Kadın esnafa bir dokun bin ah işit
Çiğli’nin dört bir yanında hizmet veren kadın esnafların dükkanları boş, kendileri kaygılı: ‘Önümü göremiyorum’

Kadın esnafların yoğunlukta olduğu ilçelerden biri de Çiğli. Önceden iş yoğunluğu nasıldır, müsait olurlar mı diye tereddütlü giderken şimdi maalesef biliyoruz ki oldukça müsaitler. Hepsinin yaşadığı sorunlar benzer…

Güldane Karaağaç evli ve 2 çocuk annesi. 4 ay önce bakkal dükkanını açmış. Arkadan gelen haberlerin sesiyle hemen söze giriyor: “Haberleri hiç takip etmek istemiyoruz. Moral bozukluğundan başka bir şey değil.” Gelirlerinin giderlerini karşılamadığından yakınan Güldane, “Yeni yılda ÖTV bizi en çok etkileyecek olan şey, şimdiye kadar zaten bu ürünlerin hepsi iki defa zam gördü. En çok yaşadığımız şey gelecek kaygısı. Çocuklara harçlık verirken düşünüyoruz. Gelen firmaları ben birkaç gündür geri gönderiyorum, mal almıyorum. Çünkü önümü göremiyorum” diyor.

İktidarın yeni yıl hediyesi olan elektrik, doğalgaza zam henüz yapılmamışken gerçekleştirdiğimiz röportajlar sırasında en çok konuşulan konular faturalar: Güldane, her ay korkuyla faturaların gelmesini beklediklerini söyleyerek “15 TL’lik su tüketimi yapıyorum dükkanda, bir bakıyorum 182 TL fatura geliyor. Ben bunu artık nasıl ödeyeceğim. Elektrik geliyor 2 bin TL. Verdiğimiz vergiler haricinde faturalara da bir sürü vergi yansıyor. Tek düşündüğüm şey artık BAĞ-KUR’u nasıl ödeyeceğim. Devlet esnafa borcu için esneklik sağlamıyor, ekstra faizini koyuyor. Eşim pandemide kahvehane işletiyordu. Bir seneye yakın kapalı kaldı. O dönem bize ne yediniz ne içtiniz diye sormadılar. Bizi borçlandırdılar. Bir de onun borcunu ödüyoruz. Sıfır faizle diyorlar ama bu beni rahatlatan bir şey değil ki” diye tepki gösteriyor.

SEÇİMLERİ BEKLEYECEK DURUM YOK

Yine de umutlu Güldane: “Bir şekilde düzlüğe çıkacağız. 2023’teki seçimleri bekleyecek durumumuz yok, gittikçe geriye gidiyoruz. Ben siyasi açıdan düşünmüyorum ama her iki ittifakın da yaptığı şey konuşup ego tatmini yapmak. Gelen kişilerin de yaptırımı olacağını çok düşünmüyorum. Herkes çok umutsuz ama ben değilim, benim bir umudum var. Suların durulmadan önce bulanması gerekiyor. Şu an bulanıyoruz. Belki yarın, belki 5, belki 10 sene sonra düzelecek, hiç belli olmaz. Ne yaşarsak yaşayalım ülkemi ve insanları çok seviyorum, başkasına kaptırmaya niyetimiz yok. Bizde her şeyin altından kalkma potansiyeli var. Kadınların eline verilsin ülke yönetimi, erkekler çekilsin kenara. Bir de bu şekilde deneyelim” diyor.

İNSANLAR KAFEDE ÇAY İÇEMEZ HALDE

45 yaşındaki Sibel 5 yıldır tek başına kafe işletiyor. Haftanın 6 günü çalışıp, 1 gününde ise evdeki işlerle uğraşıyor. “Son 3 aydır peş peşe gelen zamlar, dövizin yükselişi bizim işlerimizi çok etkiledi. Ekonomik kriz insanları derinden vurdu. Bizim müşterilerimiz genelde işçi, ev kadını, öğrenci, emekli. Oturup bir çay bile içemez duruma geldiler. Bu da bizim işleri çok etkiliyor. Kazancımız yok ki geçinelim” diye anlatan Sibel, “Milletin bu gidişe bir an önce dur demesi gerekir” diye konuşuyor.

KUAFÖRE GİDECEK PARA MI VAR?

