Kamuda TİS dönemi: Kadın sağlık emekçileri ne istiyor?
Kamuda milyonlarca kişiyi ilgilendiren TİS görüşmeleri yaklaşıyor. KHK’larla yok edilen iş güvencesi yeniden sağlanmalı, kadınların yaşamlarını tek başına yaşamını sürdüreceği mali koşullar sağlanmalı

Kamuda çalışan 2 milyondan fazla kamu emekçisini ve onlarla birlikte ailelerini, yani milyonlarca kişiyi doğrudan etkileyecek toplu sözleşme görüşmeleri Ağustos ayında gerçekleştirilecek. Hem sağlık hem de sosyal hizmet alanı kadın emekçilerin yoğun olarak çalıştığı, ama aynı zamanda emekçilerin kadın olmaktan kaynaklı birikmiş sorunlarının çözülmediği, hatta giderek arttığı bir süreç var. Bu nedenle toplu sözleşmenin sonuçlarından doğrudan ve en çok etkileneceklerin başında kadın emekçilerin geldiğini söylemek mümkün.
Bu yıl toplu sözleşme görüşmeleri OHAL koşullarında, sendikal faaliyetlerin ve emekçiler üzerinde baskının alabildiğine arttığı, sorunlarının artarak biriktiği, haklara yönelik yeni kapsamlı saldırıların gündemde olduğu bir süreçte yapılacak. KHK’larla 100 binden fazla kamu emekçisinin bir gecede, herhangi bir gerekçe dahi gösterilmeden ihraç edildiği ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin fiilen ortadan kaldırıldığı bir süreçte gerçekleşecek. Kamu emekçilerinin zaten sınırlandırılmış iş güvencesinin tamamen kaldırılması için kamu personel rejiminde ve 657 sayılı yasada kalıcı düzenlemeler yapılarak, KHK’larla oluşturulan güvencesizliğin kalıcı hale getirilmesi planlanıyor. KHK’lar ile ihraç edilen kamu emekçilerinin önemli bir kısmını kadın emekçiler oluşturuyor. Kadın emekçiler KHK’lar ve ihraçların sonuçlarını daha ağırlaştırılmış olarak ve ekstra zorluklarla birlikte yaşıyorlar. Genel olarak da güvencesizlikten, güvencesiz çalışmadan ilk elden ve daha ağır olarak etkilenecek olan kadın emekçiler. Dolayısıyla bu toplu sözleşmede KHK’larla ihraçların kaldırılması, emekçilerin işlerine dönmesi ve kamu emekçilerinin güvencesine yönelik saldırılardan vazgeçilmesi talebi sağlık ve sosyal hizmet emekçisi kadınların da en temel taleplerinden biri olacaktır.

MALİ HAKLAR KADINLARIN TEK BAŞINA YAŞAYABİLECEĞİ DÜZEYDE OLMALI
Son dönemlerde yapılan toplu sözleşmeler, kamu emekçilerinin ekonomik kayıplarının karşılanmadığı, tersine ekonomik kayıplarının arttığı, kamu emekçilerinin reel ücretlerinin gerilemiş olduğu bir tablo oluşturdu. Bunların yanında ekonomideki kötü gidişatın derinleşerek devam ettiği ve emekçiler için krize dönüştüğü, gelen zamlarla hayatın giderek pahalılaştığı bir süreçte genel taleplerimizden olan insanca yaşayacak bir ücret talebi kadın emekçilerin de başta gelen talepleri arasında. Bağımsız olarak kendi ayakları üzerinde durarak yaşayan, eşinden ayrılmış çocuklarıyla birlikte yaşam mücadelesi veren birçok kamu emekçisi kadın vardır. Mali haklar, kadınların tek başlarına yaşam sürdürmelerine yetecek düzeyde olmalı, başkalarına bağımlı kalmalarını engelleyecek düzeyde olmalıdır. Bu talep bu nedenle kadınlar için ayrı bir önem taşımaktadır.
KADINLARIN TOPLU SÖZLEŞME TALEPLERİ
Ücretli doğum izninin 6 aydan 1 yıla çıkarılması, çoğul gebeliklerde doğum ve süt izinlerinin artırılması; kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ücretsiz doğum izni süresinde kademe atlama ile ilgili tüm süreçlerinin herhangi bir kayıp oluşturmadan devam etmesinin sağlanması kadın emekçilerin önemli taleplerinden. Bunlarla ilgili düzenlemeler yapılmazken kadın emekçilerin mevcut hakları da gasp edilmeye, kaldırılmaya çalışılıyor. Özellikle sağlık alanında son zamanlarda süt izinlerini fiilen ortadan kaldıran önemli düzenlemeler yapıldı. Bu nedenle süt izinlerinin kullanılmasının önündeki her tür engelin kaldırılmasından başlamak üzere ifade ettiğim tüm talepler toplu sözleşmede kadınların talepleri arasında olacak.
Yine annelik deneyimi olan kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için esnek çalışma uygulamasının dayatılması ortadan kaldırılmalı; bunun yerine asıl olarak çocuk bakımı ile ilgili düzenlemeler başta olmak üzere kadın emekçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Çalışma alanlarının fiziki koşullarının kadın emekçilerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi de kadın emekçilerin talepleri arasında olacaktır.

