Yaşamın özü çocuklarda saklıdır
Bursa Yazın ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen Kestel Çocuk Yazını Atölyesi katılımcıları ile atölyenin kendilerine neler kattığını konuştuk.

Edebiyatseverler bilir, 14 Şubat Dünya Öykü Günü’nde ve sonrasında pek çok etkinlik yapılır. Bursa Yazın ve Sanat Derneği de (BUYAZ), Dünya Öykü Günü buluşmasını “Barışa öyküler” sloganıyla Nazım Hikmet Kültür Evinde gerçekleştirdi. Bu yıl onuncusu düzenlenen etkinlik, iki oturum olarak yapıldı. Çocuklara öykü dinletisi ile başlayan etkinlikte Şaban Akbaba’nın eğitmenliğinde BUYAZ Kestel Çocuk Yazını Atölyesi öğrencileri yazdıkları öyküleri okudu.

‘Yazınca kadınlar değişiyor çünkü, hayat vermek kadına eş’
14 Şubat sadece sevgililer için değil, edebiyatseverler, özellikle de öykü tutkunları için özel bir gün. Dünya Öykü Günü. E bu özel günde kadın öykücülerle edebiyatı konuşmasak olmazdı! Mevzu Edebiyat edebiyat ekibinden kadınlarla edebiyat ve kadını mevzubahis ettik.

Bursa Yazın Sanat Derneğinin Kestel’de çalışmalarını yürüttüğü çocuk öyküleri yazma ve deneme atölyesine çokça kadın katılıyor. Bu kadınlarla yazın çalışmalarını, nasıl bir ilerleme kaydettiklerini ve atölyenin kendilerine ne kattığını konuştuk.

Aymen AKÇAY: Yaşamın özü çocuklarda saklıdır. Bu noktadan yola çıkarak denilebilir ki çocukluğu olmayan yazın ve sanatın büyüklüğü de olamaz. Sanatın her dalında olduğu gibi yazın dünyası da sanatçının duygu yanından doğar. Yabanıl duygular yerine insancıl duyguları aktarabilmek için çalışmalarımızı yürütmekteyiz. Bu bağlamda, çocuk yazını erdemli insan yetiştirmek için en önemli araçlardandır. Bu anlayışla çocuğa görelik ilkesi ekseninde ürün verebilmek amacıyla atölye çalışmalarını anlamlı buluyorum. Kestel’de katılımcısı olduğum BUYAZ’ın (Bursa Yazın Sanat Derneği ) Kestel Öykü atölyesinde çalışmalara devam etmekteyim. Şimdiye kadar 2015 yılında Yaramaz Tosbağa, 2016 yılında Uç Atım Uç, 2017 yılında Ayvaya Acıktım adlı kitaplarımla okuyuculara ulaşmanın mutluluğunu yaşadım. Okuyucularımıza tavsiyem temiz bir dille yazılmış anlatıları seçerek çocuklarımızda okuma alışkanlığını ve bundan alacakları tadı kalıcı hale getirmektir.

Güldeniz AKÇA (8 Yaşında): Bu yaşa gelene kadar her gün kitap okudum ve okumaya devam ediyorum. Okuma bilmediğim zamanlar annem ve babam okurdu. Sonra ben de aklımdan bir olaylar düşündüm ve yazmaya başladım, okulda da öğretmenlerime yazılar ve şiirler yazıyorum. Hayaller kurup olaylarla anlatıyorum. Öykü atölyesine katılıp hatalarımı öğrenip öykümü tekrar yazıyorum. Herkes çok mutlu oluyor öykülerimi dinledikçe. Ben de seviniyorum. Öykü yazmak çok mutlu ediyor beni.

Çiğdem METİN: Bir şeyler karalamak ya da yazmak eylemi ilk başlarda çok zormuş gibi gelmişti bana. Ama “Kestel Öykü Atölyesi’nin içine girip denemeler yapınca; kendimi, geçmişi, geleceği yeniden keşfetmeye başladım. Öykülerin içine dalıp çıktıkça hatırlayamadığım birçok anıya, zorluğa ve en güzel hayallere yolculuk yaptığımı hissettim. Bazen yağmurda şemsiye satan bir çocuk kadar üşüdüm. Bazen gökyüzünde uçan, maviliği delen bir uçurtma oldum. Kimi zaman da geleceğin dünyasını kurdum. Ve yazmak işinin bambaşka bir şey olduğunu keşfettim. Şimdi çocuklara denemeler yaptırıyorum. Onlar da en güzel anılarını unutmadan büyüsünler diye.

Tuba DELİ: İki yıl önce Şaban Akbaba öncülüğünde çalışmalarına başladığımız Kestel Öykü Atölyesi, hayatıma yeni ve kocaman bir pencere açtı. Varoluşunu yazarak anlamlı kılabilen bir kadın olduğumu bu çalışma sayesinde anladım. Çocuklar için yazmak, yazmanın yanına yeni ve bambaşka sorumluluklar ekledi. Çocukların o büyülü ve yalın dünyasına açılan sayısız kapıdan birisini tıklatabilince yazmak ve yaşamak yeniden anlam kazandı. İki yıllık bu atölye çalışması sonunda dört kitap dosyam oluştu. Mart 2018 Bursa TÜYAP Kitap Fuarında ilk kitabım “Göğe Açılan Pencere” okurlarıyla buluşacak.

Nihal AKSOY: Çocukluk ve gençlik yıllarımda şiir yazardım bir süre ara verdiğim yazmaya çocuk öyküleriyle tekrar başladım. Çocuk ufku çok geniştir ve bizler onlara sevgiyi paylaşmayı umudu aşılamalıyız. Çocukları anlamalı ve bu yönde çalışmalar yapmalıyız. O nedenle çocuk öykülerinin resim tiyatroyu çocuklarla çocuk öyküleri yazmakla devam ediyorum. Yazmanın verdiği kişisel haz duymanın yanında okurlara iyi mesajlarda verdiğimize inanıyorum. Öykülerimizde çocuğun ufkuna ışık tutmaya Dünyaya korkmadan umutla bakmasını sağlamalıyız. Bu nedenle de çocuk edebiyatına ait öyküler yazıyorum.

Fadime EREZER: Türkçe öğretmeniyim. Branşım gereği çocuklara kitap okuma alışkanlığının kazandırılmasındaki zorluğun farkındayım. Özellikle çocuk edebiyatında onların yaş grubuna, ilgilerine, hayal dünyalarına hitap eden; evrensel değerleri ele alan kitapların eksikliği bunda büyük etken diye düşünüyorum. Bu eksikliği tamamlamak, çocuk edebiyatı eserlerinde olması gereken ilkeleri daha yakından tanımak ve öğrencilerime önereceğim -okutacağım- kitapları daha bilinçli seçmek adına bu atölyede yer aldım. Geleceğin mimarları çocuklarımızın okuyacağı nitelikli kitapların çoğalması dileğiyle.

İlgili haberler
GÜNÜN ÖYKÜSÜ: Yoğun bakım notları

Hastanelerin bekleyiş sürgünleri kadınlar en çok. Hayatın gizli hemşireleri ve gerektiğinde açık bek...

Dayanışma ve öyküyle iyileşen kadınlar

“Öykülerimizi yazıyoruz” diyen eğitim emekçisi kadınların sözleri, bizler için umut oldu. Şiddete uğ...

‘Yazınca kadınlar değişiyor çünkü, hayat vermek ka...

14 Şubat sadece sevgililer için değil, edebiyatseverler, özellikle de öykü tutkunları için özel bir...