GÜNÜN FİLMİ: Frances Ha
Modern zamanlarda tek başına bir kadının hayallerine ne kadar yer vardır? Bu durum gerçekçi midir? Hayat ile nerede, nasıl uzlaşılmalıdır?

New York’ta en yakın arkadaşı Sophie ile aynı evi paylaşan Frances bir dans grubunda amatör olarak dans etmektedir ve en büyük hayali çok iyi bir dansçı olmaktır. Fakat işler bir türlü istediği gibi gitmez. Gösteriye hazırlanırken gruptan çıkarılır. Tam bu sırada Sophie erkek arkadaşıyla ayrı bir eve çıkmak ister. “Birbirimizin aynısıyız” diye bahsettiği en yakın arkadaşından ayrılması aksiliklerin tuzu biberi olur. Tek başına kalan Frances büyük bir inatla -çocuk ruhunun da yardımıyla- kaldığı yerden devam etmeye çalışır. Çalıştığı yerden öğretmenlik teklifi gelir fakat kabul etmez. Başka ev arkadaşları bulur. Arayışını sürdürür. Bir dönem ailesinin yanına gider. Yapamaz. Düşlerinin şehir olan Paris’e gider. Kalamaz.

Hayat yanından akıp geçiyordur bu sırada. Sophie evlenecektir yakında. Çevresindeki insanlar yaşlandığını hatırlatır. Arkadaş ortamında, aradığı aşkı tanımlarken anlamayan gözlerle karşılaşır. Ağır kitaplar okumaya devam eder. Ve tabiî ki sevmediği işlerde çalışmak zorunda kalır. Tüm bu durumlar onun ara ara durdurup mutsuz eder fakat Frances hayalinin gölgesi peşinde pes etmemeye çalışır. Film tam da bu çelişki üzerine kuruludur aslında. Siyah beyaz çekilen filmde, eskide kaldığına inandırılmaya çalışılan duygunun izini sürer. Yarattığı bu algı birden iphone sesleri, sosyal paylaşım sitelerinin görüntüleri ile kesilir aynı zamanda. İşte bu anda sormaya başlarız; modern zamanlarda tek başına bir kadının hayallerine ne kadar yer vardır? Bu durum gerçekçi midir? Hayat ile nerede, nasıl uzlaşılmalıdır?


27 yaşındaki Frances’ı yaşam bir yerde törpüler törpülemesine fakat bu sınırları belli olan bir uzlaşıdır. Filmin sonlarında öğrencilere dans öğretirken karşımıza çıkan Frances’ın filmin afişinde de kullanılan sahnesi vurucudur. Siyah dar eteği ve beyaz gömleği ile sokakta kendinden geçerek dans eder öğretmen Frances. Hala o çocuksuluğunu, acemi özgüvenini, hayallerini koruyordur aslında.

Film toplumun “kadın” algısı üzerine düşünmemizi sağlaması açısından değerli bir yerde. Giyinişi, arkadaşları ile olan ilişkisi, yaşayış şekli bize bir şeyler anlatmak ister Frances’ın. Kendisiyle ilgili film boyunca “çıkılamaz” repliğinin tekrarı sorgulamamızı pekiştirir. Öyle ya çıkılacak kadın profili bellidir. Frances normal bir kadın değil midir?

Greta Gerwing’in inanılmaz samimi canlandırdığı Frances Ha mutlaka izlenmeli. Filme hakim olan diyaloglar üstüne düşünülmeli. Kendinize göz kırpmak adına bu güzel bir fırsat…


Kaynak: Zeliha Gürel’in Ekmek ve Gül dergisinin Aralık 2013 sayısında yayımlanan yazısından alınmıştır.


İlgili haberler
GÜNÜN ÖNERİSİ: 25 günde 25 film

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününe kadar her gün izleyebileceğiniz k...

GÜNÜN FİLMİ: Benim Soluk Cildim

Kime göre güzeliz, neye göre çirkin, şişman, zayıf, uzun, kısa. İnsan olmamızı belirleyen kriterler...

GÜNÜN FİLMİ: Rosa Parks’ın öyküsü

Cesur bir kadının hikayesini izlemek ister misiniz? Siyahi ayaklanmanın fitilini ateşleyen Rosa Park...