Kürtçeye baskı kadınlara bağımlılık ve bunalım olarak dönüyor
Kürt dilinin bugün karşı karşıya olduğu baskılar ve kadınların bundan nasıl etkilendiğine dair İHD Hakkari Şube Yöneticisi Pınar Şen ile konuştuk.

1932 yılında Celalettin Bedirhan ve birçok Kürt aydının öncülüğünde yayımlanan Hawar dergisinin çıktığı tarih 15 Mayıs 2006’dan beri Kürt Dili Bayramı olarak kutlanıyor. Kürt dilinin üzerindeki baskılara rağmen dili ve kültürü yaşatmak için her yıl çeşitli etkinlikler örgütleniyor.

Kürt dili üzerindeki baskılar Kürt kadınlar açısından çeşitli farklı sonuçlar doğuruyor. Kürt dilinin bugün karşı karşıya olduğu baskılar ve kadınların bundan nasıl etkilendiğine dair İHD Hakkari Şube Yöneticisi Pınar Şen ile konuştuk.

Geçtiğimiz günlerde Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, "Türkiye'de Türkçe Dışında Konuşulan Anadillerinin Kullanım Düzeyi ile Ana Dillerine Dair Talep ve Eğilimleri" başlıklı bir araştırma raporu açıkladı. Raporda öne çıkan bulgulardan biri de kadınların kendi anadillerini sosyal yaşamda ve hanede daha az kullandığına yönelikti. Siz bu sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürtçenin kadın ve erkekler arasında konuşulma oranlarına baktığımızda biz de kadınların erkeklere oranla daha az Kürtçe konuştuğunu gözlemliyoruz. Bunun altında yatan unsurlardan biri tabii iktidarın yaygınlaştırmaya çalıştığı Türk kimliği ve milliyetçiliğin yarattığı baskı. Ancak bölgede hâlâ Kürt aşiretleri ve Kürt kültürünün bazı normları da kadınları kendi hanelerindeki dar alanlara sıkıştırıyor. Yani bu durum yalnızca iktidarın yarattığı bir problem olmamakla birlikte Kürt halkının bir gerçeği olarak da şekilleniyor. Bu dar alana sıkışma durumuyla birlikte kadınlar daha çok dijital alana yakınlaşıyor, arkadaşlık ilişkilerini sosyal medya üzerinden kuruyor. Bu dijital alanda da Türk ve dünya medyasıyla ilişkileniyor.

Bunun yanı sıra Türk ve Kürt komplikesinin yaşanmış olduğu alanlarda baskılanmış kimlik biçimleri daha çok gün yüzüne çıkıyor. Coğrafyada bir çift bilinçlilik oluşuyor. Kadınlar kendilerini hangi dille ifade edeceği noktasında soru işaretleri yaşıyor. Bu da kadınları belli bir ortama dahil olabilmek, varoluşsal sancılarından kurtulabilmek ve kendi varlıklarını kabul ettirebilmek için Türk dili ve kültürünü daha çok kabul ediyor. Bu sorunu çözebilmek adına kadınların var olduğu alanları çoğaltmak ve açılan bu alanlarda da kadınların kendi anadilleriyle var olabilmelerini, işlerini ve karşılaştıkları sorunları kendi anadilleriyle çözebilmelerini sağlamak gerekiyor.

Bu sorunun bir yanı da Kürt diline yönelik politik tutum. Erkekler Kürt siyasetinde aktif bir biçimde yer alırken kadınların geriden gelmesi, kadınların kendi kimliğini, kültürünü ve dilini daha çok erozyona uğratıyor. Dolayısıyla erkekler kadınlara göre daha fazla Kürtçe konuşuyor çünkü dil, onlar için aynı zamanda politik bir duruş sergileme biçimi. Bu noktayı hatalı görüyorum. Çünkü var olan bir dil; edebiyatı, folkloru, tarihçesi, basını, yayını ve tarihçesiyle birlikte görülmeli. Nasıl İngiliz dili, Türk dili gibi diller kendine özgü birer dil olarak kabul ediliyorsa Kürtçenin de kendine özgü bir dil olduğunu; en temelinde de bir anadil olduğunu kabul etmek ve buna göre hareket etmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum.

KADINLAR TEK BAŞINA KAMU HİZMETİ ALAMIYOR

Kürtçe kamu hizmeti verilmemesinin bölgede anadili Kürtçe olan kadınlar açısından son süreçte ne gibi zorluklara sebep oluyor? Karşılaştığınız somut örnekler nelerdir?

Tüm kamu hizmetlerinde Kürtçenin saf dışı bırakılması bölgede, kendi kültürel değerlerinden vazgeçmemiş bölgelerde de hâlâ bir sorun. Dolayısıyla bugün kadınlar kamu hizmetlerinden yararlanırken kendilerini anadiliyle ifade edemiyor. Kadınların başka bir kişinin ifade biçimiyle kendi sorunlarını ortaya koyması da bir temsiliyet biçimini ve hakimiyeti beraberinde getiriyor.

Burada temsil edilme biçiminin bir başkasının ağzından ya da bir başka kurumun, politikanın ağzından ortaya çıkması Kürt kadınların kendi özgün haklarından uzaklaştırarak kadınların benliğini bir erkek egemen iktidarın altında toplayarak temsilini oradan sağlıyor. Yaşamış olduğumuz somut örneklerden biri özellikle hastanelerde yaşanan dil problemi. Kadınların anadilleriyle kendilerini temsil edememesi, dolayısıyla çocuklarıyla, eşleriyle birlikte hastaneye gidip gelmeleri hayatlarındaki kısıtlanmışlığı gösteriyor. Buradaki problem kamu hizmetlerinde Kürtçenin kullanılmıyor oluşunun kadınları tek başlarına bir şey yapamama ve birilerine bağlı olarak hareket etmeye zorlayarak kadınların özgür alanlarını kısıtlaması.

