
FIFA (yeni adıyla EA FC), Battlefield ve The Sims gibi popüler oyun serileriyle tanıdığımız Electronic Arts’ın (EA) borsadaki hisselerinin tamamı, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu, Jared Kushner’ın yatırım şirketi Affinity Partners – ki kendisi Donald Trump’ın damadı olur – ve Silver Lake tarafından devralındı.
Bu satın almanın biçimi ve onu gerçekleştiren isimler, şirketin geleceğine dair tartışmalara yol açtı.
Parodi haber sitesi The Betoota Advocate, Muhammed bin Salman’ın yönettiği Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu hisselerini işaret ederek “The Sims’te evlilik öncesi ilişkinin yasaklanması” şeklinde bir haberle okuyucuları güldürdü. Ancak espri, gerçekleşmesi hiç de imkansız olmayan bir ihtimali dillendirmiş bulunarak The Sims camiasında tedirginlik yarattı.
Korkuların Dayandığı Yer
Devralma üzerine yapılan bu şakanın kitleler nezdinde bir karşılık bulduğu aşikar: Keza dünyanın dört bir yanında hüküm süren neoliberal politikalar, sebep olduğu yoksulluk sarmalını sürdürmek ve insanları buna ikna etmek adına “geleneksel aile düzenini” korumaya dair propaganda sürdürüyor, kadınlar ve LGBTİ’ler üzerinde tahakkümünü arttırma girişimlerinde bulunuyor. Kimi zaman aileyi korumaya yönelik hamleler ya da LGBTİ karşıtı politikalar şeklinde ortaya çıkan bu yeni dalga, kimi zaman da video oyunlarının kitlesinin büyük bölümünü oluşturan gençler arasında “tradwife” veya “eril/dişil enerji” gibi, iktidarın çekirdek aile idealini yeniden üreten, adeta pastoral nitelikteki temsiller aracılığıyla popüler kültürde yer buldu.
Alışverişi gerçekleştiren aktörlerden birinin ABD’deki yükselen sağ ve temsilcisi Trump ile doğrudan ilişkisi, ötekininse ABD ile işbirliği içerisinde olan ve kadın ve LGBTİ hakları başta olmak üzere temel insani haklardan yoksun bir politika izleyen, baskıcı rejimin hüküm sürdüğü bir devletin yatırım fonu olarak biliniyor oluşu ve genel atmosfer düşünüldüğünde, Betoota Advocate’in haberinin yarattığı korkunun temeli de anlaşılır hale geliyor.
Sağ iktidarların marketlerini gençlik kesimlerinin ilgi duyduğu bu alanlara doğru büyütme isteği, bu alışverişle birlikte daha net gözümüzde canlanıyor. Ancak The Sims serisinin kaderini belirleyecek kimi değişimlere daha yakından bakmamız gerekebilir: Satın alma biçimine bakılırsa Electronic Arts’ın yeni sahiplerinin hareket alanını belirleyen bazı faktörler var. Bu faktörler bağlamında The Sims serisi adına hızlı bir değişim öngörülmüyorsa da yükselen sağın video oyunları dünyasında da kendi söylem ve politikalarını üretmelerinin çeşitli manevralarla mümkün olabileceğinin altını çizmek gerekiyor. Bu manevralar da, aynı şekilde, alışverişin yapılış biçimine son derece bağlı.
Devralma nasıl gerçekleşti?
Öncelikle bu alışveriş kaldıraçlı satın alma (leveraged buyout/LBO) şeklinde gerçekleşti. Yani satın alan taraf, parasının önemli bir kısmını kredi çekerek finanse etti.
55 milyar dolarlık bu işlemin yaklaşık 20 milyar doları borçla karşılandı. Bu da özel sermaye satışlarında rekor düzeyde bir borçlanma anlamına geliyor.
Bu ölçekte bir borca girmek, yatırımcıların EA’nın yüksek gelirine duyduğu güvenden kaynaklanıyor. Ancak bu durum aynı zamanda, şirketin borcu kapatmak adına marka kimliğini sarsmayacak şekilde hareket etmesine mecbur olduğunu da anlatıyor.
Dolayısıyla, satışlarını düşürebilecek “radikal” değişikliklerden kaçınacaklarını varsayabiliriz.
The Betooda Advocate’in esprili bir biçimde dile getirdiği “Simlere zina yasağı” ve türevi olası müdahaleler serinin yıllardır kemikleşmiş progresif kitlesi açısından ciddi bir tepki doğurabilir ve EA için tam anlamıyla bir felakete dönüşebilir.
Borç ve tasarruf
Büyük bir borçtan bahsediyorken şirket yönetiminin belli tasarruflarda bulunması, bir nevi “kemer sıkması” şart. Kaldıraçlı satın almaların patronları kısmen zora sokan tasarrufları bir süreliğine istedikleri gibi at koşturamamaları anlamına gelebilirken çalışanlar içinse işten çıkarmalarla somutlanabiliyor.
Electronic Arts yalnızca popüler oyun serilerine değil, pek çok küçük stüdyoya da ev sahipliği yapıyor. Son gelişmelerle birlikte EA için daha az kâr getiren stüdyoların tasfiye edilmesi olasılığı da büyüyor.
Insider Gaming’in haberine göre, 2024’s Dragon Age: The Veilguard oyununun beklenen satışlara kıyasla başarısızlığı sonrasında zaten zor durumda olan BioWare stüdyosu çalışanları, bu tasarrufun ilk hedeflerinden olabileceklerini öngörüyor. BioWare’i yalnızca son başarısızlıklarıyla değil, kapsayıcı hikaye anlatımı ve karakter temsilleri ile de bu yeni politik iklimle çelişmesi tabloyu daha bütünlüklü kavramamıza yardım ediyor. Nitekim, eski BioWare yazarı Patrick Weekes, el değiştirme sonrası yaptığı paylaşımda stüdyonun “alıcıların politik ajandasıyla uyumlu olmadığı” için risk altında olduğunu vurgulamıştı.
