Bireysel silahlanmada kadınlar namlunun ucunda!
Bireysel silahlanma Türkiye’de kontrolsüz biçimde artış gösterirken bu durum kadın cinayetlerini de yakından ilgilendiriyor. Kadın cinayetlerinin birçoğu kolayca edinilen silahlarla gerçekleşiyor.

Bireysel silahlanma Türkiye’de kontrolsüz biçimde artış gösteriyor. Her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla öldürülürken, tablonun vahametine dikkat çekme çabaları karşılık bulamıyor. Ne muhalif parti milletvekillerinin verdiği araştırma önergeleri, ne çeşitli kitle örgütlerinin çalışmaları, ne yakınlarını kolayca ulaşılabilen bir silahtan çıkan kurşunla kaybedenlerin çığlıkları iktidar cephesinde duyuluyor.

Bireysel silahlanma kadın cinayetlerini de yakından ilgilendiriyor. Çünkü kadın cinayetlerinin birçoğu kolayca edinilen silahlarla gerçekleşiyor.

Bu sebeple bireysel silahlanmanın niçin bu kadar artış gösterdiğini, cezasızlığın sonuçlarını, kadın cinayetlerine etkisini Kadın Cinayetleri Platformu’ndan Gülsüm Kav, Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Akcan ve öldürülen Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken ile konuştuk.


Gülsüm Kav / Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu

Sivil halka silahlanma çağrısının durması gerek. Bunun özendirildiği bütün yapımlara sınırlama getirilmeli. Ruhsatsız silahların tümü toplatılmalı, silah alımı zorlaştırılmalı. Kişilerin sağlık raporuna bakılması, şiddet geçmişlerinin araştırılması gerekiyor.

O DUVARDA ASILI DURUYOR HEP
Kadın Cinayetleri Platformu’ndan Gülsüm Kav, öncelikle şöyle bir hatırlatma yapıyor, “Biz raporlar ve istatistikler olmasa bile bireysel silahlanmanın kadın cinayetlerine etkisinin en çarpıcı örneğini Helin Palandökenle ile yaşadık.”

Silah edinmenin kolaylığına dikkat çekiyor Kav da; “Silaha ulaşmanın ne kadar kolay olduğunu, kadınlara doğrudan etki ettiğini, o namluların ucunda öncelikle kadınların olduğunu anladık.

İnternetten sipariş edilen silahla okulun kapısında Helin’in hayatını kaybetme şekliyle bütün toplum anladı aslında. Erkekler için silaha ulaşmak bu kadar kolaylaşmış durumda.”

Türkiye’nin genel iklimiyle silahlanmanın doğrudan ilişkisi olduğunu aktaran Gülsüm Kav, yaşadığımız tabloyu şöyle özetliyor: “Normalde kamusal olarak silah bulundurma hakkı olanlardan polis ve asker bile ailede şiddet uyguluyor ve aslında o kişi şiddet kullanma eğiliminde ise 6284 sayılı yasaya göre silahına el konulması gerekiyor. Ancak şu anda durum öyle değil. Bütün bir toplumun silahlanmasına yönelik çağrı yapıldığını görüyoruz bir de. Toplumda bu eğilim artıyor. Silaha ulaşmak da kolay olduğu için bunu en çok da kadınlarda görüyoruz. Son dönemde ekonomik krizi bahane ederek silahı tüm aile üzerinde kullanan erkekler görüyoruz. Kamusal görevlerde ise tuhaf olgular yaşamaya başladık. Daha geçen gün Pendik’te bir adam nişanlısını rehin aldı. Yine bundan biraz zaman önce de Türkiye’nin gündeminin yoğun olmasından dolayı yeterince gündeme gelemeyen bir olay olan polisin sevgilisini gözaltına alarak evlenme teklifi ettiğini ve bu olayın hoş bir şeymiş gibi yansıtıldığını gördük. Bu duruma geldik! Bütün bunlar çok tehlikeli. Raporlara ve verilere baktığımızda silahla öldürme oranlarının sürekli arttığını ve faillerin giderek artan oranda bulunamadığını da görüyoruz.”

