Eğitim de okullar da dökülüyor
Eğitim öğretim yılında ders zili, niteliksiz eğitim, sınav sistemi, öğretmen açığı, kalabalık sınıflar ve masraflar gibi birçok sorunu haber veriyor.

Yeni eğitim öğretim yılında ders zili yine birçok sorunu haber vererek çalacak: Niteliksiz eğitim, sınav sistemi, öğretmen açığı, kalabalık sınıflar, kayıt derdi, okul masrafı, servis zamları...

Bu yıl eğitimin temel sorunlarına ekonomideki kötü gidişat ve döviz kurlarındaki yükseliş de eklendi. Kırtasiye giderlerinden, servis ücretlerine kadar gelen zamlar velilerin cebine adeta ateş düşürdü. Eğitimi kamusal bir hak olmaktan çıkaran politikalarla Milli Eğitim Bakanlığının bütçesi her yıl biraz daha azaltılırken, okulların tüm yükü velilerin sırtına yıkılmış durumda.

KAYIT PİYASASI!
Kayıt parası ve Okul Aile Birliğine bağış adı altında okul giderleri velilerden karşılanıyor. Son yıllarda okullarda velilerin çocuğunu okutmasını tercih ettiği öğretmene göre para ödediği de biliniyor. “En çok tercih edilen” öğretmen için ekstra yüksek paralar ödenmesi gerekiyor. Elbette bu ‘piyasa’nın ne öğretmenle ne de kazancıyla ilgisi var. Yine yıl içinde A4 kağıdından temizlik masraflarına kadar toplanan paralar da cabası.

BAŞLANGIÇ GİDERİ CEP YAKIYOR
2018-2019 eğitim öğretim yılında yaklaşık 18 milyon öğrenci ders başı yapacak. Okul öncesi eğitime başlayacak minikler için bile eğitim masrafları oldukça yüksek. Bir öğrencinin okula başlangıç maliyeti asgari ücreti bile geçiyor.
Eğitim sendikaları tarafından hazırlanan raporlara göre okula başlangıç giderleri şöyle; Okulöncesi eğitime başlayan bir öğrenci için 1052.66 TL, ilkokul 1. sınıf öğrencisi için 1624.50 TL, ortaokula başlayan öğrenci için 1700.78 TL, lise öğrencisi için ortalama 1829.98 TL.
Tüm bu verilere göre geçtiğimiz yıla göre eğitim giderlerinde yüzde 22 artış gerçekleşti.

FORMA, KIRTASİYE, SERVİS; HER ŞEYE ZAM
Okul formalarından tutun da kalem, defter, çanta gibi kırtasiye malzemelerine de yüzde 50 zam gelmiş durumda. Bunun yanında okul yolu da zamlandı. Servis ücretlerine okullar açılmadan İstanbul’da yüzde 12, Ankara’da yüzde 13, İzmir’de ise yüzde 29 zam yapıldı. Yeni zamlarla İstanbul’da en kısa mesafe olan 0-1 kilometre arası servis ücreti 190 liradan 215 liraya yükseldi. Ankara’da yıllık bin 611 lira olan 0-3 kilometrelerdeki servis ücreti bu yıl bin 818 liraya İzmir’de yıllık 1395 lira olan 0-3 kilometredeki servis ücreti yine 1800 liraya yükseldi.

ÖZEL OKUL VE ÖĞRENCİ SAYISI ARTIYOR
Eğitimde piyasalaştırma ve özelleştirme hız kesmeden sürerken, 4+4+4 sisteminin 2012’den itibaren uygulanmaya başlamasından bu yana özel okul sayısındaki artış yüzde 204.
Özel okullara giden öğrencilerin sayısı son bir yılda 1 milyon 217 binden 1 milyon 351 bine çıktı. Bir yılda açılan 794 özel okulun 386’sı İstanbul’da. İstanbul’ daki 6 bin 227 okul içindeki özel okul sayısı özel anaokulları ile birlikte 3 bin 164’ü buluyor. MEB bu yıl özel okullarda öğrenim görecek 75 bin öğrenciye para desteği vereceğini açıkladı. Böylece öğrenci ve velilerin özel okulları tercih etmesi teşvik edilirken kaynak MEB’in bütçesinden karşılanıyor. 2018-2019 eğitim ve öğretim yılında özel okulu tercih eden öğrenciler için ortalama 3 bin 500 liranın üzerinde teşvik verilecek.