Eylem Gül, 20 yıldır kuaförlük yapan, 8 yıldır da kendi salonunu işleten 2 çocuk sahibi bir kadın. Daha önce hep yoğun gördüğümüz kuaför salonu bu kez bomboş: “Açlık sınırına geldik pandemide dükkan kapalı olduğu için. Bağlı olduğumuz odamız var, fiyat listesi belirliyorlar ama o listeyi de 100 TL’ye bize satıyorlar. Odalar yıllık aidatlarını almaya geliyorlar bir de, başka türlü yoklar. Üye olmak zorunlu yoksa ruhsat asamıyorsun. Pandemide herhangi bir yardımları olmadı. Benim evim ve dükkanım kira. Bir de çocuklarım var. Yani dönmesi gereken bir çark var. En ufak bir şeyde ödemeler aksıyor. Döviz düştü ama fiyatlar düşmedi. 70 TL’ye aldığım ürünü 255 TL’ye aldım. Ben ev kadını olsam gidip kuaföre bir şey yaptıramam, evde kendim halletmeye çalışırım. Önceliğim o olmaz. İşlerin durgun olmasını anlıyorum o sebeple” diye anlatıyor.

‘ANTİDEPRESANA BAŞLADIM”

Diyorlar ya istihdam için 2 kişi çalıştırın yanınızda diye. En son 2019 mart ayında BAĞ-KUR ödemesini yaptığını söyleyen Eylem’e bunu sorduğumuzda, “Yok öyle bir dünya. İşveren kendi sigortasını, kirasını ödeyemiyor, hangi dünyadasınız siz?” diye tepki gösterip ekliyor: “Baştakiler düzgün yapmış olsa işlerini insanlar neden ceplerindeki son parayı dolara yatırsın. 41 yaşındayım, bu yaz antidepresan kullanmaya başladım. İster istemez evde sesler yükseliyor, bir şeylerin ödemesi zorlaşıyor. İnsanız biz de evliya değiliz ya.”

Geliyoruz ev ve çocuk meselesine. Orada da durumlar pek parlak değil. Çocuklarına yetişememekten yakınan Eylem, “Bir tanesi seneye üniversiteye gidecek, deli gibi kaynak kitap alıyorum. Küçük çocuğumu da kreşe gönderiyorum. Ayda 2 bin TL de oraya vermek zorundayım. Şimdi 2 bin 700 diyorlar. Belediyeler de bu konuda sınıfta kalmış durumda. Bir daha CHP’nin kazanmasını istemiyorum burada. Sadece atıp tutuyorlar. Aç şuraya bir kreş ayda bin TL de olsa verelim. Koy başına da atanamayan çocuk gelişimci insanları. Evka-2’de belediyenin kreşine gitmiştim ücretleri öğrenmek için, dediler ki 1800 TL. Bir de servisi de yok. Dedim siz belediyesiniz ya özel şirket değil ki. Demem o ki bir kadının çalışıp üretmemesi için ülkemizde canla başla çalışıyorlar” diyor.

Seçim tartışmalarına da giriyoruz elbette, “Bunların başımızdan gitmesi gerekiyor. Ama yerine gelenin de farklı olacağını düşünmüyorum. Halkın sesi yok çünkü. Sol partiler küçük ve ayrı ayrı o sebeple ittifak kurmaları çok iyi olur. Çok da destekleriz” diyor.

Yeni yılda evde, dükkanda, sokakta yaptığımız hesap çarşıya uymasa da yönetenlerin de hesabı şaşacak görünüyor. Çünkü kadın esnaflar da tıpkı işçi emekçi kadınlar gibi sermaye yanlısı bu iktidarın gitmesi için gereken neyse yapmaya hazır. Yeter ki dayanışma ve mücadele ağlarını oluşturmayı başaralım.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Sabrımız yüzde hiç, artık serde mücadele var

İkilem basit: Sürünerek hayatta kalmak mı, insanca yaşamak mı? İlk seçenek her gün daha fazla yoksul...

İMES’te kadın işçi olmak: Taciz, fazla mesai, düşü...

İMES’te çalışan kadın işçiler kötü çalışma koşullarının yanı sıra tacizden de bıkmış durumda. Tüm zo...

İşçi Semra’nın sorgulamaları: Yarı aç yarı tok, ne...

Metal işçisi Semra’nın evinde soba tütmüyor, evi de iş yeri de ısınmıyor… İzin yapmak, dinlenebilmek...