Pendik’ten notlar: 30 işçi kadının aynılaşan cümleleri bize ne söylüyor?
5 farklı işkolunda 30 kadınla yapılan görüşmelerde kadınların evdeki şiddet, Kod 29, sendikalılığın önemi gibi konularda hemen hemen aynı cümlelerle konuşması dikkat çekici.

Bu yıl 8 Mart çalışmalarımızı önceki yıllara göre daha kısıtlı olanaklarla yürütüyoruz. Kısıtlı olanaklarla da olsa yan yana geldiğimiz kadınların sorunlarını, taleplerini 8 Mart’ı vesile ederek bir kez daha görünür kılmaya çalışıyoruz. Tekstil, metal, kozmetik, plastik, cam iş kolunda çalışan 30 işçi kadınla yaptığımız görüşmeler pandemiyle birlikte hayatlarının nasıl değiştiğini çok çarpıcı yönleriyle ortaya koyuyor.

Kadınların aile içinde yüklerinin artması, eşine ve çocuklarına daha fazla zaman ayırmak, sokağa çıkma kısıtlamalarında uzun süre bir arada yaşamak zorunda kalmaları psikolojilerini olumsuz etkilemiş.

Kısa çalışma ödeneğinin ne kadar süreceğinin belirsizliği, kadınları eline ne iş geçerse yapmak zorunda bırakmış. Okulların kapalı olması ve çocuklarını bırakacakları bir yer olmadığı için üzerine kapıları kilitleyip işe gitmek durumunda kalmışlar.

EVDEKİ ŞİDDET İŞYERİNE TAŞINIYOR

Bunca zorluğun üzerine birde evde şiddet eklenmiş. İşçi kadınların neredeyse tamamı ya şiddete uğramış yada bir yakını şiddet görmüş. “Benim eşim eskiden bana saygı duyardı. Ama aylarca işsiz kalınca, ev ekonomisi de sarsılınca beni aşağılamaya başladı” cümlesini neredeyse tamamı benzer biçimde dile getiriyor. Bir kadın işçi aynı fabrikada çalıştığı iş arkadaşının yaşadıklarını şöyle aktarıyor; “Fabrikada çalışırken bir arkadaşımız telefonunu evde unutmuş. Kocası telefonu kurcalamış. Sonra iş yerini basıp kadını darp etti. Bu arkadaşımızı önce istifaya zorladılar, kabul etmeyince patron ücretsiz izne gönderdi. Kadını korumak yerine kocasından korktukları için böyle bir yöntemle işten uzaklaştırdılar.”

İşyerinde taciz, şiddet, cinsiyetçi baskıya ilişkin ise “Ne eksilen ne de artan bir durum var. Taciz, işçi kadınlar için hep kanayan bir yara” diye anlatıyorlar. “Ustabaşı bana kafayı takmıştı, eğer tacizlerine boyun eğseydim beni ücretsiz izne göndermeyecekti” diye ifade ediyor bir işçi kadın. Ücretsiz izne göndermenin taciz için bir araç haline getirildiği ortaya çıkıyor böylece.

KOD 29 BELASI

Salgın döneminde iş kolları farklı olsa da hemen hemen hepsinin çalıştığı fabrikalarda “işçinin iyi niyet ve ahlak kurallarına uymaması gerekçesiyle tazminatsız ve hiçbir hakka sahip olmadan işten atılması” anlamına gelen Kod29 ile işçiler işten atılmış. “Bu işçiler gerçekten iyi niyet ve ahlak kurallarına uymadıkları için mi atıldı?” sorusunun cevabı hepsi için “Hayır” diyor. Patronların, Kod 29’la işten atma olanağına sahip olmayı tamamen fırsata çevirmesiyle ilgili olduğunu söylüyorlar.

SENDİKA AMA NASIL BİR SENDİKA?
Kadın işçiler sendikalı olmanın önemi çok net gördüklerini anlatıyorlar; “Bu salgın döneminde ilk ücretsiz izne gönderilenler, sendikasız yerler oldu. Sendikalı yerlerde işçiler, ek ücret ve bazı sosyal haklardan yararlanabildi” diyor ve ekliyorlar: “Hangi sendika mücadeleci yada uzlaşmacı bu farkında önemli olduğunu gördük.”
Peki bu süreçte işçilerle birlikte hareket edip elde ettikleri bir kazanım var mı? İşte örnekler: İşçiler birlikte hareket edip bir fabrikada Kod29’dan işçilerin atılmasının önüne geçmiş, su sebili, fazla mesai parası, pet bardak vs. gibi kazanımlarda elde etmişler. Birlikte hareket etmenin kazanımla sonuçlanmasından dolayı bir daha eylem olursa kesin katılırım sonucunu çıkarmış işçi kadınlar.
Kadınlar bu süreçte yaşadıklarından, gerekli önlemleri almadıkları için hükümeti sorumlu tutuyor. Ancak bu sorumluluğun daha görünür hale gelmesi için işçilere de görev düştüğünü vurguluyorlar.

Görsel: Freepik

İlgili haberler
Yorgunluktan tükensek de umudu tüketmedik

Farklı iş kollarından kadınlarla çalışma ve yaşam koşullarına dair yapılan anket sonuçları pandemini...

Tükenmişlik arttı, geçim zorlaştı

Binlerce tekstil işçisinin yaşadığı ama sendikalı işçi sayısının çok az olduğu Denizli’de kadın işçi...

Bir bakım merkezi çalışanının pandemi notları: 126...

Eğer bugün örgütlenmez ve bu koşullara hep birlikte ses çıkarmazsak bizi gelecekte çok daha ağır ve...