Kadınlar cezaevindeki hak ihlallerini adalet bakanlığına anlattı
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin kadın mahpusların yazdığı dilekçeye Adalet Bakanlığı, sadece eşya yönetmeliği ile cevap verdi.

Özgür Kadın Hareketi,(Tevgera Jinên Azad) Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da bulunduğu 6 kadın mahpusun cezaevinde yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin Adalet Bakanlığına dilekçe gönderdi. Kadın mahpuslar maddeler halinde yaşadıkları sorunları dile getirdikleri 4 sayfalık dilekçe verdi. Dilekçede, açık görüş hakları, beslenme sorunları, koğuş aramalarında keyfi hukuksuzluk, kötü koşullar, mahremiyet haklarının ihlali gibi yaşadıkları birçok soruna dikkat çekilirken, Adalet Bakanlığının dilekçeye verdiği yanıt ise cezaevlerinde bulundurulabilecek eşya yönetmeliği oldu.

HAYATİ ÖNEM TAŞIYAN KONULARDA BİLGİLENDİRME YOK

Maddeler halinde kadın mahpusların Adalet Bakanlığına yazdığı dilekçede, avukat görüşü, sosyal aktiviteler, mektuplar ve dergilerin keyfi bir şekilde yasaklandığı belirtilerek, “Pandemi salgınıyla beraber el konulan haklarımız olan koğuşlar arası ortak sosyal etkinlik, avukatlarla açık görüş hakkı gibi ve hastane, mahkeme gibi biz tutuklular için hayati önem taşıyan konularda bilgi almak için cezaevi idaresine yazdığımız dilekçeye yanıt verilmediği gibi bilgilendirme yapılmadı. Bugüne kadar cezaevine verilen dilekçelerin çoğu yanıtsız bırakılmıştır ve ret yanıtı sözlü olarak iletilmektedir. Ana dilimiz olan Kürtçe yayınlardan tamamen men edildiğimiz yetmiyormuş gibi ana dilde mektuplarımız da haftalarca verilmeyerek en temel hakkımız olan haberleşme hakkımız ihlal ediliyor. Koğuşlar arası ve dış postada gönderilen Kürtçe mektuplar bir ayı sürelerde gecikmeli verilmektedir. Gerekçe yoğunluk ve personel sıkıntısı gösterilmektedir. Cezaevinin dergi aldığı bayilere gelen OT, KAFA, BAVUL dergilerinin olduğu bunlara abone olabileceğimizi ilettiler. Yazılı talebimize karşılık yazılı yanıt istediğimiz halde yazılı verilmeyerek ‘Siz dergi aboneliği yapın dergi ile ilgili toplama kararı olmasa dahi biz kurumumuzda tehdit arz etmesine karar verirsek, size vermeyiz’ dediler. Aynı durum kitaplarda da geçerli olmaktadır. Yasaklı, toplama kararı olmayan kitaplarda da cezaevi yasaklama kararı verebiliriz” denildi.

‘SÜREKLİ İŞKENCE VE TACİZ VAR’

Cezaevi yönetimi tarafından sistematik tehdit, baskı ve işkenceye maruz kaldıklarının belirtildiği dilekçede, “Koğuş aramaları sağlığımızı tehdit edecek şekilde yapılıyor. İç çamaşırlarımız ortalığa saçılıyor, yemek yediğimiz masaları yere gelecek şekilde ters çeviriyorlar. Gıdalarımıza her yere dokundukları eldivenlerle dokunuyorlar. Karantina koğuşları sürekli basılmakta, olası bir bulaşı etkeni oluşturmaktadır, koğuş aramalarında eşyalarımızı koğuş kapıları önünde eşyalarımızı yere saçıyorlar. İnsani iletişime yakışmayan tarz ve üslupla karşılık verip sonrasında hiçbir şey olmamış gibi ‘Bazen biz de gergin olabiliyoruz’ gibi bir yanıtla gergin olmayı kendinde hak gören üstün ve ayrıcalıklı kişiler olduğunu bu ayrıcalıklarla bize istedikleri gibi davranmayı haklarının olduklarını dayatmaktadırlar. Cezaevinde bize ses ve ışık işkencesi uygulanmaktadır. Kapalı havalandırma sürekli yosun tutan mağaraya dönüşmektedir, spor yapacak alan kalmamaktadır. 24 saat çift yönlü kameralarla mahremiyet kuralları ihlal ediliyor. Sürekli bir taciz durumu söz konusu. Işık işkencesi yetmiyormuş gibi aylardır, koğuşun yatma bölümünde ışıkları kapattığımız halde ışıklar sürekli yanıp sönmektedir. Defalarca dilekçe yazdığımız halde ‘Arızayı gideremiyoruz’ gibi bir yanıtla çözüm bulmamayı tercih etmektedirler. Cezaevi görevlileri sabah herkesi uykuda olduğu saatlerde kapıları tekmeleyerek açıp akşam çarparak kapatarak ses şiddeti uygulamaktadır” denildi.

