Yorgunluktan tükensek de umudu tüketmedik
Farklı iş kollarından kadınlarla çalışma ve yaşam koşullarına dair yapılan anket sonuçları pandeminin patronların elinde iş yükünü arttırmak için nasıl bir araca dönüştüğünü ortaya koyuyor.

Ülkemizde salgının resmen ilanının üstünden neredeyse bir yıl geçti. Dokuma- hazır giyim ve deri, genel hizmetler, gıda, sağlık ve sosyal hizmetler, banka- finans ve sigorta, eğitim ve büro iş kollarında çalışan kadın işçi ve emekçilerin bu bir yılda çalışma ve yaşama koşullarında ne gibi değişimler olduğunu, bu değişimlerden nasıl etkilendiklerini, pandemi önlemlerinin ev içi yaşamlarına ve ilişkilerine etkilerini, yaşadıkları sorunlardan kimi sorumlu tuttuklarını görmek amacıyla hazırladığımız anketleri* İzmir’de de yapmak üzere kimi zaman birebir kimi zaman üçerli beşerli gruplar halinde görüşmeler gerçekleştirdik. Yüz işçi kadınla yaptığımız bu görüşmelerin bir kısmı pandemi koşulları, çalışma şartlarının yoğunluğu, eve yetişme telaşı ve işveren baskısı nedeniyle telefonlarla ve internet üzerinden yapılabildi. Görüşme yaptığımız kadın işçilerin yarıya yakını sendikasız iş yerlerinde çalışan tekstil, temizlik, banka, market, mağaza, güvenlik, gıda işçisi kadınlardan oluşuyor. Kalan yarısını ise yine tekstil, belediye, sağlık, eğitim, büro işçi ve emekçisi kadınlar oluşuyor.

DÖNÜŞÜMLÜ ÇALIŞMADA DA EVDE KALINCA DA İŞ YÜKÜ ARTTI
Tekstil, gıda, market ve temizlik işçileri dışında kalan kadın işçiler, mesai saatlerinin aynı kaldığını ifade ederken, dönüşümlü çalışma gibi pandemi önlemleri uygulandığını ancak evden çalışılan sürelerde mesai mefhumunun ortadan kalktığını, iş yoğunluğunun arttığını anlatıyorlar. Evden çalışma uygulanmayan işyerlerinde ise; kiminde mesai süreleri değişmemekle birlikte çoğunlukla mesai saatlerinin azaltıldığı, yemek ve dinlenme molalarının kısıtlandığı ve kimi işçilerin ücretsiz izne gönderilmesinden dolayı iş yükünün arttığı ifade ediliyor.
Aynı işi, daha kısa sürede ve daha az kişiyle yapmaya zorlandı işçiler, dönüşümlü çalışmada ise dönüşen tek şey işin yapıldığı mekân oldu. “Evde kal” çağrıları patronlar için işçilerin tüm zamanına el koymanın aracına dönüştürüldü. Bu durumu bir banka çalışanı, “evdeki iş yükünün artışı bir yana gece gündüz çalışmam isteniyor, kimseyle konuşacak takatim kalmadı” diye aktarıyor. Bir büro emekçisi ise dönüşümlü ve esnek çalışma uygulandığını, aynı zamanda evden çalışma yürüttüklerini ifade ederek, e-mail ve whatsapp yoluyla sürekli iş emri ve mobbinge maruz kaldıklarını söylüyor.
Görüşme yaptığımız kadınların yaklaşık yüzde 65’i çalışırken denetleme ve baskı gördüklerini ve ücretsiz izinle tehdit edildiklerini ifade ediyor. Kamu ve belediye çalışanları dışındakiler ise ücretsiz izin baskısını da ekliyor. Özellikle öğretmenler olmak üzere evden çalışan kadınlar, mesai diye bir şeyin kalmadığını söylüyor.
GEÇİNEBİLEN YOK

“Geçinebiliyorum” diyen yok görüştüğümüz kadınlar arasında. Yüzde 35’i ek iş yapmak zorunda kalmış: Kimisi ücretsiz ders verdiğini söylüyor, kimisi ceviz, badem, ıhlamur gibi ürünler sattığını. Biri ek olarak anket firmasında çalıştığını bir diğeri el işi yapıp sattığını dile getiriyor. Bir bankada temizlik görevlisi olarak çalışan bir kadın işçi, hafta sonu yasağı gelmeden önce tatillerde de evlere temizliğe gittiğini aktarıyor örneğin. Çalışma koşulları nispeten daha iyi görünen bir belediye işçisi ise kendisini de dahil ederek “ek iş yapmayan yok” diye özetliyor belediye işçilerinin durumlarını. Tüm kadınlar kazançlarında yaşanan geriye gidiş nedeniyle kişisel harcamalarını da kıstıklarını anlatıyor.

