Gerçek ve tarihsel kurgunun sarsıcı sonucu: Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik
Amerikalı yazar Karen Joy Fowler, Türkçe’de yayınlanan ikinci kitabı Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik’te kendi yaşam öyküsünden hareketle insanların hayvanlar üzerinde uyguladıkları şiddeti işliyor

“Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik”, Amerikalı yazar Karen Joy Fowler’ ın Türkçe yayımlanan ikinci kitabı. Daha önce yayımlanan “Jane Austen Kitap Kulübü” ile tanıdığımız yazarın bu kitabı, akıllara Huxley’in "Belki de bu dünya, başka bir gezegenin cehennemidir." sözlerini getiriyor.

Jane Austen Kitap Kulübü’ nde kadınlık hallerini ve aşk ilişkilerini işleyen yazarın derdi bu kitapta farklı. Bu romanda biraz da kendi yaşamından hareketle, insanların hayvanlara uyguladığı şiddeti işliyor. Hayvanların deneyler uğruna maruz kaldıkları işkencelerden yola çıkılarak insan ilişkileri, aile kavramı ve ailenin içinde büyüyen yaralar da anlatılıyor. Çekirdek ailenin yıkıcılığına ve açtığı yaraların bıraktığı izlere dair çağdaş edebiyatın en güçlü hikayelerinden biri diyebileceğimiz bu roman, okuyanın damağında acı bir tat bırakıyor.

Romanın karakterleri Rosie, Fern ve Lowell kardeşlerin hikayesinin bir benzerini 1930’lu yıllarda bir ailenin yaşamış olduğu gerçeği ise romanı daha sarsıcı hale getiriyor. Fantezi, gerçekçilik, tarihsel kurgu ve bilim kurgu türlerinin iç içe geçtiği bu roman insana dair pek çok yönü, insanlığı sorgulatan bir anlatıma sahip.

ACI BİR İLHAM

T24’te 12 Mart 2015 tarihinde yayınlanan, Seçil Epik tarafından yazarla gerçekleştirilen bir söyleşide yazar, kitabını “gerçekçi bir roman” olarak gördüğünü söylüyor.

Bu hikayeye dair ilhamını 1930’lar boyunca Amerika’da gerçekleştirilen gerçek deneylerden aldığını söyleyen yazar, “Psikolog Kellogg, canlı doğası ve eğitilmesi üzerine oldukça uçlarda sonuçlar veren bir deneye imza atmıştı. Deneydeki öznelerden biri onun 2-3 yaşlarındaki çocuğuydu ve kitap özellikle bu çocuk hakkında düşünme girişimlerim ve sonraki yaşamına dair araştırmaların etkisi sonucu ortaya çıktı.” diyerek kitabına ilham veren acı gerçeğe işaret ediyor.
Kitabı yazmadan önce on yıla yakın bir araştırma yapan yazar, kitapta pek çok hayvan deneyine de referans veriyor. Bu deneyler gerçekten de korkunç hikâyeler ve görüntüler barındırıyor. Üzücü şeylerin sırf biz onları bilmiyoruz diye durmadığına işaret eden yazar “Eğlence sektöründe, hayvanlar üzerinden geliştirilen tedaviler ya da kozmetik sektöründe, hayvanlar üzerinden yapılan deneyleri görmezden geldik. Örneğin şu an iklim değişiklikleri yüzünden hayvanların yaşam alanlarının yok oluyor olması da bu yapılanlardan farklı değil. Bu görmezden gelmeye devam etmenin sonuçlarının pek iyi olacağını düşünmüyorum.” diyor.
Baştan sona merak duygusunu, heyecanı yüksek tutan ve akıcı, samimi diliyle sizi sarıp sarmalayan “Hepimiz Tamamen Kendimizi Kaybettik” okura ters köşe yaptıran kurgusuyla da etkisini arttırıyor. 2014 PEN/Faulkner Ödülü, 2014 California Edebiyat Ödülü’nü kazanan bu roman, Ursula K. Le Guin'in de dediği gibi “Güçlü, yürekli, çok güzel!"

Kolaj: Canva Pro

İlgili haberler
BİR KİTAP: Rezil İnsanların Yaşamı

'Şimdi bu köydeki rezil insanlar kimler? Muhtar mı? O sadece bir hane. Yüzde kırk mı? Onlar şakşakçı...

Saklı bahçeler haritası

Nermin Yıldırım, her birini gözlerimizin önünde canlandırıveren bu romanıyla, bir yandan bizleri tar...

5 Nisan 1874 | kadınların eğitimi ve kamuda istihd...

Kadınların eğitimi, kamu alanında istihdamı ve seçim hakkı için çaba harcayan politikacı Jenny Apola...