MEB BÜTÇESİNDEN YİNE KESİNTİ
Özel okullara bu kaynaklar aktarılırken ekonomideki gidişatın ilk faturası eğitime kesildi. MEB’in personel gideri hariç elinde kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL’si ‘tasarruf tedbirleri’ kapsamında kesildi. Böylece MEB’in kemeri yüzde 18 sıkıldı.

Bu kesinti, okulların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi problemler yaratacak. Ödenek eksikliği nedeniyle temizlik ve hijyen açısından okullarda sağlık sorunları baş gösterebilir.

LGS KAOSU BU YIL DA DEVAM EDECEK
Geçen yıl son anda TEOG’un yerine getirilen ve “Öğrenciler istediği okula gidebilecek” propagandası eşliğinde uygulanmaya başlanan Liselere Geçiş Sınavı (LGS), bu yıl da devam edecek.
LGS, yarattığı kaosla eğitime bu yıl damga vurdu dersek abartı olmaz. Sekizinci sınıf öğrencisi yaklaşık 1 milyonu aşkın öğrenci sınava birkaç ay kala yeni bir sınav sistemiyle karşı karşıya kaldı. LGS kılavuzunun sınavdan önce açıklanmaması ve belirsizlikler, öğrencileri ve velileri strese soktu. LGS ile hayata geçen nitelikli-niteliksiz okul ayrımı ise bu stresi daha da artırdı. Nitelikli sayılan okulların kontenjan sayısının 126 bin olması öğrencilerin sadece yüzde 10’unun bu okullara girebileceğini ortaya çıkardı. Üstelik eğitimde “köklü ve başarılı” kabul edilen birçok okul MEB tarafından nitelikli okul kategorisine alınmadı.
MEB tarafından nitelikli okul olarak belirlenen 309 fen lisesine 34 bin 500 öğrenci, 89 sosyal ilimler lisesine 9 bin 450 öğrenci, 222 Anadolu lisesine 34 bin 530 öğrenci kontenjanı verildi. Akademik eğitim veren bu okulların dışında kalan Anadolu imam hatip lisesi kontenjanı 297 okulla 28 bin 860, 450 mesleki ve teknik Anadolu lisesi kontenjanı ise 19 bin 170 olarak belirlendi.

İMAM HATİPLER TERCİH EDİLMİYOR
MEB ve siyasi iktidarın öğrencileri imam hatip ve meslek liselerine yönlendirme çabalarına rağmen veli ve öğrencilerin tercihleri akademik eğitimden, yani fen, Anadolu ve sosyal bilimler liselerinden yana oldu. Meslek liselerinin doluluk oranı yüzde 73’te, imam hatiplerde ise yüzde 42’de kaldı.

Sınavın ardından adrese dayalı yerleştirme, tercih sınırlaması ve son okuduğu okul nedeniyle birçok öğrenci istediği liseye yerleşemedi. Hatta yüksek puan alanlar yerleşemezken daha düşük puan alanların yerleşebilmesi tepkilere neden oldu.

ÖĞRETMEN AÇIĞI VE KALABALIK SINIFLAR
Öğretmen açığı ve sınıf mevcutlarına ilişkin rakamlar, tek başına Türkiye’deki eğitimin durumu açısından bir fikir vermeye yetiyor. Bazı okullarda sınıfların mevcudu metrobüs doluluğunu aratmayacak durumda! İstanbul Esenyurt’ta kimi okullarda 65-70 kişilik sınıflar var. Yani öğretmenin ders saati içinde bir öğrenciye ayırabileceği zaman 1 dakikanın çok altında.
Öte yandan resmi verilere göre öğretmen açığı 109 bin, ataması yapılmayan öğretmen sayısı ise 448 bin.

1 MİLYON 675 BİN ÇOCUK EĞİTİMİN DIŞINDA!
17 Eylül’de ders başı yapması beklenen yaklaşık 18 milyon öğrenciden 2 milyonu ders başı yapmayacak. 12 yıllık zorunlu eğitime rağmen lise çağındaki 100 öğrenciden 17’si örgün eğitim dışında. Kayıtsız ve devamsızlarla birlikte bu sayı daha da yükseliyor.

