Patronlardan kadın işçilere ‘din sorgusu’
İşe alınırken işçilere kadere inanıp inanmadığı, alınyazısına göre mi hareket edeceği, sendika hakkında ne düşündüğü soruluyor, örgütlenme olursa haber vermek için yemin ettiriliyorlar.

Ümraniye Dudullu Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) onlarca büyük, orta büyüklükte pek çok fabrika ve işyerinde üretimde çalıştırılmak üzere kadın işçiler tercih ediliyor. Metal, gıda, plastik gibi işkollarını kapsayan fabrikalara son 1 yılda en fazla işe alınanlar kadın işçiler. Özellikle fabrika kapılarında işe girme formu doldurulurken işe çok ihtiyacı olduğunu belirten kadınlar ayaküstü hemen insan kaynakları müdürü ile buluşturuluyor. İşçi alımlarında her işletmenin İnsan Kaynakları müdürleri, idari amirler ve ustabaşılar tarafından bir anlamda mülakata tabi tutularak işe alınıyorlar. Sorulan sorular kadere inanıp inanmadığı, alınyazısına göre mi hareket edeceği, sendika hakkında ne düşündüğü var.. Ayrıca gruplaşma, örgütlenme olacağı zaman bundan uzak durma ve amirlerine haber vermesi için yemin ettirme gibi bir “sınavdan” geçiriliyorlar. “İş olsun da, işe gireyim de, ne derlerseler yaparım” diyen kadın işçiler ağır çalışma koşulları, ağır sömürüyle karşı karşıya kaldıklarında bir yandan da kendilerinin duygu ve inançlarının sömürüsüyle de yüz yüze geliyorlar.

‘KADERE İNANIYOR MUSUN?’

Organizede en büyük metal fabrikalarından birinde çalışan Firdevs, daha işe giriş formunu doldururken ayaküstü özel güvenlik elemanlarınca eğilimlerinin yoklandığını söylüyor. “Evde tek asgari ücretle çalışan eşim vardı. Artık kira ve faturaları karşılayamaz durumdaydık.5 yaşındaki kızımı eltime bırakarak 20 gün boyunca iş aradım. Sonunda bu fabrikada işe girdim. Çok ihtiyacım vardı, borcumuz çoktu. Senelerce AK Partiye oy verdik, ilçe örgütlerine gittik, kart aldık ama maalesef orada da adamın yoksa işe giremezsin. İşe girerken Alevi mi Sünni mi olduğum soruldu. Kadere inanıp inanmadığım soruldu. Onların sorularına hep evet dedim. Benim inancım var ama kime ne, başkasından bana ne? Açlıkla terbiye ediliyoruz. İnsanlık ayaklar altında bu fabrikada. Buna isyan etmeyeceğim, oturup Allah razı olsun diyeceğim. Bunu istiyorlar.”

SERVİSLERE KADAR TAKİP

OSB içinde plastik eldiven ve enjeksiyon üreten bir fabrikada çalışan Ayşenur, daha işe alınırken “başka işçilerin dolduruşundan uzak durmasının” telkin edildiğini, işe çok ihtiyacı olduğu için de hiç ses çıkarmadan tüm koşullara razı olarak işe başladığını anlatıyor. Pandemi sürecinde sağlıklarının nasıl hiçe sayıldığını görünce her şeyi daha net anladığını söyleyerek “İnsan işe girdikten sonra nasıl bir çarkın döndüğünü daha net görüyor. Hakkımızda polise bile soru sormuşlar, güvenlik soruşturmasıymış. Bir sendika deneyimi olmuş işyerinde daha önce diye ispiyoncular kullanılarak mahallelerde servis inişlerimizde kimlerle görüştüğümüze kadar takibe alındık. Ramazan’da oruç tutup tutmadığım bile soruldu. Din kılıf için kullanılıyor. Ses çıkarmamamız için... Din bunun için varsa ben bu değilim” diyor.

DİN ONLAR İÇİN CANKURTARAN
Bir gıda fabrikasında 4 yıldır çalışan Birsen “İnanın bizi işe alırken koyun muamelesi yaparak işe alıyorlar. ‘Ne dersek yapın, yoksa burada fazla kalmaz, işinizden olursunuz’ diyorlar bize. ‘Sadece yemek, tuvalet ihtiyacı dışında bir tek kişi ile bir araya gelmeyin’ diyorlar. Hangi vakfa üye olduğumuzu, Ümraniye’de Çayırönü-Altınşehir civarında olan Davet-Der’e gidip gelmediğimi bile sordular. Anladım ki bunlar birer kılıf. Buradaki sömürüyü gizlemek için dini duygulara oynamak onlar için tam bir cankurtaran. Bazen bunları görünce inanasım bile gelmiyor. Ama artık koyun gibi olmak istemiyorum, boğazıma kadar doldum” diyor.
KADER PLANI PATRONUN SÖMÜRÜ PLANI

10 yıldır aynı bölgedeki metal fabrikasında çalıştığını söyleyen Banu da diğer kadınlar gibi işe alım süreçlerinde inançlarının, hangi derneklere gidip geldiklerinin, ne kadar boyun eğeceklerinin sorgulandığını söylüyor. “Ha soru çalınarak işe alınma, devlet dairelerine alınma, torpil yapma, ha bizim dini inançlarımızın test edilmesi… Hepsi aynı şey aslında… Her şeyin kaderle çizildiğine bizi ikna etmek istiyorlar. Madenciler öldüğünde ‘Biz kadere inanmış insanlarız. Kader planımız var’ diyenlerden başka ne beklenir ki” diyor.

Görsel: Canva

İlgili haberler
Ben çocuğumu niye sıbyan mektebine verdim?

İkitelli’den Zehra çocuğunu sıbyan mektebine gönderiyor. Çünkü kreşler çok pahalı. Kaygıları çok, am...

Üniversitelerde tarikat-cemaat gerçeği: YTÜ Örneği

Çünkü bugün açısından gençliğin ihtiyaçları, gelecek planları, hedefleri, hayal ettiği yaşam AKP ikt...

Tarikat yurtlarında kalan çocuklar ve kadınlar kon...

Birçok kesimi rahatsız eden istismar vakası Pendik ve Tuzla’da da kadınlar arasında çokça tartışıldı...