5 maddede sayıyoruz, kadınlar için nasıl şehirler istiyoruz?
‘Şu kenti mahvettik, bu kente ihanet ettik’ açıklamaları yapılırken şunu söyleyelim: Mahvettiğiniz bizim hayatımız! Kentlerin planlanması kadınlar için neden hayati? Madde madde anlatalım...

Arka arkaya ‘şu şehrimizi de mahvettik, buraya da ihanet ettik’ açıklamaları geliyor. Hoş, biz kadınlar yıllardır bu şehirlerin hiç de bizim hayatımızı kolaylaştıracak, bizi güçlendirecek biçimde yönetilmediğini söylüyorduk. Peki kent yaşamının kadınları gözeterek düzenlenmesi, kent politikalarının kadınların ihtiyaçlarını, taleplerini, beklentilerini gözeterek şekillendirilmesi biz kadınlar için neden hayati? 

Gelin 5 maddede sayalım:

1- EŞİT YAŞAM YERELDEN BAŞLAR


Biliyoruz ki kadınların temel haklarını tam olarak yaşama geçirebilmelerinin çok önemli bir önkoşulu da yaşadıkları yerlerde güçlenmeleri. Kadınların yurttaşlık konumlarının güçlenmesi, kenttaşlık konumlarının iyileşmesiyle doğrudan doğruya bağlantılı. Çünkü, eşitlik ve özgürlük, nasıl yaşadığımızdır da aynı zamanda! İnsan onuruna yakışır yerleşimlerde insan onuruna yaraşır yaşamlar sürebilme isteğimiz yereldeki haklarımızı ne kadar kullanabildiğimizle de ilgili. O yüzden diyoruz ki “Eşitlik ve demokrasi için, kadınları eve bağlayan değil, her alanda güçlendiren yerel yönetimler istiyoruz!”

2- MESELE SADECE YOL, SU, ELEKTRİK DEĞİL, SEN HÂLÂ ANLAMADIN MI?


Eşitsizlik yüzünden ortak yaşam çevresini erkeklerle aynı biçimde deneyimlemiyoruz. Yaşam çevresinin sunduğu ekonomik, toplumsal ve mekânsal olanaklardan yararlanma fırsatlarımız, dolayısıyla sorunlarımız, gereksinimlerimiz, beklentilerimiz aynı değil. Bu nedenle, ‘ortak yaşam çevresi’ne yönelik politikalar kadınlarla erkekleri farklı biçimlerde etkiler. Sorun yalnızca yol, suy, elektrik ve aklımıza gelmeyen bin bir türlü yerel hizmetin sağlanmamasının boşluğunun kadınlar üzerinde yarattığı karşılıksız ve ağır çalışma yükü değil. Sorun aynı zamanda ‘eşitsizliğin sürgit olması’ sorunu, sorun kadınların toplumsal-ekonomik ve siyasal yaşama katılamama sorunu. Sorun kadınların ‘kenttaş ve vatandaş’ olamaması sorunu.
Yüklerimizi hafifletecek, başımızı kaldırabilmemiz için bizi güçlendirecek, ev içi uğraşılarımızı ortadan kaldıracak yerel hizmetlerin yokluğu eşitsizliğimizi derinleştirirken temel haklarımızın yaşama geçmesini de engelliyor.