BioWare’in bugünkü konumu, 1990’lar sonundaki The Sims ekibini hatırlatıyor: Her ikisi de büyük şirketlerin gölgesinde, sınırlı bütçelerle ana akımın dışında işler üreten ekipler (Tasarım aşamasındaki The Sims için geçerli).
Bu noktada takvimlerimizi 26 yıl kadar geriye alıp The Sims’in henüz çıkış yapmadan önce demo haliyle katıldığı fuara gidebiliriz. The Sims, planlama aşamasındayken EA adına pek de umut vadetmeyen bir projeydi.
The New Yorker’ın eskiden yayınladığı bir makaleye göre, The Sims bir hata sonucunda katıldığı fuarın en çok ilgi toplayan oyunu haline geliyor. Fuarda oynatılan bir tanıtım videosunda oyunu tasarlayan ekibin “yanlış kodu kullanması” sonucunda iki kadın Sim’in öpüştüğü görüntüler bir fuar salonu dolusu oyun sever erkek önünde izletiliyor. Bu durum, fuara katılan kitlenin büyük beğenisini topluyor.
Böylelikle tesadüf eseri de olsa oyun itici gücüne ve bugün bildiğimiz popülerliğine kavuşmuş oluyor.
The Sims’in ününe kavuşması fuarda yaşanan tesadüf üzerine gelişmiş olsa oyunun o gün Electronic Arts bünyesinde sergileniyor oluşu tesadüf değildi. Electronic Arts’ın — elbette kendi çıkarları doğrultusunda — böyle yeni projeler için yaratabileceği esneklikler vardı. Tepki çekmediği, aksine beğeni topladığı bu sahnenin ağıdını yakacak hiç değildi!
Bugün ve gelecek
Gelelim iktidarın çizdiği kalıpların dışına taşan oyunların günümüzde çizilen kaderine… The Sims serisini ve onun kapsayıcılığını yıkılmaz bir kale olarak ele almak tehlikeli bir eğilim olsa da özellikle bu kırılgan konumundayken yeni yönetimin radikal değişimler yapmaktan neden imtina edebileceği belli. Bununla birlikte elinde çok daha “meşru” bir biçimde işten çıkarabileceği BioWare gibi küçük çaplı oyun stüdyoları varken, ve bu stüdyolar Electronic Arts’ın beklediği satış rakamlarına ulaşamayarak, bir nevi şirketin dilediğince nemalanamadığı stüdyolar olarak duruyorken, tasarrufun onlardan yana uygulanması muhtemel. Tabi bu durum, geleceğin “The Sims”lerinin bu mütevazı stüdyolardan çıkmasının da önüne geçiyor.
Böylelikle patronlar bir taşla iki kuş vurmuş oluyor: Hem küçük stüdyolara ekstra bütçe ayırmayarak kârına odaklanabiliyor hem de tasarrufa bu küçük stüdyoların kendi söylemleriyle ters düşenlerinden başlayarak kültürel üretime bizzat tepeden müdahil olabiliyor.
Jared Kushner ve Muhammed bin Selman gibi isimlerin varlığı, şimdilik temkinli ilerleyecek olsalar da zamanla çeşitli hamlelerle “aile değerlerini” gerekçe göstererek her türlü sansür girişiminde bulunabileceklerini düşündürüyor. Suudi Arabistan’ın son yıllarda video oyunu sektöründe büyümeye yönelik attığı adımlar ve gençlerin ilgi duyduğu bu alan üzerinden onlara ilham verme isteği, yapılan son satın alımın etkilerinin yıllar içinde ortaya çıkabileceğine işaret ediyor.
Video oyunlarının hem kreatif bir yaratım sürecinden geçiyor olması hem de sektör devlerinin sağladığı bütçeye bu kadar bağımlı olması oyunları üretenleri, tek adamların veya birkaç kapitalistin politik dayatmalarına karşı savunmasız bırakıyor.
Bir simülasyon halkından küçük bir oyun stüdyosuna, dünyanın bir diğer ucundan ülkemize… Bu kadar benzer saldırılar altında olmamız, otoriter politikaların bulabildiği her açıktan alanlarımızı tahakküm altına alma eğilimi, kendi iktidarlarının yeniden üretimi yolunda durmadan bahsi geçen ve bu yolda ihtiyaç duyulan “geleneksel çekirdek aile” söylemi… Ve elbette hem bir söz üretme alanı olarak hem de bir kâr kapısı açan sektörlere açılma hevesi… Tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde Electronic Arts’ın kaderi de dünyada esen bu rüzgara göre çizileceğe benziyor. Şimdinin gözüyle bize uzak bir ihtimal olarak görünse de, SimCity’de tepeden inme bir biçimde “aile yılı” kararı, patronların hareket alanı el verdiği sürece, pek de akıl dışı bir tahmin gibi durmuyor.
*The Sims serisinde “seks” yerine kullanılan ifade
Kolaj: Canva Pro
İlgili haberler
Bu bir bilgisayar oyunu değil! Bu, savaş!
Savaşı barış zamanının bütününe yayan faşist iktidarlar da muhtemel tehlikelere karşı kadını, onlara kaç tane doğuracağını dikte eden politikalarıyla nesneleştiriyor. En az beş, en az dört. Yok on….
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN