Kadın kamyon şoförleri kadınlara yönelik ürünleri taşırken cinsel tacize maruz kalıyor
Amerika’da 300’den fazla kadın kamyon şoförü, CRST olarak bilinen Cesar Rapids Çelik Taşımacılığı şirketine ait işyerinde çalışırken tacize uğradıklarını dile getiriyor.

Claudia Lopez’in kamyon şoförlüğü kariyerine başlamasının üzerinden çok geçmeden erkek bir meslektaşı rızası olmadan sırtına ve bacaklarına dokunmaya, “28 günlük eğitimden dönünce kendisiyle evlenmek istediğini” tekrar tekrar söylemeye başladı.

Lopez, bu kişinin bunları herkesin önünde yaptığını ve aynı kişiyi bir başka kadın şoföre de kalçalarını örttüğünü ima ederek “şortunun çok uzun olduğunu” söylerken gördüğünü belirtiyor.

Lopez bunları işverenleri olan şirketin insan kaynakları temsilcilerinden birine aktardıysa da hiçbir sonuç alamamış.

Onun beyanı, kamyon şoförlüğü mesleğindeki kadınların maruz kaldığı çok sayıda cinsel taciz iddialarından biri. Lopez’in de dahil olduğu 300’den fazla kadın bugün CRST olarak bilinen

Cesar Rapids Çelik Taşımacılığı şirketine ait işyerinde çalışırken tacize uğradıklarını dile getiriyor.

CRST’nin kadın kamyon şoförleri yağmur çamur demeden FedEx, Boeing ve Amazon gibi devasa şirketlerin teslimatlarını gerçekleştiriyor. Mahkeme tutanaklarına göre Cesar Rapids’e bağlı çalışan şoförler, bu işlemler sırasında cinsel tacize, cinsel saldırıya maruz kaldıklarını ve bazı durumlarda açığa alındıklarını ya da sessiz kalmadıkları için işten ayrılmaya zorlandıklarını anlatıyor. Kadın şoförler iddialara göre ıslıkla taciz edildi, bazı vakalarda tecavüze uğradılar.

PEK ÇOK ÜNLÜ FİRMA CRST İLE ÇALIŞIYOR

İlk defa CRST’ye karşı açılmış toplu davanın mahkeme tutanakları, kadınlara yönelik satış yapan Fortune 500’e girmiş markalar da dahil olmak üzere bilinenden çok daha fazla şirketin bu kamyonculuk firmasına sevkiyat işlerini yaptırdığını ileri sürdü. (Tutanakların bir kısmı kâr amacı gütmeyen Public Justice ve Type Investigations’ın ortak talebiyle açığa çıkarıldı.) Bahsi geçen şirketler Limited Brands, Gap, UPS, Nordstrom, Daimler, Conagra, Safeway, Coca-Cola, Kohl’s, DuPont, Hobby Lobby, Quaker, Walmart, Macy’s, JCPenney, Duraflame, Sam’s Club, Costco, Sanyo, AT&T, Anheuser-Busch, Union Pacific ve Mitsubishi’yi kapsıyor.
UPS, Daimler, JCPenney ve Costco adına görüşülen kişiler görüş bildirmeyi reddederken diğer şirketler çağrıları yanıtsız bıraktı.
Mahkemede ve dışarıda, CRST toplu davada dile getirilen iddiaları şiddetle reddetti ve şirket sözcüsü iş imkanları sağlamaya devam ettiklerini açıkladı. Şirket, dava dosyasındaki ifadesinde cinsel taciz politikalarının ve ihbar uygulamalarının sürekli olarak güncellendiği, kadın sürücülerin taciz şikayeti sebebiyle görevden alındıklarını kanıtlayamadığını ve “kayıtlarda iddialara dair herhangi bir delilin olmadığı” belirtildi.

KAMYONCU KADINLARIN #METOO HAREKETİ

Eleştiriler, büyük şirketlerin CRST ile çalışarak kadın işçilerin istismarını finanse ettiğini savunuyor. Kamuoyu tarafından büyük ölçüde gözden kaçırılsa da CRST gibi taşımacılık şirketleri, ekonominin ve Amerikalıların giderek daha çok çevrimiçi satın aldığı ürünlerin nakil hatları.

2010 yılından beri çok sayıda kadın şoförü temsil eden Real Women in Trucking (Kamyonculuk Yapan Gerçek Kadınlar) adlı kâr amacı gütmeyen örgütün kurucusu Desiree Wood “Bunlar hedef kitlesi kadınlar olan markalar,” diyor. “Neden R. Kelly belgeseli gibi bir şey açığa çıkana kadar beklemek zorundasınız? Ön açıcı olun. Başkalarının tedarik zinciri, insan kaçakçılığı ve adil ticaret üzerine konuşuyorlar. Ama kendi iç tedarik zincirlerinde olan bitenden haberleri var mı?”

Women in Trucking, Victoria’s Secret’ın aralık ayındaki moda gösterisine ulaşan ve şirketin CRST ile çalışmasına atıfta bulunan bir sosyal medya kampanyası düzenledi. Kadın şoförler NoTouchFreight (DokunulmadanNakliye) ve BelieveTruckHERS (KadınKamyonŞoförlerineİnanın) gibi Twitter kullanıcı adlarıyla çevrimiçi ortamda şirketi hedef aldılar.
Wood ve örgütü, Victoria’s Secret’a ait olan “L Brands”in internet sitesinde şirketin “Ürünlerin etik biçimde tedariğini güvence altına almaya tümüyle kendini adamış olduğu”nun belirtilmesine dikkat çekiyor. Fakat taşımacılık şirketleri için hangi ilkelerin geçerli olduğu açıkça belirtilmemiş.

Wood, L Brands temsilcilerine CRST ile ilişkilerini sonlandırmalarını isteyen bir mektup yazdığını söylüyor. Mektupta “Medyanın ilgisinin ve devam eden davanın CRST’yi kapsamlı iyileştirmeler yapmaya sevk etmesini umuyorduk. Fakat böyle olmadı,” yazıyor. “Bunun yerine yalnızca kamyon şoförlerine dönük, meseleyi umursamadıkları ve dokunulmaz oldukları mesajını veren kötü niyetli bir pazarlama yapmacıklığı gördük.” Wood, 2018 kasımı gibi yakın bir tarihe kadar örgütünün kadın sürücülerden yardım çağrıları almaya devam ettiğini söylüyor.
L Brands’in etik ve şikayet yöneticisi Jennifer Estey, 6 Aralık’ta verdiği yanıtta “Endişenizi bildirdiğiniz için teşekkürler. Tüm endişeleri dikkate alıyoruz ve şirket protokollerine uygun biçimde atılacak adımları belirlemek üzere verdiğiniz bilgileri gözden geçireceğiz” yazıyor.

Geçtiğimiz sene bir hakim CRST’nin davanın birleştirilmesinin iptali talebini kabul ettiğinde toplu dava açan şoförler ciddi bir darbe aldı. Sürücülerin avukatları bu kararı temyize götürdü. Kadın şoförlerin avukatlarından Joshua Friedman “Mücadeleyi kamu nezdinde sürdürmek için daha çok sebep çıktığını” belirtti.


KADINLAR ŞİKAYETLERİNE SESSİZLİKLE KARŞILIK VERİLDİĞİNİ SÖYLÜYOR

Mahkemeler bir yana, Real Women in Trucking sıklıkla görmezden gelinen mavi yaka iş yerlerine dikkat çekmeyi başardı.
Yeni açığa çıkan mahkeme kayıtlarına göre cinsel taciz sebebiyle kadınların kamyonlarını terk etmek zorunda kaldığı 135 olayın meydana geldiği iddia ediliyor. Sürücülerden biri, Leslie Fortune, birlikte çalıştığı sürücünün cinsellik ve ırkçılık içeren yorumlar yaparak ve lakap takarak gerçekleştirdiği uygunsuz davranışlardan şikayetçi oldu. Diğer bir sürücü yanındaki erkek sürücünün kendisini okşadığını, dokunduğunu ve penisinin büyüklüğünden bahsettiğini anlattı. İnsan kaynakları temsilcilerinden birinin söz konusu erkeğe davranışını sorduğunda bunun bir “flört” olduğu yanıtını aldığı ve kişinin şoförlüğe devam etmesine izin verildiği iddialar arasında.

Açığa çıkarılan mahkeme kayıtlarına göre şikayette bulunduktan sonra kadın sürücülerin hiçbirinin işe devam etmesine izin verilmemiş. CRST kamyon şoförlüğünde TIR hareket halinde olmadan para kazanılması mümkün olmadığı için bu kişiler ücret alamamış. Tacizle suçlanan erkeklerin ise sürücülüğe devam etmesine genellikle izin verilmiş. Bunlar şirketin yalanladığı iddialar.

Kadın sürücüler ayrıca cinsel taciz acil yardım hattında 7/24 eleman bulundurulmadığını ve çoğunlukla sesli mesaj sistemine yönlendirildiklerini söylüyor. CRST’nin insan kaynakları bölümü temsilcilerinden birinin verdiği tanık ifadesinde, şirketin görgü tanığı ya da suçlanan kişinin itirafı olmadan şikayetleri onaylamadığını belirtiliyor.
CRST’nin kayıtlarına göre toplu dava süresince (2013 ekiminden 2016 şubat ayına kadar) kadın sürücüler erkek meslektaşları hakkında “onaylanmamış” 209 cinsel taciz şikayetinde bulundu. CRST’nin kayıtları, bu vakaların yaklaşık yüzde 60’ında şikayeti destekler nitelikte olabilecek kanıtların dikkate alınmadığını gösteriyor.

SAYILARI ARTAN SÖZLEŞMELİ İŞÇİLER RİSK ALTINDA OLABİLİR

Daha fazla Amerikalı kendisini kamyon şoförlerininkine benzer bir durumda, yani sözleşmeli çalışır halde buldukça bunun gibi vakaların artması da muhtemel. Bu hem devlete ait hem de özel sektördeki şirketlerin çalıştırdığı tedarik zincirlerinin nasıl işlediğine dair daha da fazla soru sorulabileceği anlamına geliyor.
2018’in ocak ayında yapılan bir NPR/Marist anketine göre her beş Amerikalı işçiden biri sözleşmeli ya da sertbest çalışıyor. Gelecek on yılda bu rakamın Amerikan iş gücünün yarısına kadar erişeceği tahmin ediliyor.

Tarihsel olarak şirketler “tedarik zinciri etiği” gibi kavramlar kullanırken sınır ötesi fabrikaları ya da tartışmalara yol açan iş gücü pratiklerini kastediyorlar. Bunlar, Nike ve diğerlerinin birçok eleştiriyle karşı karşıya kalmasına sebep olan deniz aşırı ülkelerde sömürüye dayalı kötü koşullardaki ucuz iş gücü kullanımı gibi pratikler. CRST ile çalışanlar da dahil olmak üzere çoğu şirket, internet sitelerinde ürünlerinin etik biçimde üretildiğini beyan eden bir dil kullanıyor. Ancak ürün teslimat sürecinde yer alan insanların payına neyin düştüğüne pek değinilmiyor.
Rhode Island Üniversitesi tarih bölümünden Doçent Doktor Erik Loomis “Şirket internet sitelerindeki tedarik zinciri etik kuralları bütünüyle düzmece” diye aktarıyor. “Yasal yaptırımlar hayata geçirilmiyor. Yalnızca kulağa patronlar konuyu umursuyormuş gibi gelen bir sürü sözden ibaretler. Gerçekte ise 2013 yılında Bangladeş’te Rana Plaza yıkıldı ve koşullar iyileştirilmedi.”
Loomis kamyon şoförü aktivistlerin davalarında dayanak olabilecek şeyin coğrafya olduğunu ifade ediyor: “Kendi ülkende kamuoyu desteği almak daha kolaydır.” Tüketim alanlarının üretim alanlarından ayrılmasını küreselleşmenin amaçlarından biri olarak görüyor.

Bu fiziki uzaklık tüketiciler ile ürünleri üreten ya da dağıtan kişiler arasında, özellikle taşımacılık gibi mavi yaka işler ile, zaten var olan kopukluğu daha da artırabilirdi, diye ekliyor. Birleşik Çiftlik İşçileri’nin(United Farm Workers) üzüm grevine eşlik eden boykot ve Kapıcılar için Adalet (Justice for Janitors) gibi örneklere işaret ederek yine de şirketlerin baskı altına alınmasının “tamamen olanak dahilinde” olduğunu açıklıyor.

Aktivistler kamuoyunun sürücülerin gerçekliği konusunda büyük ölçüde bilgisiz olduğunu belirtiyor. Haverford College’da profesör olan ve kuir kamyon şoförlerinin gerçek hikayelerinin bir derlemesini içeren Semi Queer kitabının yazarı Anne Balay -kendisi de kamyon şoförü olarak çalışmış- “Çoğu insan kadınların kamyon kullandığını bile bilmiyor,” diyor, “Halkı eğitmeye en basit yerden başlamak gerekiyor.”

Dahası taşıma şirketlerinin müşterilerinin de bu sürücülerden haberi yok. Sürücüler genelde ne taşıdıklarını (tarım ürünü, giysi) biliyor olsa da bazen siparişler ve anlaşmalar yüklemenin ön planının son dakikasına kadar sürücüden gizlenebiliyor. Bu da CRST’nin kurumsal ortaklarının teşhirini taban aktivizmi bakımından önemli kılıyor.

“Taşımacılık şirketleri bu bilgiyi kamuoyundan ve hatta şoförlerden saklamak konusunda oldukça iyi,” diyor Balay, “Bu oldukça gizemli ve üstü örtülü, taşıma hareketinin bütünü işi yapan insanlara bile çoğunlukla kimin neyi yaptığının farkına varma imkanı vermiyor.”

Kadın kamyon şoförleri kendilerini ve birbirlerini korumak için örgütleniyor.

“Birikmiş çok fazla öfke ve yara var” diyor Wood, “ve ortada yanlış şeyler yapan birileri var. İnsanlar bunu bilmeli.”

*Bu yazı Ekonomik Güçlük Raporlama Projesi (Economic Hardship Reporting Project) tarafından desteklenmektedir.www.desmoinesregister.com adresinden çeviren Eda Başoğlu.

İlgili haberler
GÜNÜN ÇAĞRISI: Kadınlar #BenDe etiketiyle yaşadıkl...

Kadınlar sosyal medyada bir kampanya başlattı. Yaşadıkları cinsel taciz ve saldırıları #BenDe #MeToo...

#METOO EYLEMLERİ: Şimdi sözden eyleme geçme zamanı

Birçok ülkede #Metoo (bende) etiketiyle cinsel tacize karşı kadınların eylemleri sürerken, Finlandiy...

Asyalı konfeksiyon işçisi kadınlar ‘ben de!’ diyor

Endonezyalı işçi Kokum Komalawati, Asya ülkelerindeki konfeksiyon atölyelerinde çalışan kadın işçile...