Mersin’den Ankara’ya Ayşe’nin hikayesi
Hep böyle çalıştım ama kimseye boyun eğmedim. Boşandıktan sonra geri evlendirmek istediler beni, ‘Bir kere başımı yaktınız bir daha olmaz’ dedim. Çalıştım, çok çalıştım...

Sevgili Ekmek ve Gül okurları, hepimiz biliyoruz ki bu hayat en çok kadınlara adaletsiz ve acımasız. Babadan, kocadan, patrondan en çok da kadınlar çekiyor. Ayşe de bu kadınlardan biri. 38 yıllık hayatına sığdırdığı dertleri, acıları, 4 çocuğunu nasıl büyüttüğünü ve yaşadıklarına rağmen nasıl ayakta kaldığını bizlerle paylaşmak istiyor.
Ayşe eşiyle tecavüz sonucu evlenmiş ve boşanana kadar da eşinden şiddet görmeye devam etmiş. Eşinin madde bağımlısı olduğunu söyleyen Ayşe kayınbabası sayesinde de birçok kez kocasının elinden kurtulduğunu anlatıyor. “Ben eşimden şiddet yüzünden ayrıldım, ağzımdaki dişlerin çoğu onun yüzünden döküldü, bir keresinde yüzümde çekmece kırdı. Boşanmaya ikna olmuyordu, büyük oğlum evden kaçırdı beni, öyle kurtuldum. Beni dövdükten sonra yatak odasına kilitledi. Sonra da çekmiş kafayı sızmış, oğlum cebinden anahtarı almış gizlice. Ben böyle boşandım” sözleriyle anlatıyor yaşadıklarını.
Ayşe boşanmadan önce Mersin’de yaşıyormuş. Büyük oğlunda kalp rahatsızlığı başlamış ve doktorlar eve Ventolin makinası almaları gerektiğini söylemiş. Ayşe, dolmuş ve taksi duraklarına börek satarak makinanın parasının yarısını çıkarabilmiş, diğer yarısı içinde Mersin Valiliğinden yardım almış. Makine alındıktan iki sene sonra eşi uyuşturucu alabilmek için makinayı satmış. O zamanlar gecede üç kere oğlunu hastaneye taşımak zorunda kalan Ayşe şimdi oğlunun sağlığının iyi olduğunu söylüyor.


ÇOK ÇALIŞTIM AMA KİMSEYE BOYUN EĞMEDİM
Ankara’ya geldiklerinde ilk iş çocuklarını okula yazdırmak olmuş Ayşe’nin. Ankara gibi bir şehirde kira, çocukların ihtiyaçları, ev ihtiyaçları derken hep en az iki işte çalışmış. Taşeron firmalarda hizmetli olarak çalışmış, oradan kalan zamanlarında lokantalarda bulaşık yıkamış ve garsonluk yapmış. “Gölbaşı’nda bir kurumda hizmetli olarak 8.00-17.00 çalışıyordum. 17.00’de işten çıkınca Elvan Kent’te bir lokantada bulaşık yıkamaya gidiyordum. Gece 01.00-02.00 gibi eve gelip sabah 07.00’de geri işe gidiyordum. Hep böyle çalıştım ama kimseye boyun eğmedim. Boşandıktan sonra geri evlendirmek istediler beni, ‘olmaz’ dedim. Bir kere başımı yaktınız bir daha olmaz dedim. Adın çıkar dediler ama hiç takmadım. Çalıştım, çok çalıştım. Çocukları yeri geldi evde yalnız bıraktım. Çok sıkıntılar çektim ama şu anda hayatımdan çok memnunum, özgürüm her şeyden önce.”
Garsonluk yaptığı dönemler düğünlere ve yemeklere servise gidermiş. Gece üçte işten çıkıp Güven Park’ta polislerin yanında sabahlıyormuş. Sabah ilk otobüsle evine ya da işine dönüyormuş. Şimdi büyük oğlu da çalıştığı için biraz daha rahat ettiklerini söylüyor.
Ayşe’nin 4 oğlu var. Oğullarına yemekten temizliğe kadar her şeyi öğretmiş. Küçük oğlunun çok güzel ıspanaklı börek yaptığını söylüyor. Bu konuda da “Mecburiyetten değil kız çocuğu olsa da öğretirdim erkek olsa da fark etmez” diyerek devam ediyor: “Mecburiyetten de öğrendiler tabi yeri geliyordu eve not yazıp gidiyordum. Ocak şöyle çalışıyor, böyle yapılıyor, lambalar ve musluklar açık kalmasın gibi... Ama ilerde evlendiklerinde de hayat müşterek, o zaman da yapacaklar.’’
Çocukları küçükken evde yalnız bırakmanın çok zor olduğunu söyleyen Ayşe devam ediyor: “Bazen izin alıyordum sabahları geç gitmek için, pencereden izliyordum çocukları ne yapıyorlar, tehlikeli bir şey yapıyorlar mı diye ama başka şansım yoktu. Bırakmak zorundaydım.”

GÜZEL SANATLAR OKUMAK İSTERDİM
Ayşe aynı zamanda karakalem çiziyor ve epey yetenekli. Üniversitede güzel sanatlar okumayı çok istemiş. Sağlık meslek lisesini ve polis okulunu kazanmış şehir dışında olduğu için göndermemişler. Düz lisede okumuş ama resim öğretmeninin onunla özel olarak ilgilendiğini anlatıyor. “Teneffüslerde kendi kendime bir şeyler karalardım. Resim hocası gördü bir gün benimle ilgilenmeye başladı. Bazen boş dersler oluyordu ya da teneffüslerde hemen onun yanına giderdim çalışırdık beraber. Şimdi de çiziyorum bir şeyler ama boyalar pahalı olduğu için sipariş gelirse çiziyorum.” Ayşe’nin bu yeteneği ortanca oğlunda da var. Onunla özel olarak ilgilendiğini söylüyor. Resim öğretmeniyle birlikte takip ediyormuş.
Ayşe yaşadıklarını kadınlarla paylaşmayı çok istemiş. Çünkü kendisiyle benzer şeyler yaşayan kadınların olduğunu, yalnız olmadığını biliyor.

İlgili haberler
Adalet haramilerin kılıcının ucunda

Şiddet ve taciz karşısında “çözüm” olarak “pembe otobüsler” öneriyorlar. Şiddeti önlemek için yapmay...

Kadın cinayetleri ve ‘Ne yapmalı?’

Kadın cinayetleri en büyük yaramız. Her ay onlarca kadın için çeltik atıyoruz ölümlere. Burhaniye’de...

Mesele başka!

Sevda’nın sığınma evine ya da geçici bir süreliğine başka bir yerde kalmaya yanaşmamasının altında ç...