MEB’in 2017-2018 istatistiklerine göre ilkokulda okullaşma oranı yüzde 98.67’den yüzde 91.54’e gerilemiş durumda, bu da okul çağındaki yaklaşık 431 bin 850 çocuğun okullaşamadığını gösteriyor. Ortaokul düzeyinde bu oran yüzde 98.67’den yüzde 94.47’ye (309 bin 135 çocuk) düştü.

Eğitimin zorunlu olduğu tüm alanlarda toplam 1 milyon 675 bin çocuğun eğitim dışında kaldığı görülüyor. Açık liseye kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise 2006 yılına göre 6 kat artmış durumda.

KARMA EĞİTİM TEHLİKEDE
Bilimsel ve laik bir eğitime karşı dinci ve gerici eğitim yolunda her gün yeni adımlar atılıyor. Okulların açılmasına sayılı günler kala MEB yönetmeliğiyle bazı okulların karma eğitimin dışına çıkarılmasının yolu açıldı. MEB, “Karma eğitimden vazgeçilmiyor” açıklaması yapsa da Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “İsteyen veli karmaya isteyen veli karma olmayana gönderebilir” açıklaması düzenlemenin gerçek niyetini ortaya koydu.

EĞİTİM DİNSELLEŞİYOR
Son müfredat değişikliğinde her yıl zorunlu olarak okutulan din dersi 1 saatten 2 saate çıkarıldı. Ayrıca tüm derslere de “değerler” altında muhafazakar ögeler eklendi. İmam hatipleri teşvik için yapılan reklamlar ve teşviklerin de etkisiyle ortaokul düzeyindeki imam hatip öğrenci sayısı bir yıl içinde 651 binden 723 bine çıkmış durumda.

CEMAATLERİN ÖNÜ AÇILDI
MEB’in tarikat, cemaat ve vakıflarla yaptığı protokoller, yaz kuran kursları, medrese eğitim modelleri okulların sözde de olsa bilimsel kurum kimliğini tamamen ortadan kaldırdı.
Son olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ilgili yönetmelikte yaptığı değişiklikle, eğitim alanında faaliyet gösteren çok sayıda dinci yapılanmanın devlet arazilerine yurt kurabilmesinin önünü açtı. Herhangi bir tarikatın bu düzenlemeden yararlanabilmesi için Diyanetten “uygundur” oluru alması yeterli.

YKS SONUÇLARI EĞİTİMİN NİTELİĞİNİ GÖSTERDİ
Zorunlu eğitimini tamamlayıp üniversitede bir bölüme yerleşme hayalleri kuran öğrencilerin sınav performansı da ne yazık ki iyi değil. Sınav başarısı bir sonuç elbette, ama ortaya çıkan tablo eğitim politikaları ve eğitimin niteliğinin ne durumda olduğunu net bir biçimde gösteriyor.

Bu yıl yapılan Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) adayların hem genel kültürde hem de temel testte dökülmesi bu eğitimin bir sonucu. YKS’ye giren öğrencilerden temel yeterlilik testinde (TYT), sözel, sayısal ve eşit ağırlık puan türlerinde 1’er, dil alanında ise sadece 5 aday 500 puan alabildi. TYT sınavı geçerli olan 2 milyon 260 bin 273 adaydan sadece 30 bin 503 aday 400 ve üstü puan alabildi. Bu sonuçlara göre akademik yeterliliğe sahip öğrenci oranı yüzde 1.37’ye denk düşüyor. TYT’de Türkçe 40 soruda doğru yanıt ortalaması 16.179. Bu, sosyal bilimlerde 20 soruda 6.003, temel matematikte 40 soruda 5.642, fen bilimlerinde 20 soruda 2.828 olarak gerçekleşti. Fizik ortalaması ise 0.4’te kaldı

İlgili haberler
Eğitimde yıkım işte böyle yapıldı!

Eğitimdeki değişiklikler ne bilgisizliğin ne de plansızlığın ürünüdür. Tam tersine başkanlık sistemi...

GÜNÜN DİKKATİ: Dünyadaki mülteci çocukların yarısı...

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) verilerine göre, dünya çapında toplam...

MEB ‘karma eğitim’ maddesini yönetmelikten kaldırd...

MEB’in anadolu lisesi, mesleki ve teknik eğitim merkezi ve mesleki eğitim merkezlerinde karma eğitim...