Üniversite heyecanı yerini kaygıya bıraktı: Genç kadınların en büyük kaygısı güvenlik
Genç kadınlar için üniversite tercihlerinde güvenlik, ulaşım ve yaşam koşulları belirleyici oluyor. Hayallerin yanında kaygılar da sürece yön veriyor.

Üniversite tercih dönemi bitti, sonuçların açıklanması için gün sayılmaya başlandı. En az bir senesini geleceğini belirleyecek 2-3 saatlik sınavlara harcayan gençler şimdi de üniversite kapılarını açmanın heyecanını yaşıyor. Ancak son senelerde bu heyecan yerini kaygıya da bırakmış durumda. Özellikle genç kadınlar açısından yeni bir okul, yeni bir şehre gitmek yeni kaygıları da beraberinde getiriyor. Yeni bir okul, yeni bir hayat, yeni bir düzen, yeni insanlar... Bunlarla ülke gündemi de birleşince kaygılar daha da artıyor. 

Genç kadınların şehir tercihini ‘güvenlik’ belirliyor

Bu sene sınava giren Nehir ve Sıla ile tercih döneminin nasıl geçtiğini, tercihlerini neye göre yaptıklarını konuşuyoruz. İkisi de geçtiğimiz yıl istedikleri üniversiteleri kazanamadıkları için bu sene yeniden hazırlanıp sınava girmişler. Sıla, şehir tercihi yaparken önceliğinin o şehrin bir öğrenci şehri olup olmaması olduğunu söylüyor. Öğrenci şehrinden kastı öğrencilerin rahatça yaşayabildiği, ulaşımın kolay ve uygun fiyatlı olduğu yerler. Şehir tercihinde bir diğer belirleyici de güvende hissedip hissetmeyeceği. Sıla aslında Kocaeli’de yaşamayan bir genç. Tatile buraya gelen Sıla, küçük bir şehirde yaşadığı için daha büyük bir şehre gidecek olmanın kendisinde ister istemez kalabalığın verdiği bir kaygı oluşturduğunu söylüyor. Sıla, tercihlerini de bu düşünceyle yapmış. Bazen istediği bir bölüm olmasına rağmen kriterlerine uymadığı için o şehri tercih etmemiş. Şehir kriterleri arasında ise suç ve şiddetin daha az olduğu kentler yer alıyor. Tercihlerini bunun neden belirlediğini sorduğumda, Sıla kendini “Şu an hayatta ve güvende kalmak daha önemli çünkü” sözleriyle ifade ediyor.

Nehir’in üniversite tercihlerinde ana belirleyici olanlar hayalleri ve iş imkanları. Tercihlerini buna göre yapmış. Ancak gideceği şehirde yaşayıp yaşayamayacağı da şu anki kaygılarından biri. “Yaşayabilmekten” kastını sorduğumuzda, Nehir güvenlik, maddiyat, insanlar, aile özlemi ve kendi psikolojisini etkenler arasında sayıyor. “Kendimi tanıdım önce” diye anlatan Nehir “Kaygılarım azaldı. Sosyal bir insan olduğumu düşünüyorum. Ne kadar kaygı olsa da diğer duygular öne geçiyor” diye konuştu. Üniversite hayatında olası yaşayabileceği sorunlara ilişkin de şimdiden kendince çözümler aramaya çalışan Nehir, “Maddi bir sorun olursa ben de işe girerim. Yurtta kaldığım insanlarla anlaşamazsam orta yolu bulmaya çalışırım, olmazsa çalışıp çabalayıp ev tutma planlarım var. Derslerimi çok iyi halletmeliyim ki hocalarla aram iyi olmalı” diye anlatıyor planlarını. 

‘Adalet sistemi böyle olduğu sürece kişisel tedbirler yeterli değil’

Güvenlik de Nehir’in kaygılarından biri. “Bunlar için gerekli önlemleri almalıyım, sürekli bunları düşünüyorum kafamda” diyor. Nasıl güvenlik önlemleri alacağını sorduğumda sıralıyor Nehir: “Tek başına kalmamak, kalabalık ortamlarda durmak, yanımda biber gazı taşımak, çevremde konum atabileceğim insanlar olması, şehri iyice tanımak gibi kişisel şeyler…” Bunlar yeterli mi diye sorduğumdaysa “Değil tabi ki. Ne kadar her şeye dikkat etsek de adalet sistemi böyle olduğu sürece hep tehlikedeyiz” diyerek açıklıyor.  

Fotoğraf: Freepik

İlgili haberler
'Güvenli kampüs ve yurtları yaratmak için mücadele...

'Öğrencilere parasız, bilimsel, laik eğitim mücadelesi etrafında bir araya gelmek; güvenli kampüs, g...

İkbal ve Ayşenur'un katledilmesi münferit değil |...

Devlet artan yoksulluktan kazanılmış haklara saldırılarla kadınları çepeçevre sarıyor. Kadınların mü...

Zeren’in ardından KYK’da koşullar düzelmedi, mücad...

‘Yurtta ölmüyorsak bile yemekhanesinde zehirlendiğimiz için hastaneye kaldırılıyoruz. Veya zehirli b...