SİYASETTEN DİZİLERE... SİLAHLANMA ÖZENDİRİLİYOR
Silaha ulaşmanın zor olması gerektiğini vurgulayan Kav, ruhsat meselesinin de bu riskler göz önünde bulundurularak düzenlenmesi gerektiğini söylüyor. “Türkiye’de 4 evden birinde silah var. Bunun anlamı kadınların canı Allah’a emanet demek. Bu 2 kadından 1’i tehlikede yaşıyor demek” diyerek kadınların nasıl bir tehlike ile karşı karşıya olduğuna işaret ediyor. Erkeğin silahı bir güç göstergesi olarak kullandığını söyleyen Kav, bunun çeşitli biçimlerde kışkırtıldığını anlatıyor: “Silah kadının kendi kararlarını alması ve itiraz etmesine karşı bir tehdit olarak duvarda asılı olarak duruyor hep. Daha da vahimi artık kullanılıyor olması. Bunu Türkiye’nin son dönemindeki gidişatıyla ilişkilendiriyorum. Şiddetin çok arttığı ve silahlanmanın özendirildiği durumu sadece siyasetçiler yapmıyor. Maalesef hayatımızı çevreleyen her yerde estetize edildiğini görüyoruz. Başta televizyon dizileri ve filmler aracılığıyla olmak üzere. Hatta bazen muhaliflerin bile bayılarak izlediği bir dizi olan Çukur’da mesela 50 tane erkeğin diğer 100 tane erkeğe silah dayadığı sahneler normal değil. Ya da tarihi dizilerdeki şiddet oranı... Orada da sadece modern silahlarla değil kılıçla kadın cinayetleri işleniyor. Bunu kadını sindirme, ezme, susturma biçimi olarak kullanıyor. Bu en sonda kadının hayatına son verme haline bürünüyor.”

SİLAHLANMA ÇAĞRISI SON BULMALI
Gülsüm Kav, acilen yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor: “Ruhsatsız silahların tümünün derhal toplatılması gerekiliyor. Kamunun dışında da silahla hiç işi olmayan sivil halka da silahlanma çağrısının durması gerek. Bunun özendirildiği bütün yapımlara sınırlama getirilmeli. Ruhsatsız silah alımının zorlaştırılması gerekir. Kişilerin sağlık raporuna bakılması, şiddet geçmişlerinin araştırılması ve ruhsatlandırılmadan hiçbir silahın satılmaması gerekiyor. Silahla işi olan kamu görevlilerinin de böyle şiddet eğilimi olduğu durumlarda derhal silahına el koyulması gerekiyor.”


Ayhan Akcan / Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi

İnsanlar silaha ‘o an’ kolayca ulaşabiliyor. Kavgada, trafikte, evde, özellikle kadın cinayetlerinde, kıskançlıkta, alacak verecek meselesinde hemen ortaya çıkıyor bu silahlar.

EN UFAK ANLAŞMAZLIKTA HEMEN ORTAYA ÇIKIYOR
Bireysel silahlanmaya karşı ülke genelinde kampanyalar ve çalışmalar yürüten, basından derledikleri raporlarla bireysel silahlanma rakamlarını kamuoyu ile paylaşan Umut Vakfı, her fırsatta cezasızlığa ve önleyici tedbirlerin alınmasına dikkat çekiyor.
Vakfın Yönetim Kurulu Üyesi Ayhan Akcan, her dört evden birinde silah olduğuna dikkat çekerken, bu silahların en ufak bir tartışmada bile kolayca kullanılabildiğine dikkat çekiyor. “Caydırıcı unsurlar yok. Silahın ruhsatlı veya ruhsatsız olması belirleyici değil. İnsanlar silaha ‘o an’ kolayca ulaşabiliyor. Kavgada, trafikte, evde, özellikle kadın cinayetlerinde, kıskançlıkta, alacak verecek meselesinde hemen ortaya çıkıyor bu silahlar” diyen Akcan, bireysel silahlanmanın sosyal bir problem olduğunu ifade ediyor.

