Son dönemde artan direnişlerin gösterdikleri: Aslolan işçilerin inisiyatifi
Sendikadan beklemeden seçilecek komiteler ve yapılacak düzenli toplantılarla içerde yaşanan baskılara karşı ortak hareket etme kabiliyetine kavuşacak inisiyatif almanın zamanı gelmedi mi?

Sadece son bir yıllık verilere baksak, iş kolu ayrımı yapmaksızın büyük işletmeler, sanayi kuruluşları ya yeni yatırımlarıyla ya da devasa kârlarıyla gündeme geliyor. Bu büyümenin altında yatan gerçek ise, yoğun üretim baskısı ve vahşi bir emek sömürüsü…

Düşük ücretler, üretim baskısı, uzun çalışma saatleri ve geçim derdi işçi ve emekçileri örgütlenmeye itiyor. Ancak ya işten atmayla ya da artan baskıyla karşı karşıya kalıyorlar. Sendikaların örgütlenme çalışmaları işten atmalarla baltalanmaya çalışılıyor. Bir müddet fabrika önlerinde direnişler sürüyor. Ancak direnişlerin hiçbiri ciddi bir kazanımla sonuçlanmıyor. Nedeni ise DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ’e bağlı sendikaların sendikal hakların engellenmesi ve işten atamalara karşı ortak hareket etmemesi olduğu kadar, sendikaların üretimden gelen gücünü ortaya koymakta çekimser kalması.

Kimi işçi gücünün farkında. Mesela Ergsan’da çalışan işçiler, “Aslında biz hazırız eylem yapmaya, sayımız da yeterli içerde ama sendika nedense yanaşmıyor” diyor. Kimisi henüz o “Bir şey yapmalı” noktasında değil. Elbette sendikaların örgütlülük düzeyi, üye sayısı gibi etmenler bu gibi süreçlerde etkili ancak asıl etkili olan sadece yetki almaya kanalize olmuş, işçiyi gerçek anlamda örgütlemekten uzak bürokratik sendikal anlayış.

Bu yüzden de içeride sendikadan istifa etmesi için işçilere uygulanan baskı, yılgınlığa dönüşüyor. Ve atılan işçiler çalışmak zorunda olduğu için bir müddet sonra direnişler sona erdiriliyor.

Çalışanların içinde bulunduğu duygu durumu bu yüzden oldukça karışık, bir kısmı bıkmış “Atsınlar beni artık yıldım” diyor. Bir kısmı içerde kendilerinden daha yüksek ücret alan işçiye tepki gösteriyor. Belki çaresizlik belki işten atılma kaygısı, belki daha yüksek ücret vs gibi çeşitli gerekçelerle sendikadan uzak duran, amir baskısına veya ayrımcılığına ses çıkarmayan işçiler hedefe konuyor. Dolayısıyla birlik sağlanamadığı gibi düşmanlık artıyor. Tam da patronun istediği gibi…

İşçilerin içerideki örgütlülükleri sendikacılarla iletişimleriyle sınırlı sadece. Asıl sorun da bu zaten. İşçilere tutanak tutuluyor, oradan oraya sürülüyor, düşük ücretler dayatılıyor ama sendikanın/sendikaların içeride yaşanan bu gelişmelere dair bir planı, programı yok. Ne bir komite kurulmuş ne de bir toplantı yapılmış. İşçilere sadece beklemeleri salık veriliyor. O yüzden patronu değil de daha çok müdürü, amirleri konuşuyor işçiler, sanki müdür değişse her şey değişecek gibi. Kendisi gibi cesaret gösteremediği için yanındaki arkadaşına düşman kesiliyor.

Oysa tek bir işçi işten atıldığında tüm fabrika üretimi durduğunda bir günde neler olduğunu, olabileceğini işçi sınıfı deneyimledi çok yakın bir zamanda…

Her durumda üretimin durdurulması değil kastım, ancak üretimi etkileyecek etkili eylemlerdir patrona geri adım attıracak olan. İşe iade davalarının sendikal örgülülük açısından getirisi olduğu nerede görülmüş bu ülkede? Sendika girecek diye işçi atan bir patronla masa başında anlaşmayı beklemek nasıl bir şeydir? Yıllar sürecek yetki davalarıyla işçileri kölelik koşullarında çalışmaya karşı çaresiz bırakmak neyin nesidir? Baskı karşısında sendikalı olmanın bir farkı yoksa ne kadar dayanabilir bir işçi bu duruma?

Şimdi örneğin; sendikanın Lezita’nın çalıştığı firmalar olan McDonald’s, KFC gibi firmaların önünde eylemler yapma planı var. Kamuoyu desteği önemli elbette ama buradaki işçilerin direngenliği atılan arkadaşlarına sahip çıkmak için fabrika içinde yaptıkları eylem ve oradan edindikleri deneyimden geliyor, bilmem anlatabildim mi?

Ama asıl önemli olan tüm bu süreçlere işçilerin müdahalesi. Sendikadan beklemeden seçilecek komiteler ve yapılacak düzenli toplantılarla içerde yaşanan baskılara karşı ortak hareket etme kabiliyetine kavuşacak inisiyatif almanın zamanı gelmedi mi? Hem evi hem işi hem çocukların okulunu aynı anda organize etmeyi becerebilen kadın işçiler bunu da yapabilir, yeter ki inisiyatif alalım.

