Sanki eğitimin tek eksiği beyaz önlük
'Adım adım gelen tehlikenin farkında olmalıyız. ÇEDES uygulaması, önlük dayatması karanlığa doğru bir kapı açıyor bizlere. Bizlerin bu kapıyı kapatmak gibi bir görevimiz var.'

Bir veli olarak başlayan sabahlarda çocuğumun kahvaltısı, öğlen için beslenmesi derken bir öğretmen olarak aynı durum okulumda da devam ediyor. Bazen isyan çanları çalmıyor değil beynimde, “Bu kısa hayatı en temel ihtiyaçları bile düşünerek mi geçireceğim” diye veryansın ediyorum. Biliyorum benim bu bir günlük rutinim milyonlarca kadınla neredeyse aynı ama şunu yaşayarak görüyoruz ki zor olan hayatın kendisi değil bizlere hayatı daha da zorlaştıran, bizleri yöneten bu siyasi iktidardır. Çünkü elde ettiğimiz her şey için mücadele etmek zorunda bırakılıyoruz. Hadi mücadele ettik, bir gün sabah uyandığımızda bir de bakıyoruz ki kazandığımız o hak elimizden gitmiş ya da yok etmek için yeni adımlar atılmaya başlanmış.

Örneğin okul öncesinde bir öğün ücretsiz, sağlıklı yemek biz kadınların talebinin ve mücadelesinin sonucunda iktidarı zorladığımız, çokça mücadele ettiğimiz bir kazanımdı. Kamudaki tasarruf açıklamaları arasında kaynayıp gitti çocuklarımızın bir öğünü! Gördük ki ülkenin ekonomik krizinde ilk feda edilen şatafat değil çocuklarımızın bir öğün yemeği oldu!

Öğretmenler olarak bir yapay gündem daha sunuluyor bugünlerde bizlere. Milli Eğitim Bakanı’nın göreve geldiği günden beri eğitimin olmazsa olmazı gibi beyaz önlük! Biz önlük giydiğimizde yaşadığımız sorunlar yumağı çözülüp gidecek mi? Kadın öğretmenler pantolon giyme hakkını mücadele ederek kazandı, şimdilerdeyse farklı okullarda çalışan kadın eğitim emekçilerinden duyuyoruz ki kimi idareciler “Kot pantolon giymenizi önermiyor Milli Eğitim Müdürümüz” gibi söylemlerle ne giyeceğimize karar verip baskı kurmaya bizi akıllarınca bizleri “örtmeye” çalışıyorlar. Bizler bu karanlık zihniyetin farkındayız.

KARANLIĞA DOĞRU AÇILAN KAPILARA KARŞI MÜCADELEMİZ ŞART

Öyle sorunlar var ki bu alanda, ama iktidar cephesinin derdi ne eğitim sisteminin alt üst olmuşluğu ne okullarda toplanan uçuk paralar, ne kamusal eğitimin yok oluşu ne de eğitim emekçilerinin sorunları. Varsa yoksa kendi siyasal yapılaşmasını hayatın her alanına yaymak ve ona göre topluma şekil vermek. ÇEDES projesi de bunlardan biri. Laik eğitimi tamamen ortadan kaldırmanın çabalarının en zirvesi. Hiçbir pedagojik eğitimi olmayan imamların, vaizlerin derslerimize girmesi, kimi kademelerde soyut dönem algısı bile olmayan çocuklarımızda zihin karmaşasının yaratılması, değerler adı altında sadece dini konuların pedagojiden uzak, yanlış bir şekilde çocuklarımıza empoze edilmesidir bu projenin sonucu.

Adım adım gelen tehlikenin farkında olmalıyız. ÇEDES uygulaması, önlük dayatması karanlığa doğru bir kapı açıyor bizlere. Bizlerin bu kapıyı kapatmak ve ne kendimizi ne de çocuklarımızı bu karanlığa teslim etmemek gibi bir görevimiz var. Parasız, bilimsel, laik eğitim için birleşmek ve mücadele etmekten başka çaremiz de yok. Ben bir eğitim emekçisi olarak, ÇEDES’i kendi okulumda ve kızımın okulundaki velilere anlatmaya başladım. Bir kadın eğitimci ve ebeveyn olarak hayatıma, yaşam şeklime çocuğumun her türlü eğitimine sahip çıkmaya devam edeceğim. 

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
ÇEDES bize ne söylüyor: Adım adım ‘dindar nesil’ p...

MEB, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım,...

Tarikatların eline bırakılan eğitimde cinsiyetçili...

Eğitim Sen’in hazırladığı Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’na göre; 2017 yılında kız öğrencilerin yüzde...

Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği: Bütçe ÇEDE...

Ankara Mamak'ta Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği okullarda bir öğün ücretsiz sağlıklı yemeğin...