Sendikalı ve sendikasız tüm işkollarından kadın işçiler sendikaların haklarını koruma, hak alma ve dayanışma aracı olarak görüyor. Örgütlü kimi işyerlerinde çalışan kadınların bürokratik sendikal anlayışlar yüzünden sendikalara olan güveni sarsılmış olsa da pandemiyle birlikte değişen çalışma koşulları ve sağlık önlemleri için her şeye rağmen sendikalı olmanın önemine dikkat çekiyorlar. Örgütsüz işyerlerinde çalışan kadın işçiler ise sendikalı işyerlerinde işten atmanın olmayacağını ve daha geniş haklar olacağını ifade ediyorlar.

KADINLAR PANDEMİDE TÜKENDİ
Özel sektörde örgütsüz işyerlerinde çalışan kadınların yüzde 70’i bir hak alma eylemine katılacağını ifade ederken, yüzde 30’uişini kaybetme kaygısıyla katılmayacağını ya da talebin içeriğine bakacağını söylüyor.
Kadınların yüzde 97’si tükenmiş hissetse de kaygı, endişe ve karamsarlığa kapılsa da daha iyi çalışma koşullarına olan isteklerini ve örgütlülüğe olan inanç ve ihtiyaçlarını ortaya koyuyor. Tüm tükenmişliklerine rağmen güzel yarınlar için umudunu tüketmiyor işçi kadınlar. Hak talebi için bir eylem olsa katılırım demeleri ondan.
Sendikalara ve bize düşen ise ortada… Kadın işçilerin bu taleplerine cevap olacak bir mücadele pratiği ortaya sermek!
*Burada belirtilen rakam ve oranlar hala devam eden anket çalışmasının ön değerlendirmeleridir.
ÇOCUK BAKIMI BÜYÜK DERT!

Çocuğu olan tüm kadınlar çocukların eğitim yükü, evdekilerin beslenme ve bakım yükünde artış olduğunu söylüyor. Kadınların ortak sorunu ise dinlenememeleri ve uyku sürelerinin azalması. İşte olunan sürelerde çocukların bakımı için anne babadan yardım alma oranı oldukça yüksek, görüştüğümüz kadınlardan yalnızca 4’ü çocuğunu kreşe gönderebiliyor. Kalanları ya evde bırakıyor ya anne babası bakıyor ya da komşuya bırakılıyor.

PANDEMİDE ÖNLEM YOK, İŞ YÜKÜ VAR

Sağlık dışında tüm işkollarında çalışan kadın işçiler temizlik ve hijyen konusunda ağırlıklı olarak ya hiç önlem alınmadığını ya da yeterli önlem alınmadığını ifade ediyor. Maske dağıtılmadığını ve ateş ölçerlerin bulunmadığını, aynı ortamda çalışılan kişilerde kovid çıkmasına rağmen çalıştırılmaya zorlandıklarından bahsediyorlar.

ARTAN ŞİDDETİN VE SÖMÜRÜNÜN SORUMLUSU KİM?

Pandemiyle birlikte artan sömürü ve kadına yönelik şiddetin esas sorumlusunu hükümet ve işveren olarak görüyor kadın işçiler ancak, azımsanmayacak bir oranı da muhalefet partileri ve sendikaları da sorumlu tutuyor.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Tükenmişlik arttı, geçim zorlaştı

Binlerce tekstil işçisinin yaşadığı ama sendikalı işçi sayısının çok az olduğu Denizli’de kadın işçi...

Bir bakım merkezi çalışanının pandemi notları: 126...

Eğer bugün örgütlenmez ve bu koşullara hep birlikte ses çıkarmazsak bizi gelecekte çok daha ağır ve...

Pandemide kadın asistan hekim olmak

Pandemide en zor koşullarda çalışan kadın asistan hekimlerin 8 Mart talepleri: Branş seçiminde ve ça...