Ben de o taşın altına elimi koydum
Bir tarafta AKP Kadın Kolları'nın şatafatlı kahvaltı etkinliği, diğer tarafta kadınların kendi emekleriyle hazırladığı mütevazı sofradaki tartışma. İkisine de katılan Hilal aradaki farkı anlatıyor.

Ben Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nin en genç üyesiyim. Dernek açılışından birkaç hafta önce üyelerin bazıları ile tanışmış, bir dernek ihtiyacından, baktıkları kiralık dükkanlardan söz ettiklerini duymuştum. Üzerinden çok zaman geçmeden derneğin açılış haberini aldım. 2016 yılının 23 Nisanıydı. Açılışımız için canla başla çalışmıştık; çeşit çeşit yemekler, davul zurna, etraftaki süslemeler... Her şeyi tastamam etmiştik. Şimdilerde derneğimizin 1. yılını doldurmasına haftalar kaldı. İlk gelip gitmeye başladığımda bu derneğin bir parçası olamamaktan, yaşları benden büyük, hayatları çok farklı kadınlar ile iletişim kuramamaktan korkmuştum. Ancak geçen zaman içerisinde gördüm ki buradaki birliktelik yaşa başa bakmıyor.
Ve artık çok fazla annem, ablam, arkadaşım var...Oldukça keyifli bir açılış ile yola çıkan derneğimiz, ülkenin içinden geçtiği zorlu sürecin getirilerini de göğüslemek zorundaydı elbette. Kasım seçimleri geçmiş, Ankara’nın göbeğinde bombalar patlamış, 8 Mart engellenmiş... Özellikle 15 Temmuz ve sonrasında durum daha da vahimleşti: Bir garip OHAL yönetimi, çıkarılan KHK’ler, referandum süreci, ekonomik kriz, savaş atmosferi... Tüm bu güncel durumun elbette kadınların hayatlarına yansıması çok ağır. Bu süreçte dayanışmayı büyütmek, yan yana olmak daha da büyük bir önem alıyor. 

ŞATAFATLI AKP KAHVALTISININ HATIRLATTIĞI
Geçtiğimiz şubat ayının sonlarında Ak Parti Kadın Kolları’nın kadın ve çocuğa yönelik çalışan kitle örgütlerine yönelik düzenlediği bir kahvaltıya katılma fırsatım oldu. Salona girdiğim andan itibaren büyük bir lüks ve şatafat karşıladı beni. Harika bir sofra düzeni, çeşit çeşit kahvaltılıklar, gelenlere hediye edilen bakır kahve setleri... Açılış konuşması ile birlikte bu organizasyonun amacının referandumda kadınları evet’e ikna etmek olduğu açığa iyice çıktı. O kahvaltı masasında bulunduğum süre boyunca sürekli kıyas içerisindeyim. Bunca hazırlık ve gösterişe rağmen salonda toplasam 50 kadın vardı. Biz ise sadece açılışımızı tüm mahalleli kadınlar ile yapmıştık, belki o kadar muazzam bir soframız olmadı ama büyük bir dayanışma ile yemeklerimizi hazırlamış, birlikte çalışmanın birlikte yorulmanın keyfini birlikte yiyip içerek çıkarmıştık. Kahvaltıda evet oyu vermeye çağrı yapan konuşmacılar, tek geçerli neden, kadınların yararına bir cümle bile dile getirmemişlerdi.
Bu sırada bizlerin yaptığı söyleşiyi düşündüm, tek tek madde madde anayasa değişikliğini kadınlar ile tartışmış, neden “hayır” diyeceğimizi hep beraber bulmuştuk. Velhasıl kelam bana tesadüfen deneyim kazandıran bu kahvaltı, durduğum yerin doğruluğunu bir kez daha hatırlatmış oldu.


SÜRPRİZLİ PLANLARIMIZ VAR
Birkaç hafta sonra 8 Mart kutlamaları için Tuzluçayır’da yapacağımız yürüyüş engellenmeye çalışılmasına rağmen devamında gerçekleştirdiğimiz salon etkinliğini, neredeyse 800 kişinin katılımı ile gerçekleştirdik. Tüm dernek üyelerinin azimle çalışması, her karşılaştıkları kadına 8 Mart’ı anlatması, etkinliğe çağırmaları meyvelerini vermişti. Günün devamında aylardır provalarla hazırlanan kadın korosu sahnedeyken sanki gözümde bir kamera varmış gibi salonun bir uçtan bir uca görüntüsünü hafızama kaydettim. Yemek standının önünde yorulmuş ama hazırladıkları beğenilince yüzleri gülen kadınlar; masalarda genç, yaşlı, çocuk eğlenen insanlar; sahnede aylarca yapılan hazırlığın heyecanı ile titreyen ama yüzündeki gülümsemeyi eksik etmeyen korodaki kadınlar... İşte tam o anda, harika sofraları, iyi giyimleri, kapılarındaki korumaları, kadınların ellerine rüşvet gibi hediyeler tutuşturulan kahvaltı aklıma geldi. Ve gülümseyerek koronun “Hayır, hayır, yüz bin kere hayır” şarkısına eşlik etmeye başladım. Derneğimizin açılış yıl dönümüne ve referanduma sayılı günler kaldı. 26 Mart Cuma günü yine bir söyleşi ile OHAL’i ve etkilerini konuştuk, kapı kapı gezmek için tanıtım broşürlerimizi hazırladık. Açılış yıl dönümü için ise sürprizli planlarımız var.
İçinde bulunduğum derneğin her bir taşında kadınların emeği var biliyorum, şimdilerde ben de o taşın altına elimi koyuyorum. Ve özellikle genç kadınlara sesleniyorum. Dayanışmanın yaşı, dili, dini yoktur. Yarası yarasına denk gelenler burada, sizler de çıkın çıkın gelin. 

                                                                                                                                                                        
Eğer siz de Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği'nin etkinliklerini takip etmek isterseniz şuraya bir tık tık: