GÜNÜN BELLEĞİ: Kurtarılmaya değmeyen Elisabeth Kasemann
24 Mayıs 1977’da yani 40 yıl önce Arjantin’de askeri cunta tarafından öldürülen Elisabeth Kasemann’ı tanıyor musunuz?

Cesareti, kararlılığı, haksızlıklara karşı direnmenin zorunluluk olduğu bilinci ve Alman hükümetinin bilinçli kayıtsızlığı Elisabeth Kasemann’ın göz göre göre öldürülmesine neden oldu. Kurtarılması için bir telefon bile yeterdi ama ekonomik çıkarlar ve Almanya’nın hastalık derecesindeki komünizm karşıtlığı nedeniyle bile bile ölüme gönderildi.
Elisabeth Kasemann 11 Mayıs 1947’de Almanya’nın Gelsenkirchen şehrinde doğdu. Babası tanınmış bir teoloji profesörüydü. Küçüklüğünden itibaren politikayla ilgilenmekte, öğretmenlerine rahatsız edici sorular yönelttiği için sorun olmaktaydı. Liseyi bitirdikten sonra 1969’da devrimci hareketleri desteklemek ve servetin adaletsiz dağılımına karşı birşeyler yapabilmek için Latin Amerika’ya gitti. Önce Bolivya sonra Arjantin’de hem okudu hem de mücadeleye katıldı. 24 Mayıs 1977’de Arjantin’in başşehri Buenos Aires’te askerler tarafından ensesi ve sırtına sıkılan kurşunlarla öldürüldüğünde daha 30 yaşındaydı. Aynı gün, aynı yerde 15 cunta karşıtı daha aynı yöntemle öldürülmüştü.
Elisabeth, iki ay önce, 12 Mart’ta tutuklanmış ve akla gelmeyen işkencelere maruz kalmıştı. Beraber tutuklandığı arkadaşı, İngiltere vatandaşı, Diana Austin, hükümetin devreye girmesi sonucu 2 gün içinde serbest bırakılıp İngiltere’ye dönerken Helmut Schmidt’in başbakanlığındaki Alman hükümeti Elisabeth için kılını bile kıpırdatmadı.
Almanya’nın böylesine kayıtsız kalmasının iki nedeni vardı; Arjantin’le bol para getirecek ekonomik ilişkiler ve hastalık dercesindeki komünizm karşıtlığı. Elisabeth’in babası Ernst Käsemann, defalarca hükümetten kızının serbest bırakılması için bir telefon etmesini istedi. Yetkililerin kılı bile kıpırdamadı. O sırada Arjantin’e atom santrali inşası için malzeme, denizaltı gemileri, tank ve savaş gemileri ihracatı konusunda anlaşma sağlandığından‚ kurtarmaya değmeyecek bir komünist için ilişkilerin bozulmasına gerek yoktu. Babası kızının ölümü sonrası Alman hükümetinin tavrını; Bu ülkede insanlık da demokrasi de bürokratik mekanizmalarla işler. Ve açıktır ki bir Mercedes her zaman bir insan hayatından daha değerlidir. sözleriyle açıkladı.
Yıllar sonra kurulan bir vakıfla hem Almanya’da hem de Arjantin’de sürdürülen hukuk mücadelesi sonucu Elisabeth’in katilleri yargılandı ve cezaya çarptırıldı.


İlgili haberler
Bir ömre ne kadar acı sığar? Ne kadar mücadele?

Yaşar Nezihe edebiyat tarihimizde ilk 1 Mayıs şiiri yazan kadın şair... Hayatı boyunca çile çekmiş,...

GÜNÜN BELLEĞİ: Aykırı bir kadın Mary Wollstonecraf...

Doğum gününde 18. yüzyılın aykırı kadını Mary Wollstonecraft ile tanışalım. Fransız devriminin tanık...

GÜNÜN BELLEĞİ: Artyuşina Kadın Komünü

Yüzyılların getirdiği alışkanlıklarla toplumsal yapıların değişimi o kadar kolay olmuyor. Sovyet Rus...