YÜZDE 20’Sİ KADIN CİNAYETLERİNDE KULLANILIYOR
Akcan, silah sahibi olan kişilerin potansiyel olarak cinayet işlemeye meyilli olduğunu belirtiyor: “Silah başka bir işe yaramaz. Silah mutlaka işler. Cinayet, yaralama, intihar, kaybolma gibi problemler ortaya çıkar. Bütün dünyada bu böyledir.”
Bireysel silahlanmanın kadın cinayetlerine etkisi olduğunu vurgulayan Akcan, “Biz her yıl gazetelerde silahla işlenen cinayet haberlerini tarıyoruz. Yaklaşık bir yılda 2 bin 500’e yakın haber tarıyoruz. Bunların yaklaşık bin 700’üne yakını cinayet ve ölüm haberi. Bu suçların çoğu silahla işleniyor ve bu silahların yüzde 20’si kadın cinayetlerinde kullanılıyor” bilgisini veriyor.

EN ÇOK ÖLÜM MAGANDA KURŞUNUYLA
Ayhan Akcan, bireysel silahlanmaya karşı bazı çözüm noktaları da öneriyor. Öncelikle maganda kurşunlarının yaygınlığını hatırlatarak, düğünlerde silahların nasıl bir eğlence unsuruna dönüştüğünü ve buna karşı hiçbir caydırıcı tutum alınmadığını, ölümlerin en çok da yapılmadığını bu maganda kurşunlarıyla gerçekleştiğini anlatıyor: “İnsanlar dolaylı ya da doğrudan kolayca ulaşıyor silahlara. Maganda kurşunuyla birçok ölüm gerçekleşiyor. Buralarda önleyici tedbirler alınması lazım. Örneğin düğün timi kurulabilir, sonuçta açık hava alanlarında toplantı yapmak isteyenler kolluk kuvvetlerinden izin alıyor. Kamuoyu spotu yapılabilir. Bireysel silahlanmaya karşı ihbar hattı yapılabilir. Açık hava alanlarında silah kullanılmaması için böyle adımlar atılabilir. Türk Ceza Kanununa göre havaya ateş etmek 3 aydan 1 buçuk yıla kadar ceza gerektiriyor. Ama uygulanmıyor. Sadece bunlar yapılsa bile meydana gelen olaylarda daralmalar ve azalmalar olur.”

NİHAİ OLAN KİMSENİN SİLAHLA İŞİNİN OLMAMASI
Türkiye’de silah ruhsatı almak için 21 yaşında olmak gerekiyor. Ruhsatlar 5 yıl için veriliyor. Akcan, bu 5 yıllık sürenin 2 yıla indirilmesi gerektiğini düşünüyor. Silah alımında referans sistemi öneren Akcan, şöyle devam ediyor: “Erkek silah almak istediğinde en azından eşinden referans alınsın. İş yerinin avukatından referans alınsın. Silahı alan kişi evli mi değil mi, beyan ettiği bilgiler doğru mu? Cinayet işleme potansiyeli yoktur denilebilir mi, davalarını takip eden avukatlardan da referans alınabilir mesela. Başvurulduğunda hemen verilmesin. 15 gün ya da 45 günlük bir bekletme süresi getirilsin. Silah sayısı kısıtlaması yapılsın ve silah ruhsatı alımı öncesi mutlaka eğitim yapılsın. Evde denetim ve zorunlu ihbar sistemi getirilsin. Yasalarda silahı yok etme sistemine yönelik kanun yok. Bu, büyük artışın önüne geçilebilir. Ama nihai olan polis ve jandarma dışında, özellikle büyük metropollerde kimsenin silahla işinin olmaması.”


