. Bir gün zorla ben marketten ilaç aldırıp mutfağı kendim ilaçladım. Sonrasında da bu ilaçtan zehirlendim. Hastaneye gittiğimde sağlık sigortamın bile yapılmadığını öğrendim. Beni hastaneye patronum götürdü ama beni düşündüğü için değil, onu şikayet etmediğimden emin olmak için...
‘Ayağım kırıldı, fotoğrafla kanıtlamamı istediler’
Çalıştığım iş yerinde hijyen, yemek, mola gibi konuların hepsi ayrı bir sorundu. Soyunma odası kapatılmıştı ve biz tuvalette üstümüzü değiştirmek zorunda kalıyorduk. Konu çalışma saatlerine gelince “Biz bir aileyiz” diyorlardı. Herkese farklı bir çalışma saati uygulanıyordu ve biz mesaimizin ne olduğunu bilmiyorduk. Ben 12 saat boyunca geniş bir menülü mutfağı tek başıma çevirmek zorunda kalıyordum. Bunu yapabildiğim için başka eleman almıyorlardı. İzin günlerimde bile “Müsaitsen gelir misin?” diye arıyorlardı. Ablam ameliyat olacağı ve ben de refakat edeceğim için iş yerime bir ay önceden haber vermiştim. Ameliyat günü gelince ona bile laf ettiler, “Annen veya baban gidemez mi?” diye sordular. Hasta olduğumda bile inanmıyorlardı. Ayağım kırıldı, bana inanmayıp fotoğraf istediler.
Maaş olarak staj maaşını “Birkaç saat daha çok çalışıyorsun” diyerek asgari ücrete tamamlıyorlardı. Aslında ben asgari ücrete çalışmam gerekenden daha çok çalışıyordum ama fazlasını vermiyordu çünkü kendince staj ücretini artırdığında yeterli bir ücret vermiş oluyordu...
‘Okula haftada bir, yok yazılmamak için gidiyorduk’
Öğrenci olmam gereken bir yaşta okula sadece bir gün gidiyordum, onda da ders görmüyorduk, sadece yok yazılmamak için okula gidiyorduk. Sınava gireceğimiz zaman bize cevapları verip “Yüzlük kağıt vermeyin” diye tembihliyorlardı. Ben hafta sonu da çalıştığım için tek izin günümde okula gidiyordum ama bazen iş yerimden arayıp “Okul çıkışında gelebilir misin?” diye soruyorlardı. Bazen de müdür yardımcısını arayıp “Sude bugün okula gelmese, devamsızlığını işletmeye yazsanız olur mu?” diye soruyorlardı.
MESEM programı iptal edilmeli
Bu sistem eğer devam edecekse yukarıda anlattıklarımın yaşanmaması için hem okulun hem işletmelerin hem de MESEM’den sorumlu koordinatör hocaların denetlenmesi lazım. Okullarda ders işlenmesinin, MESEM’lilere nasıl davranıldığının denetlenmesi lazım çünkü biz örgün eğitimdeki öğrencilerin yanında üvey evlat muamelesi görüyorduk. Koordinatör hocalar çalıştığımız iş yerlerini normalde haftalık denetleyip esas olarak öğrenciler ile konuşmalı ama bu yapılmıyordu. İki haftada bir ya da ayda bir gelip bizi görmeden sadece kağıtlara imza atıp gidiyorlardı ama bizim hangi koşullarda çalıştığımıza dair bizimle konuşmuyorlardı bile. Bazılarımız para kazanmak zorunda, bazılarımız para kazanmak istiyor, bu yüzden bu programa kaydoluyoruz ama devlet bizim hangi şartlarda çalıştığımızı umursamıyor ve bu da işletmelerin işine geliyor, bizim iliğimizi kemiğimizi sömürüyorlar ve bu imkanı işletmelere devlet veriyor. MESEM’i güzel bir şey gibi anlatıyorlar, hem okuyup hem çalışıp hem de para kazanacağımızı söylüyorlar ama hiçbir denetim yok ve işletme bizi istediği gibi çalıştırıyor. Okula şikayet ettiğimizde çalışmak zorunda olduğumuzu söylüyorlar. Bu program iptal edilmeli. İhtiyacı olan öğrencilere burs imkanı sağlanmalı ve mesleki eğitim okullarda verilmelidir.
Fotoğraf: Evrensel
İlgili haberler
Bir MESEM hikayesi: 15 yaşında 12 saat çalışma, beş kuruş para
'Bana ‘Sen küçüksün, ne anlarsın’ diyorlar. Ama benim gururuma en çok dokunan şey hem düşük ücret almam hem de sabah onlar kahvaltı yapıp kahve içerken benim temizlik yapıyor olmam.'
MESEM bu kez taciz iddiası ile gündemde: İki kız çocuğunun istismarı Meclise taşındı
EMEP Milletvekili İskender Bayhan iş cinayetleri ve sömürü koşullarıyla gündemde olan MESEM'e kayıtlı iki kız öğrencinin Sertrans Lojistik ve Mercedes'te yaşadığı istismarı Meclis gündemine taşıdı.
Sözde eğitim gerçekte kölelik: MESEM
Bir defasında mutfağı temizlerken fazla kimyasal soluduğum için zehirlendim. İş kazası sebebiyle bile hastaneye gittiğimde sağlık sigortam sistemde gözükmüyordu.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























