KT Deri işçisi Mihri: Sorunlar ancak birlik olursak değişir!
Sendikalaştıkları için işten atılan ve direnişe geçen KT Deri işçilerinden Mihri: ‘Sorunlar ancak birlik olmakla değişir. Hem işçilerin hem de sendikaların birlik olması lazım.’

Onlarca ülkede, binlerce kadın işçi çok ağır koşullarda çalışarak H&M, COS, CALVIN KLEIN, TOMMY HILFIGER gibi markalara üretim yapıyor... Işıltılı mağazalarda uçuk fiyatlara satılan parlak deri montların, deri ceketlerin bazıları da İstanbul Esenyurt’ta KT Deri fabrikasındaki kadın işçilerin ellerinden geçiyor. 49 yaşında, 4 yıldır KT Deri’de çalışan Mihri de bu kadınlardan biri. Önceden randevulaştığımız yerde, direniş çadırında buluşuyoruz bir öğle arasında. Hemen çaylarımızı alıp, son süreçte işyerlerindeki en yoğun tartışılan sendikalaşma sürecini konuşmaya başlıyoruz. 

İlk önce DERİTEKS’te örgütlenmiş, ardından DİSK/Tekstil’e geçme kararı almışlar. Sendikal geçiş sürecini şöyle anlatıyor Mihri: “İlk girdiğimiz zaman maaşlarımız çok düşüktü, asgari ücret alıyorduk. Burada birinci ayakçı dedikleri işçiler bile asgari ücretten biraz daha fazla maaş alıyordu. İzin alamıyorduk, mesailerimiz çoktu. Hafta içi akşam 21.00’e kadar, hafta sonu hem cumartesi hem pazar... Biz bunların üzerine sendikalaşmak istedik, DERİTEKS’e gittik. Ama sonrasında bir şey değişmedi. İki arkadaşımızı kaybettik burada kovid yüzünden. Sorun olduğunda ulaşamadık. Sonra arkadaşlarla haberleştik, toplu halde DİSK/Tekstil’e gittik. Patron duydu sendikaya gittiğimizi ve toplantı yaptı. DİSK’i kesinlikle kabul etmediğini söyledi. Biz de bunun üzerine ‘Hiçbir sendika olmasın, ama koşullarımızı iyileştirin’ dedik, onu da kabul etmedi. ‘Çalışan çalışır, çalışmayan tazminatını alır gider, benim 2 yıl itiraz etme hakkım var’ deyince biz de karşı geldik. Sonra bir anda duyduk ki 2 arkadaşımızı kapının önüne koymuşlar, o gün bugündür biz de burada, arkadaşlarımızın yanındayız.”

‘KIZIMI İŞTEN ATTILAR’

Diğer kadın işçilerin de yukarıdan ‘İşten atarız’ diye tehdit edildiğini, baskının hâlâ sürdüğünü söylüyor ve ekliyor: “Benim iki kızım da burada çalışıyordu, çok da övüyorlardı, ‘Çocuklarını çok sevdik, onlar gitmedikçe çıkarmayacağız’ dediler ama ben sendikaya üye olduktan sonra kızlarımdan birinin yaptığı işi değiştirdiler. Başka arkadaşlarımıza da selam vermediler. Onun telaşıyla uğraşırken diğer kızım aradı ‘Anne beni işten çıkardılar’ dedi. Hem bana diş geçiremedikleri için hem de kızlarım abilerine, buraya çadıra desteğe geliyorlardı, o yüzden böyle yaptılar. Bugün onlara yarın bize. Arkadaşlarımız içeri alınana kadar, sonuna kadar da buradayız.”

‘PATRONLARIN BORÇLARI SİLİNİYOR BİZE 1 LİRA VERMİYORLAR’

Bir yandan da asgari ücret görüşmeleri başlayacak, onun üzerinden devam ediyoruz sohbetimize: “Valla ne kadar arttırırlar bilmiyorum ama enflasyonu çok düşük gösterdikleri için çok zam vermezler. Her şey onların ellerinde. 2 bin 500 - 2 bin 600, fazla bir şey vermezler. Bize verirlerse kendilerine yetmez. Açlık sınırını biliyorsun, en azından 3 bin yapmalılar, o da bizi kurtarmaz ama onu da vermezler. Maaşlarımızda çok kesintiler var, mesai yapıyoruz, bir bakıyoruz 1000 lira, 1200 lira, 1300 lira kesinti var. Yaptığımız bütün mesailer boşa gidiyor. Akşam 9’da çıkıp evine gidiyorsun, cumartesileri geliyorsun, maaşa bir bakıyorsun mesai ücreti yok! Patronların borçlarını sıfırlıyorlar ama bizimkilere 1 lira bile fazla vermiyorlar. Bizden başka herkese soruyorlar asgari ücret ne kadar olsun diye. Bu sorunlar ancak birlik olmakla değişir. Hem işçilerin hem de sendikaların birlik olması lazım. Sendikaların işçilerin taleplerini birleştirmesi lazım, patroncu olmamaları lazım.”

‘ŞİDDETİN KAYNAĞI YOKLUK, YOKSULLUK’
Öğle arası bitmeden, çaylarımızın son yudumlarıyla birlikte 25 Kasım’ı konuşuyoruz. “Pandemi başladı, herkes evde kalınca şiddet iyice arttı. Yokluk, yoksulluk bunlar şiddeti doğuran şeyler. Kadınlar da çalışıyor ama eve getirdiği para gözükmüyor. Okumakla da alakası yok bunun, doktor adam da eşini öldürüyor. Sistemin değişmesi lazım bunun çözülmesi için. Devletin bu şiddeti çözmesi lazım” diyor.
Son süreçte hükümetin gündeminde olan ve kaldırılması tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ni sorduğumuzda ise şunları söylüyor Mihri: “Onu bile kaldırmaya çalışıyorlar, yapmamaları lazım. Bizim başka dayanağımız kalmıyor. Boşuna koyulmadı o maddeler. Bu şiddet meselesi sadece kadınlarla çözülecek bir şey değil, devletin bir önlem alması lazım. Bir kadın öldürülüyor, onun için eylem yapan kadınları yerlerde sürüklüyorlar. Caydırıcı yasalar getirilmesi gerekiyor. Alıyorlar ön kapıdan, arka kapıdan bırakıyorlar. Ama bir kadına yardım eden Kadir Şeker içeride. Adil mi? Kadınlar kendilerine güvensin, ne eşlerinin, ne babalarının eli altında kalmasınlar. Korkmasınlar hiçbir şeyden, ben hiçbir şeyden korkmuyorum çünkü.”
İlgili haberler
DEBATEKS işçileri sendikalaşma mücadelelerini anla...

260 işçinin çalıştığı ve çoğunluğu kadın olan DEBATEKS’te sendikalaştıkları için işten atılan kadın...

VİP Giyimde çalışan kadın işçiler sendika hakkı iç...

Çoğu kadın 550 işçinin çalıştığı VİP Giyim’de sendikal mücadelenin de örgütleyicisi olan kadınlarla...

Depo işçisi: Gece gündüz çalıştığım yer beni işten...

"Kreşler kapalı, çocuğumu bırakabileceğim bir kreş de yok. Senelerdir gece gündüz demeden çalıştığım...