3- EVE HAPSEDEN ‘HİZMETLERE’ HAYIR


Kadınların gündelik yaşamlarının kolaylaşması ve güçlenmeleri, güçlenerek ‘eşit kenttaşlık/yurttaşlık’ konumuna yaklaşabilmeleri için bazı özel önlemler, özel hizmet düzenlemeleri gerekli. Bu özel önlemleri ‘ayrımcılık’ olarak nitelemekse, varolan eşitsizlikleri koruyup sürdürmekten başka bir şeye hizmet etmez!
‘Kadınlara özel hizmetler’ olarak görülen hizmetler yalnızca ‘geçici’ olarak kadınlara özeldir. Sözgelimi, bir gün cinsiyetçi işbölümü tümüyle ortadan kalktığında ve çocuk bakımından yalnızca kadınların sorumlu görülmediği bir toplumda yaşamaya başladığımızda (bu kadar iddialıyız!) ücretsiz ve yaygın çocuk bakımının kolaylıkları bütün ebeveynlerin yaşamını kolaylaştıracaktır... Ya da şiddetin ortadan tümüyle kalktığı bir toplumda (yine iddialıyız!) kadın sığınmaevlerine de gerek kalmayacaktır...
Ama iddialarımızı yerine getirmek üzere yola çıkmak için yüklerimizin azalmasına ihtiyacımız var. Bu yüzden de yerel yönetimlerin kadınlar için ne yaptığı ya da yapmadığı, gelecek hayatımız ve düşlerimiz için de belirleyici.
O zaman soru şu: Kadınlara biçki dikiş kursu vererek, meslek kursu diploması diye evin duvarlarını süslemekten başka işe yaramayan kâğıtlar dağıtarak, halı yıkanacak yerler sağlayarak, ‘aile danışmanlığı’ adıyla kadınlara ev köleliği dayatarak ‘kadın dostu kent’ yaratmaya çalışanlar kadınlar için bir şey yapmış mı oluyor? Yoksa eşitsizliğe ve ‘azınlık olmaya’ hapseden bu uygulamalarıyla, bizi gelecek düşlerimiz için mücadele etmekten uzak mı tutuyor?

4- BU ŞEHİRLER NE ZAMAN DEĞİŞİR?


Kadınların zaman zaman hayatlarını kolaylaştıran kısmi düzenlemeler yapılsa da ayrımcılığın temelleri büyük oranda değişmiyor. Peki ne zaman değişiyor?
* Ne zaman kadınlar, bu toplumsal eşitsizliğin farkında ve kadının önündeki siyasal, toplumsal, sosyal ve ekonomik engellere duyarlı olsalar,
* Ne zaman bu engelleri azaltmak için kadınlarla birlikte politika ve projeler üreten, kararlar alıp uygulayan adayları seçmeyi başardıysalar, kadınların sokağa, işe, sosyal hayata, siyasete katılmalarını kolaylaştıracak kentsel düzenlemeler, kurumsal çalışmalar, yerel mekanizmalar gerçekleşiyor.

5- PEKİ BU ŞEHİRLER NASIL DEĞİŞİR?


* Üzerimize yıkılmış olmakla birlikte aslında hiç de özel iş ve sorun niteliğinde olmayan yüklerin büyük kısmı basit önlem ve düzenlemelerle omuzlarımızdan alınabilir.
* Kadınları eve bağlayan, yaşamlarının merkezi olarak evi kurgulayan; bütün yaratıcı potansiyellerini ve üretkenliklerini kendi kısır, nankör sınırlarına hapseden yemek, çocuk bakımı, temizlik, çamaşır, hasta ve yaşlı bakımı gibi işler ortaklaşa ve kurumsal olarak, nitelikli bir şekilde yerelde çözülebilir.
* Kadınların beceri, yetenek ve yaratıcılıklarını açığa çıkararak onları iş, meslek ve sanat olarak donatacak kurumsal ve yerel politikalar uygulanabilir, sonuçlarını verirse kadınların kendi ev ve sokaklarından başlamak üzere, mahalle, semt, ilçe, il ve ülke düzeyinde ne kadar derin ve muazzam dönüşümler gerçekleşeceğini hayal bile edemeyiz.

Aynı sokak, aynı mahalle, aynı semt, ilçe ve ildeki aynı sıkıntı ve engellerle tek başına cebelleşen diğer kadınlarla birleşerek, taleplerimizi ortaklaştırmamız işimizi kolaylaştırır...

İlgili haberler
Korkusuz dolaşabileceğimiz sokaklar istiyoruz

Geçtiğimiz günlerde ODTÜ yakınlarında bir kadın kaçırılmış ve daha sonra bulunmuştu. Olayı yakından...

Kadın şehir plancı olur!

"Kadın personel çalıştırmak istemiyoruz" diyerek işten atılan Büşra Kaleli'ye destek için Büyükçekme...

GÜNÜN İSYANI: Çocuk doğurdum diye evde mi oturayım...

Manisa’da toplu ulaşımda bebek arabalarının açık şekilde halk otobüslerine bindirilmesinin yasaklanm...