Çalışma belgesi çok görüldü, ayrımcı muamele yıldırdı: İranlı mülteci öğretmen açlık grevinde!
İran’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Mahtap Nozad Tehrani, “BM, iltica başvuru hakkıma saygılı olana, beni insan görerek cevap verene ve başvuru işlemlerimi belgeleyene kadar açlık grevindeyim” diyor.

İngilizce Öğretmeni İranlı Mülteci Mahtab Nozad Tehrani 2014 yılında Türkiye’ye sığındı. Sebep rejim baskısı, İran’da aldığı tehditler ve can güvenliği korkusuydu. Türkiye’de evlenen ve iki çocuk dünyaya getiren Tehrani, ne çalışma izni alabildi ne de vatandaş olabildi. Ayrımcı yaklaşımlardan yıldığını söyleyen Tehrani, şartlı mülteci olması nedeniyle artık üçüncü bir ülkede yaşamak istiyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK) süreci uzattığını ve kendisine kötü davrandığını söyleyen Tehrani, Ankara’da bir haftadır açlık grevinde.  

İran’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan Mahtap Nozad Tehrani, “BM, iltica başvuru hakkıma saygılı olana, beni insan görerek cevap verene ve başvuru işlemlerimi belgeleyene kadar açlık grevindeyim” diyor. BM’nin Ankara’daki temsilcilerine saygılı ile yaklaştığını ama bir türlü sesini duyuramadığını ifade eden Tehrani gazetemize konuştu: “BM’ye defalarca gittim, hep görmemezlikten geldiler. BMMYK’nin danışma hattı var. Aradım, maalesef aşağılayıcı yanıtlar aldım. Oysa ben 5 dil biliyorum, önce insanım sonra mülteci. Ama bana hep ‘Yok sen mültecisin’ diyorlar. Aramalara da geri dönüş yapmadılar. Pandemi de bahaneleri oldu. Oysa BM temsilcileri dışarı çıkabiliyor, görüyorum, market alışverişi yapıyorlar. Ama bana bir telefon bile etmiyorlar.”

‘ÇALIŞMA BELGEM HİÇ OLMADI’

Mesleğinin İngilizce öğretmenliği olduğunu belirten Tehrani, “Türkiye’de çok iş değiştirdim. Hep kaçak çalıştırdılar, hiç çalışma iznim olmadı. Çok yerde param kaldı” diyor. Anlattıkları mülteciliğin nasıl bir sömürü unsuru yapıldığının da resmi: “Gün oldu 12 saat ders yaptım, öğlen yemeği bile yiyemedim. Bir yerde 2 bin liram kaldı, ‘Git nereye şikayet edersen et’ dediler. Annem ve babamı yolculamak için yarım günlük izni bana çok gördüler. İş yerinde mülteci olduğumu söyleyemezdim. Mülteci dediğin zaman yargılanırsın, insanlar senden kaçar. Bu yüzden hep İngilizce konuşmak zorundaydım. Bir gün müfettişler denetime geldi, beni ve kayıt dışı çalışan başka bir öğretmen arkadaşı tuvalete hapsettiler. Onlara çay götürdüler, bizi 2 saat içeri kapattılar.”

‘KİMSE DOĞDUĞU YERİ SEÇEMİYOR’

Hayatım boyunca alın teriyle ekmeğini kazandığını ifade eden Tehrani, bir mülteci olarak karşılaştığı ayrımcı, ırkçı yaklaşımları şöyle dile getiriyor: “İşyerinde hakkını istesen ‘Beğenmiyorsan defol git ülkene’ derler. 8 Mart Dünya Kadınlar gününde şunu duydum birinden: Gavurlar her yerde! Bir gün okul dönüşü tanımadığım bir kadın boynumdaki haçı kopardı, ‘Türkiye’de böyle gezemezsin, ülkene git ne b.k yersen ye’ dedi. Hastanede barkod sırasında, oradaki memur annemin kimliğini yere attı ve ‘Yine mi İranlılar, Iraklılar buraya doldu’ diye bağırdı. Şimdi çok kırıldım, gücüm kalmadı, kaldıramıyorum.”

Türkiye’de bir vatandaşla evlenen ve iki çocuk sahibi olan Tehrani, yaşadığı kültürel baskının ayrılığa neden olduğunu da vurguluyor. Eski eşi ile medeni ilişkileri ve dayanışmasının devam ettiğini dile getiren Tehrani, yaşadığı çifte standardı da anlattı: “O dönemde vatandaşlık için başvurmadığım kurum kalmadı. Vermediler. Çocuklarım Türkiyeli. En azından onlar için vermeliydiler. Düşünebiliyor musunuz; resmi nikahım var, çocukların kimliğinde anne olarak benim adım yazıyor, onları doğuran benim ama ‘Sen mültecisin, normal vatandaş değilsin’ diyorlar. Ekonomik durumumuz kötüleşti. Bir gün çocuk bezi bitti, yardım için başvurdum. Bana ‘Sen yabancısın veremeyiz, eski eşinizin adına isteyin’ dediler…”

‘SESİMİZ DUYULANA KADAR…’

Vatansız yaşamaktan yorulduğunu söyleyen Tehrani, “Mülteciden önce insan olduğum bir ülkede yaşamak istiyorum. Kimliğimle çalışmak istiyorum. BM bu tutumundan vazgeçmeli. Üçüncü ülkeye sığınma talebimiz artık yerine getirilsin” diyor.

Deutche Welle’den Tunca Öğreten’in haberini hatırlatan Tehrani, “O haberden sonra Almanya ve Kanada’dan talepler geldi. Çünkü nitelikli İngilizce öğretmeniyim. Ama BM’yi bekliyorlar. Göç idaresinde şöyle bir yazı var: Her insan bir gün göç etmek zorunda kalabilir. Ama bu sözün ağırlığı bilinmiyor. Umarım bu sağırlıktan herkes uyanır. Üçüncü ülkeye gidersem mülteciler için bir dernek kurmak istiyorum. “

Kaynak: Evrensel Gazetesi

İlgili haberler
İran: ‘Namus’ gerekçesiyle cinayetler ve kadın int...

İran’da 14 yaşındaki kız çocuğunun babası tarafından ‘namus’ gerekçesiyle öldürülmesi ve son 4 ayda...

İranlı kadınların koronavirüs salgınıyla mücadeles...

Korona salgınından en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan İran’da kadınlar büyük zorluklarla kar...

İran’ın Olimpiyat madalyalı tek kadın atleti ülkes...

İran’ın Olimpiyat madalyalı tek kadın atleti Kimia Alizade, ‘yetkililer tarafından bir propaganda ar...