Kadınların ortak isyanı: Geçinemiyoruz!
Market, pazar uçmuş gidiyor. Elektriğe, suya zam. Doğalgaza ağustosun başında yetmedi, bir de sonunda zam. Zam üstüne zam... Kredi kartına dayandık bakalım, o da nereye kadar?

Ankara Sinca'da Oğuzlar Mahallesi’ndeki işçi eşleriyle kadın kadına dertleştik. Kadın sorunlarından şiddete ve cinayetlere, doğalgaz zammından çocukların okul masraflarına, işsizlikten kış hazırlıklarına kadar, hayata dair ne varsa...

TATİL: BAYRAMDA KÖYE GİTMEK
Eşi Sincan Organize’deki Arçelik fabrikasında çalışan Halime, çocukların okul hazırlığı telaşında. “Okulun her sene kayıt parası, temizlik parası, kitap, kırtasiye parası, kıyafetiydi, eşofmanıydı, ayakkabısı, çantası hiç bitmiyor. Bu sene ne yapacağız bilmiyorum, her şey çok pahalandı” diye yakınıyor. Bütün yaz çocuklarına istedikleri gibi bir tatil yaptıramamak onu üzüyor: “Bizim tatil, Kurban’da köye gitmek. Deniz tatiline gitmeyi çok istiyorlar. Televizyondan görüyorlar, arkadaşları var onlar anlatıyor. Özeniyorlar tabi. Büyüdüler de, kandıramıyoruz...”

MARKET PAZAR UÇMUŞ GİDİYOR
Konuşmaları yüz ifadesine de yansıyan Halime; nasıl geçindiklerini daha doğrusu geçinemediklerini şöyle anlatıyor: “Babamlar kurban kesiyor, etimiz köyden, bulgur, un, salça, kurular köyden. Yazın akrabaların düğün, nişan, sünnetleri oldu. Eskiden küçük altın götürürdük. Şimdi utana sıkıla zarfın içine 50 lira, 100 lira koyabilirsek öp başına koy. Market, pazar uçmuş gidiyor. Elektriğe, suya zam. Doğalgaza ağustosun başında yetmedi, bir de sonunda zam. Zam üstüne zam. Kredi kartına dayandık bakalım, o da nereye kadar? Kriz diyorlar, onun faturası da bize... Eşim, Arçelik’te çalışıyor, aldığı 3 bin 500 lira. Ev kira. Dört boğaz, tek maaşa bakıyor. Adama da acıyorum, ne yapsın! Gece gündüz demeden çalışıyor.”

‘KIT KANAAT GEÇİM AYDA EN AZ 5 BİN LİRA’
Halime de eşiyle birlikte metal sözleşmesinden çıkacak sonucu dört gözle bekliyor. “Geçen toplu sözleşmede iyi para verdiler, biz de evde sevindik, ama iki ay geçmeden para pul oldu. Şimdi toplu sözleşme yeniden yapılacakmış, bakalım ne kadar alabilecekler? Evin kıt kanaat geçimi için aylık en az 5 bin lira olmalı” diyor.

‘AK PARTİ SÖYLEDİKLERİNİ YAPMADI’
Son seçimlere kadar Ak Parti’ye oy verdiğini söyleyen Halime’ye neden vazgeçtiğini soruyoruz. Şöyle yanıtlıyor; “ Müslüman parti diye oy verdik. Müslüman yalan söyler mi? Söylediklerini yapmadılar. ‘İşsizlik bitecek’ dediler, yalan. Gençler evde oturuyor. Kardeşim işten çıkarıldı, üç aydır evde. İş yok. Ama bakanların, milletvekillerinin çocukları işsiz değil? Neden? Yedi göbek akrabaları üç beş işte birden, kaç yerden maaş alıyor. Müslüman adaletli olur. Geçmişte sanki ‘Ak Parti’ye oy vermezsek, çevremizden dışlanırız’ diye düşündük. Herkes tepki gösteriyor. İstanbul seçimlerinden sonra ‘Doğru yapmışız’ dedik.”

