
Tüm dünyada yaşanan ekonomik sıkıntıları, egemen sınıflar en iyi bildiği yolla yani yükü emekçilerin sırtına yıkarak atlatmaya çalışıyor. Ülkemizde de yaşanan tablo farklı değil. Tek adam iktidarının ekonomi politikaları işçiler ve emekçiler için her geçen gün bir öncekini aratacak sonuçlar doğuruyor. Bu süreç Mehmet Şimşek’in ,“rasyonel ekonomi” programlarının bir sonucu olarak da önümüzde duruyor. Mehmet Şimşek, çeşitli sermaye gruplarınca övüle dursun bu rasyonaliteden kadınların payına neler düşüyor, Eskişehir örneği üzerinden gelin biraz buna bakalım.
Asgari ücretin çoktan açlık sınırı altında kaldığı, yoksulluk sınırının ise neredeyse dört asgari ücret seviyesine geldiği bu günlerde, Şimşek programının bel kemiğini oluşturan esnek, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışma rejimi sıra kadınlara gelince daha da vahşileşiyor. Kadını geleneksel aile rollerine hapseden iktidar, kadının emeğine de yan rol biçiyor.
Eh ne de olsa aile bütçesine kadının emeği ancak katkı olabilir (!) o halde en düşük olsa ne olur? İşten çıkarmalar mı yaşanacak, üç işçinin işi tek işçiye mi yaptırılacak; önce kadının emeğinden vazgeçiliyor. Bir de üstüne aile on yılı ilan ediliyor. İktidarın programı tam olarak şöyle: “Kadının kırıntıya dönüşen haklarını da alırız, içinde şiddetin kol gezdiği eve de hapsederiz. Örgütlülük mü, sendikalaşma mı kim kaybetmiş ki kadınlar bulsun?”
SENDİKALAŞMA İMKANSIZLAŞTIRILIYOR
Eskişehir’de de sendikanın olmadığı fabrikalarda çalışan kadınlar açısından sınırsız sömürü, baskı, güvencesiz çalışma karşılığında ancak asgari düzeyde bir ücret olarak özetleyeceğimiz çalışma koşulları var. Özellikle çalışanların büyük oranda kadın olduğu ve Beko’nun yan sanayisi pozisyonunda olan petro-kimya iş kolundaki fabrikalarda çalışan çoğu işçi sendikalaşmanın da imkansız olduğunu düşünüyor. Örneğin Nova kalıp fabrikasında çalışan bir kadın işçi, fabrikasında bir örgütlenme olamayacağını düşündüğünü söylerken bunu şöyle açıklıyor: “Kadınlar zaten ‘aile bütçesine katkı’ için çalışıyor; sendikaya, daha iyi çalışma koşullarına değil her ay aldıkları maaşlara bakıyorlar.” Bu kadınlar için daha yaşanılası bir hayat, hayal dahi olmaktan çıkalı baya oluyor.
GÖSTERMELİK TEMSİLİYET
Sendikalı iş yerlerine gelince de durum çok farklı değil aslında. Örneğin çeşitli teşviklerden yararlanmak için bir dönem yoğun olarak kadın işçi alımları yapan Türk Metal’in örgütlü olduğu Beko fabrikasındaki kadın işçiler, son dönemlerde kadın sayısının yeniden düştüğünü söylüyor. Sendikayı sorduğumuzda ise moraller zaten bozuluyor. Sadece kadın olduğu için temsilen bir kadın temsilcinin her dönem belirlendiğini ancak asla kadın işçilerin sorunlarının gündem olmadığını, temsiliyetlerinin olmadığını düşünüyorlar.
Yine Türk Metal’in örgütlü olduğu kablo fabrikası Bekel’de de çalışanların büyük oranı kadın. Kadın tercihinin kablo işlemedeki maharetleriyle ilgili olduğunu düşünüyor işçiler. Bu fabrikada da ücretler sendikalı olmalarına rağmen asgari ücretin biraz üzerinde.
AİLE POLİTİKALARININ KADINLARA GETİRİSİ: YÜZDE SIFIR ZAM!
Kamu ve belediye işçileri için de durum farklı değil. Kamu emekçileri ve beyaz yaka olarak çalışan kadınlar için gündem, bel büken Şimşek programının sonuçları kadar bu yılın aile yılı ilan edilmiş olması. Kadının ancak aile içerisinde varlığına anlam yükleyen bu zihniyetin çelişkileri de tartışılıyor. Özellikle her çalışan için farklı bir ücret politikası belirlenebilen kurumsal yerlerde çalışan beyaz yakalı kadınlar; evlilik, doğum gibi süreçlerin kadınlar için nasıl engelleyici olduğundan, ücretlerinin bu süreçlerde neredeyse sıfır zam ile yerinde saydığından bahsediyor. Erkek çalışanlarla aralarındaki ücret makası bu süreçlerde daha da açılıyor. Kariyerleri sekteye uğruyor.
GENÇ KADINLAR ŞİDDETE AÇIK KOŞULLARDA ÇALIŞIYOR
Söz konusu Eskişehir ise üniversiteli genç kadınlar için de ayrı bir parantez açmak elzem. Aldıkları üç kuruş burs veya krediler ile okumaları, yaşamaları imkansız malum. Ailelerin desteği ise çok sınırlı kalıyor. Okumak için en kötü koşullarda, sigortasız çalışmak zorunda kalan genç kadınlar, özellikle hizmet sektöründe ne giydiğine, nasıl yürüdüğüne dahi karışılarak çalıştırılıyor; şiddete ve tacize açık koşullarda çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Dayanamayan da okumaktan vazgeçiyor.
Kısacası sermayenin rasyonel politikalarından kadınlara; yoksulluk, sömürü, şiddet, eşitsizlik sonuçları çıkıyor.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlgili haberler
Şimşek programında iki yılın ardından: Kadın işçil...
Mehmet Şimşek programı uygulanmaya başlayalı iki yıl geçti. Bu iki yıl kadınlar için ucuzun da ucuzu...
Taleplerimizi birliğimizle kazanacağız: 'Barajsız...
Sendikalı, sendikasız, tam zamanlı ya da yarı zamanlı hangi biçimlerde çalışırsa çalışsın tüm kadın...
İş yok, geçim yok, güvence yok: İşten atmalar yasa...
Sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı için bütünlüklü bir planın, özellikle kadınlar üzerinden işletilece...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.