BESLENME, SAĞLIK VE SU SORUNU TALEPLERİ CEZALARLA SONUÇLANIYOR

Cezaevinde kötü koşullarla birlikte yapılan hukuksuz uygulamalara karşı suç duyurusunda bulunduklarında ceza ve tehditle karşı karşıya kaldıkları ifade edilen dilekçede, “Soğuyan havalarda ısınma sistemi çok geç çalıştırılmaktadır, kampüs içindeki askeri lojmanların ihtiyaçlarına göre hazırlanmış, bilgi istediğimizde yetkililer ve görevliler ‘Biz de üşüyoruz’ diyorlar. Sular bilgi verilmeden kesiliyor. İçecek su yok dediğimizde ‘Bizim de suyumuz yok’ diyorlar. Tüm bu sorunlarla tek tek suç duyurusunda bulunmamıza rağmen henüz bir sonuç alamadık. Beslenme sorunumuz her geçen gün artmaktadır, zaman zaman bozuk yemekler, içinde kıl ve yabancı cisimler yemeklerin içinden çıkıyor. Biz tutuklu ve hükümlüler yaşadığımız sorunlara karşı her tutumumuzda keyfi cezalara maruz bırakılmaktayız. Ceza İnfaz Hakimliği ve sonrasında 1. Ağır Ceza’ya yaptığımız itirazlarla kaldırılan cezalarda ek kararlar uygulanarak bir üst ceza verilerek örtülü olarak tehdit edilmekteyiz. Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız suç duyuruları Cezaevi Disiplin Kurulu tarafından soruşturma ve cezalandırmaya gerekçe yapılıyor. Aramızda ağır ve kronik hastalıkları söz konusu olan tutuklu ve hükümlüler bulunmaktadır. Sağlık hizmetleri ağır aksak verilirken revire çıkmak için yazdığımız dilekçelerin üzerinden 2 hafta geçtikten sonra sağlık hizmeti ya alabiliyoruz ya da haftalarca alamıyoruz. Kovid-19 salgını riski altındaki kronik hastaların grip aşısı talebi ‘Stokta yok’ gerekçesiyle karşılanmamaktadır” denildi.

KİTLE ÖRGÜTLERİ İNCELEME YAPSIN

Adalet Bakanlığına gönderilen dilekçede, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin kitle örgütleri tarafından oluşan bir heyet tarafından incelenmesi çağrısında bulunularak, “Bu duruma neden olan cezaevi idaresi ve personelleri ile ilgili yasal başlatılmasını, sivil kadın hakları örgütleri, insan hakları örgütleri, bağımsız hukuk örgütlerince oluşturulan heyetler tarafından cezaevinin incelenmesini, cezaevi idaresine, Ceza İnfaz Hakimliğine, Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız başvuru dilekçelerinin incelenmelerini talep ediyoruz” denildi.

BAKANLIK DİLEKÇEYE YAYIN VE EŞYA YÖNETMELİĞİ İLE CEVAP VERDİ

Adalet Bakanlığının kadın mahpusların verdiği dilekçeye yanıtı ise, sadece cezaevinde eşya bulundurma yönetmeliğine ilişkin oldu. Bakanlık maddeler halinde sıraladığı cevapta, “Belirtilen mevzuat hükümleriyle kurumun fiziki yapısı ve kurumsal özellikleri göz önünde tutulmak suretiyle hazırlanan iç yönergede belirtilen miktarda yayının koğuşlara verilebildiği hükümlüye hediye olarak getirilen/gönderilen yayınlar hakkında 5275 sayılı Kanun’un 69. maddesine göre işlem yapıldığı sakıncalı olduğu yönünde rapor hazırlanan yayınların eğitim kurulu kararı doğrultusunda kurumlara alınmadığı ve bu kararlara 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu Kapsamında şikayet yolunun açık olduğunu ilgililere tebliği hususunda bilgi ve gereğini rica ederim” denildi.

Fotoğraf: MA

İlgili haberler
Sincan Cezaevinde kadınlar adeta eziyeti yaşıyor

Sincan Kapalı Kadın Cezaevinde kadın tutukluların avukatlara anlattıkları, cezaevlerindeki baskıyı g...

Kocaelili kadınlar: Bakanlık, savcılık ve cezaevi...

Kocaeli Kadın Platformu ve Kocaeli İstanbul Sözleşmesi İnisiyatifi Garibe Gezer'in ölümüne dair açık...

Cezaevinde işkence ve tecavüzü anlatmıştı; Garibe...

Kandıra Cezaevinde işkence görüp tecavüz edildiği belirtilen Garibe Gezer, "Yaşadıklarım duyulsun!"...