2025 yılını geride bırakırken kadınlar olarak yaşadıklarımızı değerlendirmeye, giderek artan baskılarla nasıl mücadele ettiğimizi konuşmaya ihtiyacımız var. Her gün yeni bir haberle uyanıyoruz; okulumuzda bir araya gelebileceğimiz kulübümüzün kapatıldığını öğreniyor, bir kadının daha katledildiğini duyuyor, kadınlar için planlanan “yeni düzenlemeleri” okuyoruz. Bizim için asla normalleşmeyecek bu gelişmelere dair neler yapabileceğimizin, kendimizi nasıl koruyacağımızın ve çevremizdeki kadınlarla nasıl dayanışacağımızın yollarını arıyoruz.
Bu sene de üniversitelerimizde birçok dayanışma örneğine şahit olduk. Kadınların her gün her saat dinmeyen ısrarı sonucu Rojin Kabaiş cinayetinde karartılmak istenen delillerin ortaya çıkması, ODTÜ'de yıllardır süren etkin CİTÖB talebinin kazanımla sonuçlanması ve daha nicesi bize mücadelemizin sonuçlarını göstermekte. Önceki yıllarda ise KYK yurdunda asansörün düşmesiyle hayatını kaybeden Zeren için, canice katledilen İkbal ve Ayşenur için kampüsleri doldurmuş; bir kişiyi daha kaybetmemek için mücadelemizi büyütmeye ve sürekli kılmaya söz vermiştik.
2026’ya giderken mücadeleyi büyütmek zorundayız
YTÜ'de ise bu sene altı ay boyunca faaliyetleri durdurulan Kadın Çalışmaları Topluluğu bu baskıyı kabul etmeyerek kadınlarla bir araya gelmenin çeşitli yollarını bulmuştu. Fakültelerde bir araya gelen kadınlar sohbet etmek ve etkinlikler düzenlemek için gruplar kurmuş, bu şekilde çalışmalarını sürdürüyordu. Bazen birlikte kitap okuyup üzerine konuşmak ya da beraber bir film izlemek, bir araya gelmenin en basit yollarını oluşturuyordu. Yan yana gelmek için 25 Kasımları, 8 Martları beklemiyordu.
2026'ya giderken ise kaybettiğimiz her kadın için mücadelemizi büyütmek zorundayız. Geçtiğimiz sene kazandığımız deneyimlerle fakültelerimizde, yurtlarda bir araya gelerek savaşmak zorundayız. Çünkü bugün iktidar, aile yılı politikalarıyla kadınlar için güvensizliği, eşitsizliği derinleştiriyor. Bunu da kadınların olduğu, dayanıştığı, örgütlendiği her alana saldırarak yapıyor. Örgütlülüğünü yok etmeye çalışarak baskı altında tutmayı deniyor. Ancak bu çabaların hiçbiri sonuç vermeyecek. Çünkü yaşam alanlarımız saldırılarla kuşatılıyorsa o halde biz de her alanı mücadele alanına çevireceğiz Güvenli kampüs talebimizden cezasızlığın son bulması ya da yeterli ışıklandırmaların yapılması talebimize kadar evde, okulda, yurtta, sokakta her yerde örgütlülüğümüzü yaşamak için büyüteceğiz.
25 Kasım'da kalabalığımızla, öfkemizle ve en güçlü halimizle kapatılan tüm yollara rağmen Taksim Tünel'de buluşmamızdan, çevremizdeki barikatlara rağmen İstiklal Caddesi'nde hayatını kaybeden kadınları anmamızdan, taleplerimizi en yüksek sesimizle söylememizden aldığımız güçle pes etmemeliyiz. Bu güne kadar hayatın olduğu her yerde nasıl savaştıysak bu günden sonra da savaşmalıyız. En çok da en ümitsiz olduğumuz anlarda sesimizi yükseltmeli, dinmeyecek mücadelemizin fitilini ateşlemeliyiz.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu kapatılmak isteniyor: 'Dayanışmamızı büyütelim'
Ege Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu, kapatılma tehdidine karşı öğrencileri dayanışmaya çağırdı: 'Topluluğumuzu ve özgür irademizi savunmak için birlikte hareket edelim.'
YTÜ’de 11 öğrenci kulübünün kapatılmasına tepki: Kadınların güvenli alanları hedef alınıyor
YTÜ yönetiminin 11 öğrenci topluluğunu kapatmasına öğrenciler “İrademize darbe vurdular, ifade özgürlüğü kapatıldı” diyerek tepki gösterdi.
YTÜ'de 11 kulübün faaliyetine yasak
YTÜ’de Kadın Çalışmaları Topluluğunun da aralarında bulunduğu en az 11 kulüp ve topluluk, kapatıldı ya da bir dönemliğine faaliyetleri askıya alındı.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN

























