Dayanışma bizi ayakta tuttu
‘İyi ki Eğitim Sendeyiz, dayanışma bizi ayakta tuttu, güçlendirdi, pek çok yeni tecrübeler kazandırdı. Kadınların ne kadar güçlü, inatçı olduğunu gördüm, işte bu umudumu daha da artırıyor.’

Bundan 3 yıl önce 15 Temmuz’u yaşamıştık. Birkaç gün sonrasında ise FETÖ ile mücadele bahanesiyle OHAL ilan edilmiş, gece yarıları peş peşe çıkarılan KHK’ler ile kamu emekçileri işinden edilmeye başlamıştı. Her birimizin, sıranın bize ne zaman geleceği ile ilgili kaygıları da artmaya başlamıştı. KHK ihraç listelerinde hem kendimizin hem de KESK ve Eğitim Sen’de örgütlü arkadaşlarımızın da isimlerini tarar olmuştuk. Her liste açıklandığında bir arkadaşımız yine o listelerde oluyor ve işinden ediliyordu.

Bu arkadaşlarımızdan birinin öyküsüdür bu yazı. Dilek Kanlıbaş Demir, benim İzmir’e gelişimden çok kısa bir süre sonra tanıdığım, İzmir 2 No’lu Şube Kadın Sekreteri, çok sıcak, başarılı, mücadeleci ve bir o kadar mütevazi bir kadın… Dilek şu anda da aynı şubede Kadın Sekreterliği görevini yürütüyor. Şimdiye kadar pek çok kadın yoldaşımın öyküsünü dinlemiş ya da okumuştum ancak Dilek’in öyküsü de tarihe not olarak düşülmeliydi. 686 Nolu KHK ile 7 Şubat 2017’de işinden edilen ve sadece rakamlarla ifade ettiğimiz, bizi insanlığımızdan utandıran, içimizi yakan bir ihraç öyküsüdür onunki de.
15 Temmuz sonrasında OHAL’in emekçilere ödettiği bedelin öyküsüdür bu, ama öykülerin sonunu mücadele edenler yazacaktır. Umutla, sevgiyle ve dirençle. Biz emekçi kadınlar birleşe birleşe o güzel günleri getireceğiz; bıkmadan usanmadan; barış içinde, sınıfsız, sömürüsüz eşit bir yaşam talebimizi daha çok haykıracağız!

SADECE BEN DEĞİL, BANA BUNCA EMEK VEREN
ANNEM, BABAM DA İHRAÇ EDİLMİŞ OLDU

Dilek, Kürt ve Alevi bir ailenin 3 çocuğundan biri olarak İzmir’in varoşu Yamanlar’da büyür. Demirci ustası babasının üzerine titrediği, anneciğinin umudu ve geleceği olan çocuğudur. Ayakları üzerinde durabilmek için o yoksulluk içinde okur ve öğretmen olur. 2001 yılında göreve başlar, evlenir ve bir çocuğu olur. Dilek, bir yandan işini her geçen gün daha büyük bir heyecanla sürdürürken, bir yandan da emek ve demokrasi mücadelesi veren Eğitim Sen’de mücadele eder. Tek amacı hiç kimsenin ötekileştirilmediği, barış içinde, eşit ve mutlu bir şekilde, laik, bilimsel eğitimin olduğu demokratik bir ülkede yaşamaktır.
15 Temmuz onun iki grubun iktidar çekişmesi olarak gördüğü bir süreçti. Birkaç gün sonra daha önce 12 Eylül benzeri bir şeyler yaşanabileceğini, muhalifler olarak nasibimizi alabileceğimizi düşünmektedir. Tam da onun hissettiği gibi olur, peşpeşe açıklanan KHK’lerde ismini aramaya başlar. Onun deyimiyle “Beni niye atsınlar, ben bir şey yapmadım ki? Barışı, eşitliği savundum. Kimseyi öldürmedim, hatta insanlar yaşasın diye mücadele ettim!” Ama öyle değildi ne yazık ki. KESK’te örgütlü pek çok kişi de hiçbir gerekçe gösterilmeden, haksız ve hukuksuz yere işinden edilir.
7 Şubat 2016’da, okulların ikinci dönemi daha 1 gün önce başlamışken, Dilek erkenden okula gider, sınıfını temizler ve bir dönemin hazırlığını yaparak evine döner. Bir arkadaşı arar ve ihraç olduğu haberini verir. 1. sınıfları okutuyordur. ‘Şimdi çocuklar ne yapar’ telaşıyla velilerine haber verir. Kendisi şok durumundayken bir yandan ailesini bir yandan da çocukları rahatlatmaya çalışır. Bu süreçte pek çok arkadaşımız ihraç edildikleri iş yerlerine sokulmazken Dilek okula davet edilir ve çalışkanlığı, insancıllığı pek çok ortamda dillendirilir. Kimse bu duruma anlam verememektedir. Öğrencileri, mesai arkadaşları ve velileri de Dilek Öğretmeni hiç yalnız bırakmazlar, imza kampanyaları düzenlerler, hatta Konak’ta yeni başlayan oturma eylemine büyük bir kalabalıkla katılırlar.
Dilek’in bir kardeşi daha ihraç edilince annesi daha da sarsılır. Yoksulluk içinde bunca emekle büyüttüğü çocukları bir anda işinden edilmiştir. Sebep? Koca bir hiç! Hakkında hiçbir soruşturma olmayan, adli bir davası bulunmayan ve hatta çalışkanlığıyla ödüller almış bir eğitim emekçisi kadın artık işsizdir. Dilek şöyle ifade ediyor “Sadece ben ihraç edilmedim ki, bana bunca emek veren annem, babam da ihraç edilmiş oldu, oğlum da aynı şekilde…”
Kendi şubesinde toplam 18 eğitim emekçisi ihraç edilmiştir. Oğlunun sınava girecek olmasından dolayı tekrar sendika yöneticiliğini düşünmese de ihraç sürecinden sonra tekrar kadın sekreterliği görevine gelir. Şimdi daha fazla mücadele etmelidir. Kadın dayanışması giderek artmış, kendi ifadesiyle daha da güçlenmiştir. Ancak OHAL gerekçe gösterilerek açtığı davalar görülmemiş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvurusu da “iç hukuk yolları tüketilmediği” gerekçesiyle reddedilmiştir. OHAL, adaleti de rafa kaldırmıştır.