ŞİDDETTEN EN FAZLA SAĞLIK EMEKÇİSİ KADINLAR ETKİLENİYOR
Sağlık ve sosyal hizmet alanı da emekçilere yönelik şiddetin çok yoğun yaşandığı, özellikle sağlık emekçilerinin her gün çeşitli şiddet biçimlerine maruz kaldıkları bir durum yaşıyoruz. Yaşanan şiddet o kadar çok ve yaygın ki, çoğu kayıtlara bile geçemiyor. Bu konuda olması gereken düzenlemeler yapılmıyor. Son toplu sözleşmede de bu konu gündem bile olamadı. Kadın emekçiler de bu şiddetten çok fazla etkileniyor, hatta kadın oldukları için daha fazla ve daha farklı biçimlerde de şiddete uğruyorlar. Kadın sağlık emekçileri bazen başka bir kadını şiddetten korumaya çalışırken de, ki bu sağlık emekçilerinin sorumluluğudur, bazen de kendi yaşamlarındaki erkeklerin şiddetine maruz kaldıklarında korunamamakta ve bizzat çalıştıkları esnada, işyerlerinde öldürülmektedir. Yine kadınlara yönelik düşmanca politikalarla ve gerici politikaların etkisiyle kadınların yaşamlarına müdahale edildiği örnekler de sıkça yaşanmaktadır. Son olarak Haseki Eğitim Araştırma Hastanesinde bir hemşire, tekbirli saldırıya uğradı. Bu örnekler yaygınlaşmaktadır. Biz SES olarak bir kadın üyemizi, Hatice Çelik’i de geçtiğimiz yıl Nisan ayında, ayrılmak istediği eşinin saldırısı sonucu kaybettik. Bu nedenle sağlıkta şiddet yasası bir an önce çıkartılmalı ve bu yasa hazırlanırken kadınların yaşadığı kadın olmaktan kaynaklanan şiddet biçimlerine dair özel düzenlemeler ve kadınları bu şiddetten koruyacak tedbirler alınmalıdır. Toplu sözleşmedeki önemli taleplerimizden biri de bu olacak.
Kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sadece “dışarıdan gelen” yani hastalardan, hasta yakınlarından, eşlerinden, tanımadıkları kişiler tarafından şiddete uğramıyorlar. Aynı zamanda işyerlerinde bizzat idareciler, yöneticiler tarafından, bazen mesai arkadaşları tarafından da şiddete uğruyorlar. Kadın emekçilere yönelik ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddet oldukça yaygındır ve bunlara son verecek önlemler alınması toplu sözleşmede kadınların önemli taleplerinden olacaktır.

24 saat açık ve ücretsiz kreşler sağlanması toplu sözleşmede tüm emekçiler için talebimiz. Çünkü bu bir ebeveyn sorunudur. Ancak bugün ne yazık ki kreşlerin olmaması hala, öncelikli olarak kadın emekçileri zorlamakta ve onların yaşamında sınırlandırmalara yol açmaktadır.
Sağlık alanı uzun saatler çalışılan, personel eksiğinin çok olduğu, iş yükünün de çok olduğu, art arda tutulan nöbetler ve yapılan işin yoğunluğu nedeniyle alabildiğine koşulları ağır, angarya çalışmanın çok olduğu alanlardan biridir. Bu yoğunluktan ve angaryadan kadınlar ekstra olarak etkilenmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle evde üzerlerinde olan sorumluluklarla bu koşulları birlikte götürmeye çalışırken zorlanıyor ve yıpranıyorlar, tükenmişlik yaygın olarak yaşanıyor. Personel eksikliği ve yoğunluk, kadınların doğum izni, süt izni gibi haklarını kullanırken de bir çok probleme de neden oluyor. Bu nedenle personel eksikliği giderilmesi, angaryanın kaldırılması, haftalık çalışma saatinin sınırlandırılması ve 35 saate indirilmesi; iş yükünün düşürülmesi hem tüm sağlık emekçilerinin sağlıkları açısından önemlidir ve ortak bir haktır, aynı zamanda kadınları farklı biçimlerde de etkilediği için kadınlar için de ayrıca önemli olan bir taleptir.

İlgili haberler
İş güvencesi bizim için çok şey ifade ediyor

Kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılması sıradan bir yasal değişiklik değil! Amaç kadın emekç...

Kadınların iş güvencesine daha çok ihtiyacı var

Kamu emekçilerinin iş güvencesi tartışılıyor. Kadınların en fazla çalışabildikleri alan kamu. Yani i...

5 maddede iş güvencesi kadınlar için neden ‘hayati...

Kamu alanı, kadınların yaygın olarak çalıştıkları en önemli alan. Uzun zamandır kamuda iş güvencesi...