aile

Gençlik Örgütleri Forumu (GoFor), AKP'nin Meclise sunduğu "Aile Gençlik Fonu Kurulması Hakkında Kanun Teklifi" için bir bilgi notu hazırladı.

Adalet Bakanlığının 3 gün sürecek Uluslararası Aile Hukuku Sempozyumunda boşanmalarda arabuluculuk, nafakaya mevzuat değişikliği gündemde.

Annelik görevi(!), ekonomik politikaların bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bunların karşılık bulabilmesi, kadının siyasal haklarına yönelik saldırıyı da zorunlu kılıyor.

Hesap belli; bir işçi ailesinin sadece kendi üyelerinin, yani anne babanın yerine geçecek kadar işçi üretmesi Türkiye gibi bağımlı kapitalist ülkeler açısından kabul edilebilir değil.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, katıldığı bir teleziyon programında 'Türk Toplumunda Aile' adlı seçmeli dersin müfredata eklendiğini açıkladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlçe Müftüleri İstişare Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliğine değinerek yine aile vurgusu yaptı.

‘Aileyi koruyoruz’ kod adıyla yürütülen tüm politikalar sonucunda adım adım eşit yurttaşlık hakkımız, şiddete karşı korunma hakkımız, fikrimizi ifade etme hakkımız vb. Pek çok hakkımız boğuluyor.

Kadınlık, annelik, aile… Hep mi böyleydi? Anneler gününe özel bir sorumuz olsun bu soru. Cevabını da tarihe bakarak, bilime dayanarak, mitleri yıkarak verelim…

Yükselen kadın düşmanı, homofobik, ırkçı ve sermaye dostu hareket, ‘aileyi ve çocukları dinsizliğe, aile değerlerinin yok edilmesine, homoseksüelliğe karşı savunmak’ iddiasıyla bir ‘korkuya’ oynuyor.

Aile ve evlilikte ısrar sürdükçe, kadınlara boşanmayacaksınız dendikçe, kadınlar insan değil; eş, anne, bacı olarak görüldükçe, mahkemelere kanunu bırak dedikçe nasıl engelleyecek bu iktidar şiddeti?

‘Sizin çocuklarınızla, iktidar sahiplerinin çocuklarıyla aynı rızk düşmüyor bu ülkede yaşayanların çocuklarına. Hayat, şuranın yapıldığı saraydaki gibi akmıyor…’

Kadınların ‘uzlaşmasını’ istedikleri bir bakıma kölelik aslında; her ne olursa olsun boyun eğilecek, “ailenin bekası için” içinde kalınacak bir hapishanede yaşamakla uzlaşmak...

‘Aile ne idi?’ Aile, kadını sömüren; emek gücünü karşılıksız bırakan; ruhunu, bedenini baskı altında tutan çürümüşlüğün en açık ifadesiydi.

Ailede, toplumda ve devlette çocuk algısıyla ilgili ciddi bir problem var. Peki toplumun bu algısı ve çocuklar üzerindeki tahakkümü doğru mu?

Yaptıkları; yüzyılların mücadelesine dayanan, kadınların kanlarıyla canlarıyla bedel ödeyerek yasalara kazıttıkları haklarının “Bunda ne var?” kofluğu içindeki sorularla bertaraf edilmesi...

“İsteseniz de istemeseniz de bu yasa geçecek” diyenler “İsteseniz de istemeseniz de bu evlilik devam edecek” noktasına hızla vardı. Daha neler olacağını tahmin etmek de ne yazık ki zor değil!

Failler ve onların eylemine tanıklık edenlerin bu sırrı saklamaya dair motivasyonu kutsal aile mitini sarsmamak. Enseste maruz kalanlarınki ise suçlanmaktan korkmak.

Araştırmalar, erken yaşta evlilikleri onaylayanların son 3 yılda inanılmaz oranlarda arttığını gösteriyor. Sosyolog Tuba Demirci Yılmaz, toplumun bu duruma nasıl getirildiğini anlatıyor.

15 Mayıs günü 1994 yılında Uluslararası Aile Günü ilan edildi. Kadınları aile dışı tanımlamanın sakıncalı görülmesi ise tabii ki daha öncesine dayanıyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.