Tarladan başlayan sömürü fabrikada katmerleniyor
Üretici köylü düşük fiyat ve kota ile sömürülürken; çay fabrikalarında işçiler 6 ay çalıştırılıp kapının önüne konuluyor. Fabrikada ve tarlada en çok da kadınlar dertli.

Şu an Doğu Karadeniz’de yediden yetmişe herkesin “yeşil altın” olarak da söylenegelen çayın ilk sürgün dönemindeyiz. Çaylarını bir an önce toplayıp satmak isteyen çay üreticileri ise ÇAYKUR’un kota uygulamasına, hem ÇAYKUR’un hem de özel çay şirketlerinin yaş çaya verdiği düşük fiyata öfkeli.

Doğu Karadeniz’in en temel geçim kaynağı çay olunca ister istemez ya çay üreticisi oluyorsun ya da çay işçisi. Kadın üreticiler de aynen böyle söylüyor: “Biz hem çayın üreticisiyiz hem de işçisi.”


Fotoğraf: Google Street View

Bölge halkı için çay demek iş demek, aş demek, emek demekken uygulamalarla bu ekmekten de edilmeye çalışılıyorlar adeta. Sektörde toplam 30 bin işçi çalışırken bunların 13 bine yakını işçinin kamu kurumu ÇAYKUR’da istihdam ediliyor. Çay fabrikalarında çalışan işçilerin yüzde 90’ı mevsimlik işçi. Belli bölümlerde kadın işçilerin de çalıştığı bu fabrikalarda kadınların yaşadığı zorlukları DİSK’e bağlı Gıda İş Sendikası Genel Sekreteri Olcay Ozak ve özel işletmede çalışan bir kadın mühendisle konuştuk.

Doğu Karadeniz’de ÇAYKUR kadar büyük bir işletmenin olmadığını söyleyen Ozak, insanların yaşamlarını çaydan gelen gelir ile idame ettirdiğini söylüyor. Rize’de küçücük bir alandan dağlara kadar çay bittiğini söyleyen Ozak, yılda 3-4 defa sürgün işlemi yapıldığını anlatıyor.

Gıda İş Sendikası Genel Sekreteri Olcay Ozak | Fotoğraf: Ekmek ve Gül

ÇAY İŞÇİLERİ KADROYA ALINMALI

Çay fabrikaları ve tarlalarında işçilerin mevsimlik çalıştığını dile getiren Ozak şöyle devam ediyor: “Bu mevsimlik tarım ve fabrika işçileri yılda 180 gün çalışıyor. Kalan günlerde işe gidemiyor, ücret alamıyorlar, sigorta primleri de yatırılmıyor. Yaşam mevsimlik olabilir mi? Yılın geri kalan 6 ayında ne yiyorlar içiyorlar? Kadınlar 6 aylık kazanç ile 12 ay geçinmek durumunda kalıyor. Çocuğunun bütün ihtiyaçlarını, eğitimini, sağlığını, yemesini, barınmasını 12 ay boyunca sürdürmek zorunda. Bütün bölge için olumsuz bir durum. Kadınlar daha çok etkileniyor, daha fazla yoksullaşıyor, gelecek kaygısını daha fazla yaşıyor. Ayrıca emekli olma ihtimali çok uzak. 6 aylık primle nasıl primini doldurup emekli olsun? Bir işyerinde 25 yıl çalışan biri prim gün sayısını tamamlayıp, yaş ve yıl gibi diğer şartları da yerine getirip emekli olmaya hak kazanırken ve belirli bir kazanç elde ederken, çay işçisi en az 45 yıl çalışacak ki 20 yıl çalışmış bir işçi kadar prim gün sayısına sahip olsun. Burada önemli bir hak kaybı var, bu da önemli bir eşitsizlik. Kadınlar bu 6 ayın sonunda kayıt dışı, gündelik işlerle yaşamını sürdürmeye çalışıyor. ÇAYKUR’da ve özel çay fabrikalarında bu durum yaygın. Bunun böyle olması kabul edilir değil. İşçilerin tamamı kadroya alınmalı, 12 ay ücret elde edebilmeli. ÇAYKUR’un zararı tartışmalı olmakla beraber, bölgede faaliyet yürüten özel çay fabrikalarının kârı her geçen yıl artıyor. Hem ÇAYKUR’un hem de özel şirketlerin söz konusu on binlerce işçiyi kadroya alma güçleri var. Ancak işçileri ‘mevsimlik sömürmek’ onlar için çok daha kârlı halde. Biz bu işçilerin kadroya alınmasını, kadrolu, güvenceli biçimde çalışmalarını talep ediyoruz.”

