Bir kitap: Binbir Pencereden İnsan
Eylem Ayık’ın Binbir Pencereden İnsan kitabı, tarih, felsefe ve toplumsal çalkantıları cesur ve empatik bir bakışla öykülemeci deneme tarzında ele alıyor, insanı ve kadın dayanışmasını merkeze koyuyor

Genç yazar Eylem Ayık’ın ilk kitabı Ağustos 2025’te çıktı. 10 “öykü”den oluşan Binbir Pencereden İnsan deyim yerindeyse insanlığa bir göz atmış. Kitap kapağı pek çok çerçeveden bakan kadınlarla resmedilmiş. Aslına bakılırsa pencereden hem gören hem de görünen biz kadınlarız.

Her ne kadar önsöz yazarı Öner Yağcı kitabı öykü olarak tanımlasa da konu, biçim, dil ve üslup açısından bence “öykülemeci deneme” demek daha doğru olacaktır. Çünkü yazar, Arnavutluk’tan Almanya’ya, Macaristan’dan Türkiye’ye bu ülkelerin son yüzyılda yaşadığı savaşları, devrimleri, toplumsal çalkantıları çarpıcı olaylarla ele alıp ilginç yanlarına dikkat çekiyor. Örneğin Enver Hoca’nın itibarsızlaştırılmasına karşı şu tespite katılmamak mümkün mü: “Kansız bir devrim, halk savaşı olur mu? Ya da hangi rejim kendi karşıtlarını yok etmek zorunda kalmamıştır bugüne kadar?”

Soyluluğunu ve zenginliğini savaş koşullarında Yahudilerin kurtarılmasına vakfeden Wallenberg; taşlarla birer sayıdan ibaret katledilen insanların adlarının yazıldığı ve insanlığın ayağına takılıp sendeleten taşlar… Bunu sanata dönüştüren Demning, insanlık dersinin öğretmenleri değil de nedir?

Marx’tan Lenin ve Stalin’e, Enver Hoca’ya kadar yüzyılın siyasi liderlerinden, güçlü aktörlerinden yola çıkarak sol cenahta sıkça tartışılan tekinsiz ve netameli konularda bir gezi yazısı dozunda tanıklıklarını cesurca ortaya koyuyor. Tarafgir davranmayıp gözlemleri ışığında kritiğini gelişkin bir empati duygusu ile adeta okuyucuya bırakıyor. Geçiştirmeden, kimseyi de incitmeden meramını anlatıyor. Marx’a ithafen yazdığı şu satırlar çok gerçekçi ve anlamlı: “Seni okuyup anladıkça saygım artıyor. Sokrates, Seneca, Hegel ve daha niceleri gibi, sen olmasan dünya değişmezdi. Seni diğer filozoflardan ayıran en büyük özellik; tarihi anlamak ve değiştirmek için tarihsel maddeci dünya görüşünü insanlığa armağan etmiş olmandır.”
İnsan Marx (Mohr)’da ise şu cümleyle karşılaşıyoruz: “İnsanlar yarattıkları kahramanlarını bazen öylesine tanrılaştırıyorlar ki onların etten kemikten birer insan olduklarını unutuyorlar. Bense, onların da herkes gibi hataları ve zaaflarıyla insan olduklarına inanıyorum” cümlesine kim ne diyebilir ki?

Mantıklı ve tutarlı yaklaşımıyla birlikte kullanmış olduğu bilimsel kaynaklar, gözlemleri; tarih, felsefe, toplumbilim ve hatta psikolojiye hâkimiyetini ispatlıyor yazar. Yetkinliğiyle, var olanı gün yüzüne çıkarıp günlük yaşamların olağan akışına yedirerek okuyucuyu düşünmeye, sonuçlar çıkarmaya zorluyor. İnsana dair olanı yazarken geniş bakış açısı, zengin karakterleri, ilginç olaylarıyla metni çarpıcı hale getiriyor.

Kadın sorunu konusunda merkezine dayanışmayı alarak evrensel bir yaklaşımla ilerliyor, mutlaka yerelle de bağını kuruyor. “Bizi birleştiren kadın olmamız” bir manifesto gibi. Dahası, cinsellik ve cinsel yönelim konusunda sergilediği cesur tutum ve açık yüreklilik de takdire değer. Bedenle barışıklık, cinselliğin tabu olmaktan çıkarılması ve özsaygının özgürleşmeyi de beraberinde getirdiğine dikkat çekiyor.

Kitap, adına layık biçimde çağımız dünyasına, inanç, cinsiyet, kimlik ayrımına düşmeden; evrensel bakışla insana, onun erdemine ve yaşamın anlamına kafa yoruyor, ufkumuzu açıyor, okuyucuyu sorgulamaya ve tartışmaya yöneltiyor.

Özellikle sosyalist literatüre hâkimiyetiyle ilgilisine, daha doğrusu meraklısına seslenen kitabı okumanızı öneririm. Bir solukta okuduğumu ve yeni pek çok şey öğrendiğimi de ifade etmeliyim. Yazarımızın edebiyat yolculuğunda yolu açık olsun. Devamını bekliyoruz.

KÜNYE: 
Binbir Pencereden İnsan
Eylem Ayık
Karına Yayınevi
İlgili haberler
3 kadın yazar, 3 kitap ve 3 Eskişehir günü

Eskişehir’de üç güçlü kadın yazarın katılımıyla gerçekleşen edebiyat atölyesi, kadınlara yazının est...

Bir Kitap: Olay

Kadın hakları temalı Olay eserinde kendi yaşamı üzerinden kürtajı cesurca, tarafsız bir şekilde akta...

Patron bana ‘özgüvenim gelişsin’ diye kitap verdi,...

Ford Otosan fabrikasında kadınlara “özgüvenlerini geliştirmek” ve “liderlik vasfı kazandırmak” için...