Unutkanlık hayatımızı etkiliyorsa aman dikkat!
BEKEV çağrısıyla buluşan kadınların bu ayki gündemi "demans."

Buca Evka1 Kadın Kültür ve Dayanışma Evi Derneği (BEKEV), her ay bir kez bilgilendirme amaçlı, konusunda uzman konukları ağırlıyor.

Mayıs ayı konuğumuz Gerontolog Diren Savran Beyan, “Yaşlılık ve Yaşlanma” konulu sunumunu bizlerle paylaştı. Herkesin korkusu olan yaşlanmakla ilgili hızlı bir ön giriş yapıyoruz. Ortak korkumuz aslında yaş alma değil yalnızlaşma, kendi kendine yetememe, halk diliyle elden ayaktan düşme…

Günümüzde artık herkes çekirdek aile, büyüklerle oturan yok. Yalnızlaşma korkumuz bundan dolayı. Fakat zamlar hız kesmeden devam ederse eskiye dönüş, geniş aileye geçiş kaçınılmaz gibi görünüyor.

“Kadınlar hep hasta olur ama erkekler önce ölür” denir. Bir katılımcımız bunun, kadınların duygularını dışa vurmasından kaynaklandığını öne sürüyor. Diğeri de “Pekâlâ, erkekler de ağlasın ve vursun duygularını dışa. Onları tutan mı var!” diye cevaplıyor. Bence kadınlar acılarla yoğruluyorlar. Belki de o yüzden bu hayata tutunuş…

Katılımcıların huzur evine bakış açısı sorulduğunda ise hiç kimse olumsuz değil, kendini alıştırma çabasında herkes. Belki de son yüzyılın getirisi bize. Olanakları cezbediyor insanları, her şeyiyle ilgilenen birilerinin olması rahatlatıyor. Resme güzel tarafından bakmaya çalışıyoruz.

Evet, olanakları güzel fakat yanımıza yalnızca birkaç resim ve kişisel eşya alabilmek; değerli gördüklerimizi küçücük bir odaya sığdırmak, kulağa pek hoş gelmiyor bana sorarsanız.

Asıl konumuz ise demans (bunama). Altmış beş yaş üstü nüfusumuz giderek artıyor, yani Türkiye yaşlanıyor. Yaşlılık hastalıklarının en başında Alzheimer geliyor. Yaşlılık arttıkça, ömür uzadıkça her iki kişiden birinin bu hastalığa yakalanma riski artıyor. Demans tıbbi bir problem, psikolojik değil. Demansın yüzde 10’u erken teşhis edilirse tedavi edilebilmekte.

Konuşmacımız Alzheimer'in nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. Dr. Alzheimer’a 51 yaşında bir hastası geliyor, şikâyetleri unutkanlık ve davranış bozukluğu. Dört-beş yıl inceleme yapılıyor fakat öldükten sonra asıl hastalığı anlaşılıyor. Beynindeki incelemede beyinde plaklar oluştuğu ve beyin zarının inceldiği anlaşılıyor, hastalığı tanımlıyor ve kendi adını veriyor. Böylece 1902 de Alzheimer'le pek memnun olmasak da tanışıyoruz.

Bugüne gelirsek dünyada 50 milyondan fazla hasta var. En büyük risk yaş. Genetik risk daha da yüksek!

Beynimizdeki ağların arasında plaklar birikirse maalesef beyin küçülüyor. Hepimiz unutabiliriz ama elimizdekinin ne işe yaradığını, gideceğimiz yeri, suyu kapatmayı unutursak, günlük yaşamımız etkilenirse korkmaya başlamalıyız. Bu hastalar eskiyi hatırlıyor, yeniyi hatırlamıyor çünkü bellek yakını silmeye başlıyor. O yüzden beynimizdeki ağlara iyi bakalım, kopuyorsa yenisini koyalım. Bu da ancak tüm vücudumuzu çalıştırmakla oluyor. Evreden evreye geçiş 2 ila 5 yıl arası, son evre ağır ve zor. Kişilik değişikliği, tuvalete gidememe, küfürlü konuşma, halüsinasyon gibi ağır bir sürece giriliyor.

Hastalığı tanıyıp öğrendiklerimizden sonra korkularımız da arttı tabii ki!

Ne yapabiliriz, sorusu hepimizin kafasında! Merakla dinliyoruz.

Konuşmacımız ilaç tedavisi, antidepresanların birer çözüm olmamakla birlikte hastalığın seyrinin yavaşlatılmasında etkili olduğunu söylüyor.

Fiziksel aktivitenin iyi gelmediği bir hastalık yok. Her gün düzenli yürümenin, hareket etmenin yanı sıra sosyal ilişkiler, dinlemek, öğrenmek, üretmek beynimizin çalışmasını sağlıyor.

Örgü örmek, sudoku bulmacaları çözmek, oyunlar, kuşaklar arası ilişkiler, yaşam arzusu beynin sağ ve sol lobunu çalıştırmamızı sağlıyor. Yani yaptığımız her şey, yaşlılığımıza yatırım. Akdeniz tipi diyet, üç beyazı (şeker, un, tuz) hayatımızdan çıkarmak, sağlığa faydalı besinler tüketmek hastalığa karşı savunmada büyük etken.  Hemen her gün zam haberiyle uyandığımız bugünkü ekonomik koşullarda bu mümkün değil farkındayım ama mümkün kılmak için mücadele etmek lazım!

Bizim için verimli geçen bir toplantı oldu. Sayın Diren Savran Beyan'a teşekkür ederiz.

Hayat koşuşturmacasında, özellikle stresli ve yorgun olduğumuz zamanlarda hepimiz unutabiliriz. Ancak yaş ilerledikçe yaşam kalitemizi düşüren bir unutkanlık yaşıyorsak, aman dikkat!!!

Geçen seneler içinde; hiçbir zaman UNUTMAK olmasın kabusumuz, hele hele UNUTULMAMAK hiç olmasın...

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
GÜNÜN BİLGİSİ: Kadınlarda bunama neden daha fazla?

Kadınlarda bunama (demans) oranının erkeklerden daha fazla olduğu artık kabul ediliyor. Bu durum, ha...

GÜNÜN ANİMASYONU: Çocukluktan yaşlılığa kadınların...

Bugün Dünya Animasyon Günü. Sizinle hangi animasyonu paylaşalım derken karşımıza bu animasyon çıktı....

Emekli olunca kadınların yükü bitmiyor: Geçim sıkı...

Kadınlar emekli olunca rahat bir nefes almıyor! Bu sefer de torunun bakımını üstleniyor, azıcık emek...