‘KADINLARIN İHTİYAÇLARINI GİDEREBİLDİĞİ GÜVENLİ ALANLAR YOK’

ÇAYKUR’a bağlı çalışan kadın işçiler açısından yaşanan bir diğer sorun da çay alım yerlerinde ihtiyaçlarını giderecekleri tuvalet, kabin gibi yerlerin olmaması. Çay alım yerlerinde kadınların kendilerini güvenli hissedecek, ihtiyaçlarını daha güvenli bir yerde giderecek alanlar istediğini belirten Ozak, “İşverenler isterse bunu yapabilir. Ancak bunu kulak arkası ediyorlar. Kadınlar ‘Biz araziye çıktığımızda kadın erkek birlikte çıkıyoruz ama bizim bir ihtiyacımız olduğunda onu rahatlıkla söyleyemiyoruz. Bu bizim yaşamımızı zorluyor, strese giriyoruz. Dinlenme, mola yerleri, tuvalet gibi yerler tahsis edilmesini istiyoruz’ diyorlar” sözleriyle kadınların taleplerini anlatıyor.

‘İŞÇİLERİ VE ÜRETİCİLERİ SÖMÜRÜSÜYE KARŞI MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ’

Gıda-İş olarak bölgede çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden Ozak, özellikle çayın üretim ve toplama aşamasında en büyük emeği sarf eden kadınları birlikte mücadele etmeye çağırıyor. Hem üretici köylü, hem de fabrikada emek sarf eden işçilerin örgütlenerek birlikte hareket etmeye çağıran Ozak, “Kendi emekleri için, emek sömürüsünün önüne geçmek için tüm işçileri mücadeleye davet ettiğimiz gibi üretici köylüleri de mücadeleye davet ediyoruz” ifadelerini kullanıyor. Ozak, “Türkiye’de ürettiğinin fiyatını belirleyemeyen tek kesim üretici köylülerdir. Üretici köylüler ürettiği çayın fiyatını örgütlenerek belirleyecek noktaya gelebilir. Taban fiyatını sorununu da bu şekilde çözebilir” diyor.

ÇAY FABRİKASINDA KADIN OLMAK ERKEKTEN 2 KAT FAZLA EFOR DEMEK
ÇAY fabrikalarında kadın olarak çalışmanın zorluğunu anlatan ve ismini vermek istemeyen kadın mühendis ise kadınların işyerinde varlığını kabul ettirebilmesi için erkeklerden 2 kat fazla efor göstermek zorunda kaldığını söylüyor. Yönetici kadroda olan kadın mühendis, “Bölgede genelde erkek çalışanlar tercih ediliyor. ÇAYKUR son 2-3 yıldır personel alımında verdiği ilanlarda kadınlara kontenjan açmıyor, kriteri ‘ilkokul mezunu, erkek işçi’. Özel sektörde de kısıtlı sayıda kadın çalışıyor” diyor. Mesela bir temizlik işi varsa, erkeklerin de bu işe ortak olması gerekirken o işin sadece kadınlara yaptırıldığını ifade eden mühendis şöyle devam ediyor: “Biz üç mühendis çalışırken, çay işletmeleri üzerine yüksek lisans yapmama rağmen diğer iki erkek mühendisten çok daha fazla çalışmam gerekti. Kendimi ispatlamak, o işyerinde kalıcı olabilmek için diğer çalışan mühendislerin iki, üç katı efor sarf etmeliydim. Kadın işçiler için de durum aynen böyle. Sezon bittiğinde belirli işçiler yıllık olarak çalışıyor, bunların seçilmesi sezon sonunda yapılıyor. Sırf orada 12 ayı doldurabilmek için erkek işçi bir iş yapıyorsa kadın işçi 3 iş yapıyor, çünkü o işe ihtiyacı var. Bu tüm fabrikalardaki kadın çalışanların maruz kaldığı benzer sorunlar…”
Çalışma saatlerinin de özel sektörde çok uzun olduğunu dile getiren mühendis, “Devlet fabrikasında 8 saat çalışılırken, özel sektörde 12 saat çalışma var. Ve genelde sabit bir ücrete anlaşılıyor, Asgari ücretin biraz üstü” diyor. Kendileri açısından da özellikle sezonda bir çalışma saatinin olmadığını söyleyen mühendis, “İş ne zaman biterse o zaman bırakıyoruz çalışmayı. Ekstra çalışmamızın bir mesai ücreti de yok. Sezonda 1 ay boyunca hiç ara vermeden çalışıyoruz, pazar izni yok. Kamuda iş bellidir, herkes nerede görevli ise o işi yapar, ama özel sektörde böyle bir şey yok. Nerede eksik varsa oraya yönlendirilirsin, olabildiğince kısıtlı personelle maksimum işgücü beklenir” diye anlatıyor.

Ana fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Çay üreticisi kadınlar: Emeğimize de ekmeğimize de...

Çay bahçelerinin hem işçisi hem üreticisi durumunda olan iki kadın kazandıkları paranın geçimlerine...

Gıda-İş: ÇAYKUR, emeğiyle çayı var eden kadınların...

ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun sözleri kadınların tepkisine yol açtı. Gıda-İş Sendikası Süt...

Mevsimlik işçiye su bile yok!

Nusaybin’den Salihli’ye gelerek tarlalarda çalışan mevsimlik işçiler, kötü çalışma koşullarının düze...