Şu anki taleplerimizden biri belediyelerdeki kadın ve kültür birimleri gibi tüm birimlerde yürütülecek olan çalışmalarda Kürt dilinin hakimiyetini ortaya koymak. Çalışmaların bu biçimiyle yapılması kadınların kendine olan öz güvenlerini geliştirmek ve kendi sorunlarını kendi anadilleriyle ortaya koyabilmeleri bağlamında gerekli ve elzem. Örneğin bölgede taciz, şiddet gibi travmatik olaylarda kadınların kendilerini başka bir dille ifade etmek zorunda olması, yaşanan olayın hem bilişsel hem de bilinç dışı etkilerini ve travmayı eksik ifade etmelerine sebep oluyor. Bu durum aslında bir çaresizlik sendromunu da oluşturuyor. Ayrıca kadınların toplumsal alanlardan uzak kalmasına da neden oluyor.

Kamunun her alanında özellikle Kürtçe hizmet verilebilmesi oldukça önemli. Ancak kamu alanlarını tekeline almış iktidar, kendi mevcut sistemini işletebilmek adına kamuda da yaratmış olduğu Türkleştirme politikasını aktif bir şekilde devam ettiriyor.

UZMAN ÇEVİRMENLERİN OLMAMASI HAK KAYBI YARATIYOR

Bir diğer problem ise adliyede yaşananlar. Kürt hasta, yaşlı ve kadın mahpusların kendi hür beyanlarını ifade ederken düşmüş oldukları eksiklikler ya da yanlış tercüme ile oluşan beyan kırıcı unsurlar görebiliyoruz. Dolayısıyla savunma biçimleri tamamen Kürtçe olsa da bu alanda uzman kişilerin çalışmıyor olması kadınların özgün haklarını ve özgürlük haklarını da elinden alıyor. Adliyelerde, mahkeme salonlarında beyan ve savunmalarda da katiplerin ya da Kürt alanında etken olmayan kişilerin beyanlarının esas alınıp bu şekilde tutanaklara geçirildiğini de çok iyi gözlemliyoruz. Bu noktada Kürt avukatların ciddi isyanları olduğunu ve bu alana dair çözüm üretmenin yollarını aradığını görüyoruz.

Kürt dilinin korunması Kürt kadınlar için nasıl bir önem taşıyor?

Kadınlar bu coğrafyada kendilerini hangi dille, hangi kültürle ifade edebileceğini kestiremeyebiliyorlar. Dolayısıyla içine girdikleri girdaptan çıkamıyorlar.

Kürtçenin korunması özellikle Kürt kadınları için yapılması gereken en önemli şeylerden biri kadınların kendi anadilleriyle kendi alanlarını inşa edebilmek. Bu alanlar kendi sosyal yaşantıları olur; iş yerleri, alacakları eğitim, çalışmalar olabilir. Bunu yapmadığımız taktirde yeni jenerasyonlarla birlikte Kürt dilinin kaybolma ihtimali söz konusu.

Kürt dilinin konuşulmamasıyla birlikte yeni jenerasyonlarda evlenen ve çocuk sahibi olan kadınların çocuklarıyla Türkçe konuştuğunu görebiliyoruz. Bunun iki sebebi var: Kadınlar ya Kürtçeyi hiç öğrenmiyor ya da “Benim çocuğum Türkçe konuşsun, burada mağdur olmasın. Onun konuşmasıyla dalga geçilmesin” düşüncesi öne çıkıyor. Aslında bir yer edinebilme problemi var. Kadınlar nereye ait olması gerektiği çelişkisi yaşadığından çocuklarına da aynı çelişkiyi yaşatmak istemiyor. Bu duygusal tavır aslında bize yöneltilen duygusal şiddetin kendisi.

İktidarın yarattığı bu tahribat bireye yönelik değil uzun vadeli bir proje; sonraki nesiller için de yapılmış olan milliyetçi politikanın ürünü. Şu an bizler kendi belediyelerimizde aktif olarak bu dili kazandırabilmek ve bu dilin varlığını; geçmişiyle, edebiyatıyla her yönüyle ortaya koyabilmek için çocuk hikayeciliği ve masallarla bu dili yaşatmaya çalışıyoruz. Bizim için anadilimiz önemlidir. Yaşayabilmemiz için bu alana dair üretebilmemiz, bu alana dair çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Kürt Dili Bayramı için de seslenişimiz: “Bê ziman jiyan nabe.”  Kürt dili bayramını kutluyoruz, bu dil için edebileceğimiz mücadeleyi de sonuna kadar yapacağız. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Öldürülen Fatma Altınmakas‘ın şikayeti, Kürtçe ter...

Muş‘ta tecavüze uğradıktan sonra öldürülen Fatma Altınmakas‘ın jandarma karakoluna şikayette bulunma...

Kadınlar Dünyası’nın Kürt Kalemi: Mes’adet Bedirxa...

'Kadınlar Dünyası kapılarını Kürt kadınları için de aralayan bir dergi. Dergide yazan bu kadınların...

Kürt kentlerinde kadınlar sorunları misliyle yaşıy...

‘Antidemokratik uygulamalar ve cezasızlık başta olmak üzere tek adamın politikaları da bölgede yaşay...