İLLA Kİ, İLLA Kİ!
Dilek ihraç olduktan sonra yaşadığı ve onu çok üzen bir olayı şu şekilde anlatıyor; “İhracımın ertesi günü Konak’a gitmem gerekiyordu. İhraç edilen kadınlar ile İzmir’deki kadın örgütlerinin katıldığı bir kadın toplantısına katılacaktım. Otobüse binmek için biniş kartımı okutmak istediğimde ekranda kartımın iptal edildiğini gördüm. Bunu yapan iktidar belediyesi değildi, bunu yapan bir de iktidara muhalif olduğunu iddia eden bir belediye idi. Bu beni ihraç edildiğimi öğrendiğim andan daha fazla üzmüştü. Daha sonra toplantıya gittim ve öfkemi, maruz kaldığım durumu paylaşmak istediğimde bir kadın arkadaş (iyi niyetle belki) cebinden 50 lira uzattı, ne diyeceğimi bilemedim. Çok ama çok kötü oldum.”
Dilek önceleri psikolojik destek gruplarına katılır ancak ona iyi gelen mücadeledir. İhraç edilen kadınlar ile küçük bütçeler koyarak kendi emekleri ile hazırladıklarını kiraladıkları standlarda satmaya başlarlar. Elde ettikleri kazancı da hiçbir hesap yapmadan eşitçe paylaşırlar. Sendikal eylemlere katılmayan kadın üyeler bu süreçte sendikaya gelmekte, emeklerini paylaşmaktadırlar. Dilek için en büyük kazanım da bu olur.
Gelecekten umutlu olduğunu üzerine basa basa tekrarlar, “İyi ki Eğitim Sen’deyiz, başından beri dayanışma bizi ayakta tuttu, güçlendirdi, pek çok yeni tecrübeler kazandırdı. Kadınların ne kadar güçlü ve inatçı olduğunu gördüm, işte bu umudumu daha da artırıyor. En son arkadaşımız da iade edilinceye kadar mücadeleden vazgeçmeyeceğim. Tekrar sınıfıma gireceğim, öğretmenliğime döneceğim. Biz suç işlemedik, işimize geri dönünceye kadar haklılığımızı haykıracağız, illa ki duyuracağız, illa ki duyacaklar!”
İlgili haberler
OHAL’de kadınlar yalnız bırakıldı, eve kapatıldı,...

OHAL, bir çok yönüyle tartışılmaya devam ederken kadınlar OHAL’i nasıl yaşıyor, yaşadıkları zorlukla...

OHAL VE KHK’lere karşı yaşasın dayanışma!

KHK’lerle mesleklerinden ihraç edilen eğitim emekçileriyle dayanışma kermesi ve şenliğinde buluştu....

Aştığı engeller, OHAL’le yeniden karşısına dikildi

Zeynep engelli bir kadın. Üniversiteyi zorluklarla okudu, memur oldu. OHAL yıktığı engelleri yeniden...