Almanya’da göçmen kadın olmak: Keyif fotoğraflarının ardındaki gerçek
Bazen ikinci işlerde çalışıyorum. Evlere temizliğe gidiyorum. Bakmayın arada arkadaşlarla kahve keyfi diye paylaştığım fotoğraflara. Aslında düpedüz mutsuzluğumu filtreliyorum.

Şimdi siz Instagram’daki fotoğraflara ya da hikayelere bakıp Almanya’da yaşamın gerçekten keyifli olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bir yönüyle haklısınız da. Arada ben de arkadaşlarımla kahve keyfi diye fotoğraflar paylaşıyorum. Şimdi çektiğim rezillikleri anlatırsam paylaştıklarımın bir anlamı kalmayacak diye biraz da sıkılıyorum. Ama anlatmam lazım. Evet, Türk parasıyla avroyu karşılaştırınca şanslı olduğumu ben de düşünüyorum ama parayı burada harcamam gerektiğinde ne kadar yoksul olduğumu anlıyorum. Öyle ya paran varsa dünyanın her tarafında rahatsın yoksa ayın sonunu getirmek için uğraşıp duruyorsun. Düşük ücretli bir işte çalıştığım için devletten bir miktar yardım da alıyorum. Ama inanın hayat burada da yalnız başına yaşayan ve çocuklarına bakmak zorunda olan bir kadın için hiç de kolay değil.

DÜNYANIN EN ZENGİN ÜLKESİNDE ZENGİNLİK BİZE UZAK

Evlenerek geldim buraya, Almancam çok iyi değil. Burada okula gitmedim, mesleğim yok. Bulup bulabileceğim işler sınırlı; temizlik, mutfak işi ya da bakım işi. Temizlik işinde çalışıyorum. Hızla, hiç bitmeyen bir hızla çalışıyorum. Her akşam eve gittiğimde omuzlarım, kollarım, bileklerim, belim ağrıyor. Olsun, diyorum kendi kendime, bir işin var, aç açıkta değilsin. Tamah etmeyi öğretiyorlar değil mi bize, şükrederek yaşamayı!

Dünyanın en zengin ülkelerden bir tanesinde yaşıyorum. Ama ben o zenginliklerden faydalanamıyorum. Reklam gazetelerini bekliyorum posta kutusuna gelsin de peynir nerede ucuzlamış, süt nerede ucuzlamış, meyve nerede ucuzlamış onları takip edeyim.

Kış bastırdı ben de sizin gibi yapıyorum. Kaloriferi açmıyorum. Oğlum geçen üst üste giydirdiğim için “Hareket edemiyorum” diyordu. Memleketime iki yılda bir gelip gidebiliyorum, ancak biriktiriyorum uçak parasını. Gelirken hediye almak gerekiyor, bunun için de tasarruf yapmalıyım. Benim için hiç kolay değil, tek başımayım.

SORUNLAR ARTTIKÇA IRKÇILIK DA ARTIYOR

En çok da Almancamın yetersiz olmasına üzülüyorum. Hakkımı aramaya yetmiyor Almancam. Çocuklarım bir sorunla karşılaştı mı ne yapacağımı şaşırıyorum. Ya da iş yerinde, durakta, mahallede sorunlar artınca ırkçılık da artıyor, düşmanlık da. Herkes birbirinden şikayetçi. Hele şimdilerde örneğin Filistin’in bombalanmasına karşı çıkmak, çözüm istemek bile neredeyse suç. Hayal bile etmezdim. “Almanya en azından düşündüklerimizi rahatça ifade edebildiğimiz yer” derdim. Meğer onun da bir sınırı varmış.

Uzun lafın kısası, nerede olursan ol çocuklarını yalnız başına yetiştiriyorsan bir sürü şeyi düşünmen lazım. Bazen ikinci işlerde çalışıyorum. Evlere temizliğe gidiyorum. Akşamları çocukları yatırdıktan sonra biraz kendime zaman ayırıyorum güya! Instagram’da dolaşıyorum, insanların hayatlarına bakıyorum, dizileri izliyorum, şans bizim yüzümüze ne zaman gülecek diye düşünüyorum, hayaller kuruyorum. Bakmayın arada arkadaşlarla kahve keyfi diye paylaştığım fotoğraflara. Aslında düpedüz mutsuzluğumu filtreliyorum.

Fotoğraf: Pelin Şener/Ekmek ve Gül ("Bu eller sizin için çalışıyor")

İlgili haberler
Almanya'da cezai sorumluluk yaşı gündemde: ‘Çocukl...

Almanya'da tecavüz gibi bazıları cezai sorumluluk yaşının düşürülmesini yeniden talep etmeye başladı...

Almanya’da 7 kadın örgütünden destek: Kız Kardeşli...

İskenderun’da kadın ve çocuklar için kurduğumuz çadırların AFAD tarafından kaldırılması ve çalışmala...

Göçmen Kadınlar Birliği olağan kongresini gerçekle...

Göçmen Kadınlar Birliği (GKB) Almanya’nın çeşitli şehirlerinden dernek ve gruplardan kadınlarla 10-1...