Nihat Palandöken / Helin Palandöken'in babası

İnternet üzerinden silah satışı yapılıyor. Eve peynir ekmek gibi silah giriyor. Devletin buna bir önlem alması gerekiyor.

‘CAYDIRICI ÖNLEMLER OLMADIĞI İÇİN BU ACILAR YAŞANIYOR’
17 yaşındaki kızı Helin Palandöken okul çıkışı internet üzerinden sipariş edilen bir silahla öldürüldü Nihat Palandöken’in. O günden beri ‘Başka Helinler ölmesin’ çağrısını yineleyen Palandöken, bireysel silahlanmaya karşı imza kampanyası yürütüyor.

Nihat Palandöken, böyle bir kampanya başlatma gerekçelerini ise şöyle dile getiriyor: “Her ilde kaçak silahlar var. İnternet üzerinden silah satışı yapılıyor. Bu çok büyük bir tehlike. Eve peynir ekmek gibi silah giriyor. Devletin buna bir önlem alması gerekiyor. Bir önlem olmadığı için silah daha kolay evin içine giriyor. Silah satımı bu kadar kolay olmasa insanlar koca, sevgili, eş, çocuk katili olmaz. Maalesef bizim ülkemizde var olan erkek egemenliğinden dolayı kendimizi güçlü ve cesaretli hissediyoruz, özellikle silahımız olunca. Ama ocağımıza incir ağacı dikiyoruz silah taşıdığımız zaman. Bu nedenle böyle bir kampanya başlattık. Meclisten bu konuyla ilgili yasa çıkmasını istiyoruz. Caydırıcı cezalar olsun ki kimse bu acıları yaşamasın. Sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri kampanyamıza destek veriyor. Kimse bireysel silahlanmayı istemiyor.”


BİREYSEL SİLAHLANMA BİLANÇOSU!
- Her yıl ortalama 4500 kişi bireysel silahlarla ölüyor.
- Bireysel silahların yüzde 90’ı ruhsatsız.
- Son 5 yılda 108 çocuk bireysel silahlanma sonucu öldü
- Ülkemizde ruhsatlı silah sayısının 2,5 milyon, bireysel silahlanma rakamının ise 20 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
- 2017 yılının 22 Eylül’üne kadar işlenen bireysel suçlarda ateşli silahların kullanımı 2016 yılına göre yüzde 3 arttı. Oran yüzde 79,76.
- 2017 yılında yaşanan 3.494 bireysel silahlı olayda, 2187 kişi öldürülürken birçoğu ağır 3.529 kişi de yaralandı.
- Umut Vakfı’nın Kurban Bayramı tatilinin olduğu 21-26 Ağustos 2018 tarihleri arasında basına yansıyan silahlı olaylardan derlediği bilgilere göre 68 silahlı olayda 46 kişi öldürüldü, 84 kişi de yaralandı. Yaralı 84 kişiden 3’ü çocuktu.
- Son 10 yılın suç istatistiklerine göre ruhsatlı ateşli silahlarla işlenen tüm suçların sayısı 25 bin 547 iken, ruhsatsız silahla işlenen suç sayısı 159 bin 123.
İlgili haberler
GÜNÜN RAKAMI: Bireysel silahlanma yüzde 27 arttı

Bugün Bireysel Silahsızlanma Günü. Umut Vakfının 2016 yılından 2017 yılına kadar basından derlediği...

Helin Palandöken’in babası: Bir Helin, bir Leyla,...

‘Bir Helin, bir Leyla, bir Eylül daha ölmesin, bireysel silahlanmanın önüne geçilsin diye mücadeleye...

GÜNÜN ARAŞTIRMASI: Bireysel silahlanma kadın cinay...

Kadın cinayetleri üzerine doktora tezi yapan Sait Yıldırım, bireysel silahlanma oranlarındaki artışı...