Emine Bulut’un 4 yıl önce boşandığı kocası tarafından öldürüldüğü o gün; bir çoçuğun “Anne ölme”, bir kadının “Ölmek istemiyorum” feryadını duymayan kimse kalmadı. Kadınıyla erkeğiyle herkes kendince izledikleri videoları konuştu. Erkeğin “caniliği”, çocuğun asla bir daha unutamayacağı şok. Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum” sözleri, herkesi öfkeye boğdu. Kadın işçiler ise çalışırken, molada serviste her yerde bunu konuştu. Kimi kendi anısını anlatı. Kimi olayın yakın bir şehir olan Kırıkkale’de olması nedeniyle olayları birinci ağızlardan dinledikleri üzerinden tekrar tekrar anlattı. Kimi çözümün idam olmasını, kimi ülkenin her geçen gün daha da kötü ve yaşanılmaz bir yer haline dönmesini konuştu. Kimi çocuklarının geleceklerinden korktuğunu paylaştı. Fabrikada metal işçisi kadınların yaşanan olay sonrası neler mi konuştu? Sizinle paylaşalım istedik...

‘KRAVAT TAKTI’, ‘SUBHANEKE OKUDU’ DİYE İNDİRİM

Ayşe metal işçisi bir kadın. Fabrikada her yerde insanların bu konuyu konuştuğunu, Emine Bulut’un öldürüldüğü videoyu izledikten sonra erkeklerden bir an nefret ettğini ve işyerindeki birçok erkekle bu konuyu tartıştığını anlattı. Ayşe, “Nasıl engel olunacak bunlara, her yıl yüzlerce kadın öldürülüyor. Şiddet görenin haddi hesabı yok. Her kadın öldürüldükten sonra sosyal medyada kocasını öldüren bir kadının “tarihi savunması” diye bir paylaşım var, o dönüyor, ‘Erkekler kravat takıyorsa indirim yapılıyor’ deniyor. Yani ‘Kravat taktı’, ‘Sübhaneke okudu’ diye erkeklere indirim uygulanıyorsa, bunun önüne nasıl geçilecek?” diye soruyor.

‘HAKİMLERİN KADINA DÜŞMAN OLDUĞUNU BOŞANIRKEN ANLADIM’

Belgin, eşinden ayrılmış bir kadın. Çok zorlu bir süreç sonrası boşanmış. “Ben boşanma sürecimde hakimlerin, yasaların kadınlara nasıl da düşman olduğunu anladım. Hâlâ eski eşi tarafından taciz edilen arkadaşlarım var. Onu geçtim eski sevgilisi, erkek arkadaşı tarafından bile şiddet gören birçok kadın var. Yani yasalar bu işi çözmüyor. Karakola gidiyorsun, ‘Karı koca arasında olur böyle şeyler’ diyor. Ya da ‘Sevgili olmasaydın’ diyerek dalga geçen polisler var bu ülkede. Neresinden tutsak elimizde kalıyor. Kendimizi nasıl koruyacağız, çocuklarımızı nasıl koruyacağız bilmiyorum. ‘İdam edilsin’, ‘Öldürülsün’ diyenler var her olayda, bunlar çözüm mü bilmiyorum. Videoyu ilk izlediğimde o şokla ‘Çözümmüş’ gibi geliyor ama ‘Kravat taktı’ diye indirim veren yasalar, idam eder mi bilmiyorum” diyor.

’ŞİDDETE KARŞI SUSUYORUZ!’

Sevda, “Allah belasını versin” bedduaylarıyla, “Hiç mi acımadın be adam!” diye başlıyor sözüne. Ailesi Kırıkkale’de yaşıyor Sevda’nın. Olayın onlara çok yakın bir yerde olduğunu, küçük bir yerde olunca yaşananların hemen duyulduğunu söylüyor. “Bir kadının hayatını çaldın, çoçuğa hiç unutamayacak bir travma yaşattın. Lanet gelsin bunlara ama suç bizde, susuyoruz, ondan oluyor hep. Sokakta bir kadına şiddet uygulayan birini görünce ‘Sen ne yapıyorsun’ demiyoruz, ‘Aman aralarında, bize bulaşmasın’ diye ordan uzaklaşıyoruz”.

‘BOŞANIRKEN AZ NAFAKA VERMENİN YOLLARINI ARIYORLAR’

Gül de şöyle paylaşıyor düşüncelerini: “Şiddet gören kadını barıştırmaya çalışıyorlar. Zaten boşanma kararı alınmışsa son noktaya gelinmiştir. Erkekler hep haklı! Hayatımıza onlara hizmete gelmişiz sanki. Boşanalı 4 yıl olmuş. Ama kadını taciz etmekten vazgeçmemiş. Kadın sanki onun malı! ‘Kadın el üstünde tutulur gelenek, göreneklerimize göre’ diyor işyerindeki erkekler. Boşanma sonrası ‘Ne kadar az nafaka versem nasıl sıyırsam’ diye binbir türlü dolap çeviren de bunlar.”