LEZİTA’NIN MODERN GIDA TESİSLERİNİN MODERN KÖLELERİ
Türkiye’nin en büyük et entegre tesisi Kemalpaşa’da bulunan Abalıoğlu Grup’a ait Lezita fabrikası; 2021 yılını 4.4 milyar ciro ile kapatıp, bir önceki yıla göre yüzde 70 ciro artışıyla ISO 500 büyük şirket sıralamasında ilk 100’e girdi. Kahramanmaraş’a 130 milyon Euro’luk dev yatırımla yeni entegre tesisinin temellerini atacak. Sektörde yüzde 14’lük pazar payına sahip olan firmanın Kemalpaşa’da bulunan üretim tesisi önünde, Öz Gıda İş sendikasında örgütlendikleri için işten atılan işçiler 46 gündür direniyor.
Lezita Genel Müdürü Mesut Ergül, basına verdiği demeçlerde Türkiye’nin en modern tesisi olduklarını söylüyor. Fabrikada çalışan kadın işçiler ise “asgari ücret ve biraz üzerinde modern kölelik koşullarında çalışıyoruz” diyor.
Lezita’da Öz Gıda İş’te sendikalaştıkları için işten atılan işçilerden biri Şeymanur Subata; “Günlük cirosu çok yüksek bir fabrika doğru, ama işçisine sadece asgari ücret veriyor, işçinin hakkını vermediği için bu kadar büyüdüğünü söylemiyor” diyor. İşten atılmadan önceki ay 4 bin 800 TL aldığını ve iki kez çift vardiya yaptığını söyleyen Şeymanur, “Ben fabrikanın en ağır bölümünde tek kadın olarak çalışıyordum. En ağır işi yapıyordum. Erkeklere askıcı primi geldi, ben de bundan yararlanmak istediğimi söyleyince bana ‘Sen erkek değilsin, askıcı değilsin sana prim vermeyiz’ şeklinde cevap verdiler. İşi yaptırırken cinsiyetinin önemi yok ama parasını öderken var” diye tepki gösteriyor.
Kapasitenin çok üzerinde çalıştıklarını söyleyen Şeymanur, “Olması gereken ile yapılan iş arasında dağlar var. Günlük bastığımız parti sucuk o kadar fazla olurdu ki bölümümüzde kapıdan girişimiz bile kapanırdı. Bu sadece sucuk, gerisini siz düşünün” diye anlatıyor otomasyon sisteminin iş yoğunluğunu nasıl arttırdığını.
İŞÇİYE TARİHİ GEÇMİŞ ÜRÜN VERİP PARASINI KESİYORLAR

Bir işçi kan donduran bir “göz boyama” hikayesi anlatıyor; “Bazen gözümüzü boyamak için sanırım, tavuk veriyorlar. Yeşilli, siyahlı ya da son kullanma tarihine 3 gün var. Bir arkadaşım var, ‘Bunların son kullanma tarihi geçmişti, yeni etiket yapıştırdık’ dedi. Yapan arkadaşın kendisi söyledi. O dağıttığı bir tavuktan 135 lira para kestiler maaşlarımızdan...”

AYNI DEĞİLİZ ONLAR HAZIR SU BİZ İLAÇLI SU İÇİYORUZ
Fabrikada çalışan ve direnişe desteğe gelen kadınlardan biri, “Müdür bey bize eşit olduğumuzu söylüyor. ‘Aynı safta namaz kıldık, aynı yemeği yiyoruz, ben burada evlendim, arabamı aldım’ diyor. Ne aynıyız ne eşitiz. Ben de onun aldığı parayı alsam, evim olurdu, altıma Passat, Audi araba çekebilirdim. Bırakın bunları yapmayı, biz ayı zor geçiriyoruz. Onlar hazır su içiyor, biz ilaçlı su içiyoruz, hastalanıyoruz. Burada evlendim diyor ya eğer izin verseydi Mesut Ergül Bey, arkadaşlarımız da burada evlenecekti, çoluk çocuğu burada olacaktı. Düğünlerine 20 gün kala ikisini birden yüz kızartıcı suçtan işten attılar. Hiç mi utanmıyorlar” diye tepki gösteriyor.
Bir başka kadın işçi evlilik hayali kurmanın dahi kendisi için zor olduğunu anlatıyor; “Bu parayla nasıl evleneceğiz eşya alacağız, zaten bir sürü borcumuz var. Bütün gün çalışıyoruz, ek bir iş de yapamıyoruz, mahvoluyoruz çünkü burası mahvediyor.”
İçeride sendikalı işçilerle sendikasız işçiler arasında ayrımcılık yapıldığını anlatıyor kadınlardan biri; “Aynı anda servisten inip kart basıyoruz. Aynı yerde aynı süredir çalışıyoruz. Ama benden fazla alıyor. Gidip hakkımı savunduğumda borçlu çıkarılıyorum ve baskı görüyorum. Neden, çünkü amir yalakası değilim.” Başka bir arkadaşı tamamlıyor sözü: “Sendikalı olduğumuz için, eylem yaptığımız için içerde bize baskı devam ediyor. Bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Ama yılmıyoruz, vazgeçmiyoruz. Sonuna kadar arkadaşlarımızın yanındayız. Buraya sendikayı sokacağız.”

Fotoğraflar: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Direnişteki Lezita işçisi Burçak Gürledik: Mobbing...

İzmir Kemalpaşa’da faaliyet yürüten Abalıoğlu Lezita fabrikasında işten atılan ve direnişe geçen işç...

Lezita’da işten atılan kadın işçiler: Sonuna kadar...

Abalıoğlu Lezita fabrikasında Öz Gıda-İş’e üye oldukları için işten atılan 5 kadın işçi direnişi sür...

Asen Alüminyum işçisi kadınlar: Haklı bir direnişt...

Asen Alüminyum’da Birleşik Metal-İş’e üye olan ve işten atılan 70 işçi direnişlerini sürdürüyor. İşt...