EVİ DÖNDÜREN KADINLAR
Eşi Sincan’da ünlü bir markanın elektrik elektronik eşya satan mağazasında çalışan Fatoş da aylık gelirin en az 5 bin lira olması gerektiği konusunda Halime’yi onaylıyor: “Mutfak masrafı ayrı, çocukların masrafı ayrı. Beş bin en az, eve girmeli. Erkeklerin neden haberi var? Evi döndüren kadınlar. Günde 10 lira. Çocukların okul harçlığı, ekmek parası. Eşim asgari ücretin biraz üzerinde alıyor. Biz ne yapalım?”

KIŞA HAZIRLIK PLANINDA SOBA KURMAK DA VAR
Pazara haftada 30-40 lira ile gidiyor Fatoş. Ucuz ne bulursa alıp kuruttuğunu, buzdolabına attığını anlatan Fatoş, mahallede çoğu kadının yaptığı gibi kışa hazırlanıyor: “Tarhana döktüm, erişte kestim, sitelerin bahçesinden yaprak toplayıp bastım. Çevredeki tarlalarda çıkan değişik otları topladım, dolaba koydum. Fasulye kuruttum. Azar azar da olsa meyvelerden reçel, marmelat yaptım. Hafta sonları pikniğe gidiyoruz, dağdan elma, armut, ahlat topladık, site bahçesinden vişne topladım, kaynattım. Okullar açılınca çocukların beslenmesine meyve suyu. Şimdi sırada turşu ve salça var. Böyle yapmazsak geçinemeyiz. Önümüz kış, akşam olunca sofraya yemek lazım. Bizim köyden gelen bir şeyimiz yok. Kışın doğalgaz masrafı belimizi büküyordu, üstüne üstlük bir de yüzde 50 zam geldi. Artık bu kış soba kuracağız.”

‘PARASIZLIK VE ÇOCUK YAP BASKISI BELİMİ BÜKÜYOR’
Saadet içlerinde en genç olanı. Üç yıldır evli, çocuğu olmadığı için eşinin ailesinden baskı gördüğünü söylüyor. Yaşadıkları onu kadın sorunları konusunda duyarlı hale getirmiş. Emine Bulut cinayetinden çok etkilenmiş: “Ne olacak böyle? Biz hep kurbanlık koyun gibi böyle boynumuzu büküp bekleyelim mi? İlk duyduğumda, çevrenin de etkisiyle o adam ‘Ölsün’ istedim, açıkçası korktum. Eğer bu cinayetler durmazsa bizim de başımıza gelir. Ama şimdi düşünüyorum, biz de mi katil olalım? İdam çözüm değil. Kadınlar bir araya gelsin, konuşsun.”

Saadet’in eşi Ostim’de asgari ücretle çalışan bir işçi. Evleri kira. Kayınvalidesine çok yakın oturuyorlar: “Mutfakları birleştirdik. Sabah evi toplayıp, kaynanama gidiyorum. Sonra onlara hizmet ediyorum. Akşam eşim geliyor, yemeğimizi yiyip kendi evimize gidiyoruz. Hem parasızlık, hem çocuk olmaması belimi büküyor. Bazen kendimi çok çaresiz hissediyorum. O zaman hep güzel şeyler düşünüyorum, hayal ediyorum. Kendimi böyle teselli ediyorum.”

İlgili haberler
Ev kadınlarının ‘hayat pahalı’ ayaklanmaları

1911 ağustosunda başlayan ev kadınlarının huzursuzluğu eylemlere dönüştü. Tepesi atan kadınlar her ş...

Fiyatlar pahalı ama sor bakalım neden!

Pazarda herkes fiyatları yüksek buluyor ama pahalılığın nedenleri konusunda fikirler farklı. Ekonomi...

Kriz, kadın emeği üzerinden derinleştiriliyor

Doç. Dr. Emel Memiş ve Dr. Melda Yaman: Kriz ortamında eşitsizlik derinleşerek kadın emeği üzerinden...