Şehir plancısı olmak istediğim yol ‘çağrı merkezi’ işçiliğine çıktı
Okurken çalışmak zorundayım çünkü ekonomik bağımsızlığımı kazanmalıyım. Şimdilik hayallerime giden yol çağrı merkezinden geçiyor ya da geçmek zorunda kalıyor.

Yirmi dört yaşında, üniversitede son sınıf öğrencisi, İstanbul’da yaşamaya çalışan bir kadınım. Ailem şehir dışında yaşıyor. Uzaktan eğitime geçilmesiyle onlar için benim İstanbul’da kalmam için bir sebep kalmadı. Eğer okul için değilse niye burada kalayım, İstanbul’da, bu şartlar altında niye boşuna bir ev daha geçindirmeye çalışsınlar?

Ekonomik olarak bağlıyken ne diyebilirim ki buna? Tek başıma yaşıyorum ve aylık masrafım 2500-3000 TL arasında değişiyor. Uzaktan eğitim olunca bu parayı çöpe atmış gibi görmeye başladılar. İstanbul’da yaşamak istiyorsam iş bulmam gerekiyordu. Kendi mesleğimde iş bulmak ne kadar zor olabilirdi ki? Ocak ayında İTÜ’den mezun bir şehir plancısı olacaktım.Tam zamanlı çalışmama engel olacak bir dersim de yoktu. Belki hem öğrencilik hem de çalışma hayatı zor olacaktı ama mesleğimi de sevdiğim üstesinden gelebileceğime inandım.

Ocakta başlayacağıma biraz daha erken başlamış olurdum. Tabi gerçek hayat bizim planladığımız gibi ilerlemiyor. Şehir Plancısı olarak iş bulamadım. Ailemin şıkıştırmaları da arttığı için mesleğimde iş aramaktan vazgeçtim.

İnternet üzerinde önüme gelen ilanlara başvurmaya başladım. Müşteri temsilcisi, satış temsilcisi, büro elemanı... Sadece üç yerden yanıt aldım. İkisi tele-satış, biri çağrı merkezi. Tele-satışlardan biri yüz yüze mülakattı. En kısa zamanda ekonomik özgürlüğümü kazanmam lazımdı. İlk iş görüşmem olacaktı, aslında hiç istemediğim bir iş alanı olsa da hevesli bir şekilde gittim ve gözlerim dolu olarak çıktım. İşverenin ilk sorusu ‘Ailenle mi yaşıyorsun?’ oldu. Devamında da kadın olduğum için aşağılanarak devam etti. 3000 TL maaş artı prim telefonda insanları kandırarak satış yapmama değer miydi? Sanırım hala hayır diyebilme lüksüm vardı. İşi kabul edecek bütün kadınlar adına üzülerek reddettim. Çünkü daha iyisine dair umudum vardı.

Daha iyisi de getir’ de home office müşteri temsilciliği oldu. En azından insanlara zorla saçma sapan şeyler satmaya çalışmayacağım diye sevindim. E benim kendime ayıracağım zamanlardan verip okuduğum üniversite, isteyerek seçtiğim mesleğim...

Ama okurken çalışmak zorundayım çünkü ekonomik bağımsızlığımı kazanmalıyım. Şimdilik hayallerime giden yol çağrı merkezinden geçiyor ya da geçmek zorunda kalıyor. 


İlgili haberler
Depremin görünür kıldığı: İşsizlik, yoksulluk, açl...

Deprem kaygısıyla çadırlara sığınanların çoğu, pandemi döneminde ya işsiz kalmış insanlardan oluşuyo...

Genç kadın işsizliğinin bir örneği Gülten: İŞKUR’l...

Gülten, üniversite mezunu. Gitmediği kurs, almadığı sertifika kalmamış ama işsiz. Kursiyer olarak bi...

Üniversitelinin ‘uzaktan eğitim’i: Yatılı dadılığa...

Yaşadığım şehirde iş bulma şansım çok az olduğu ve KYK yurdu kapalı olduğu için yatılı bir iş bakmak...