Doğu halklarının Bolşevik kadınları
59 kadın delege kadın güçlü bir dinleyici topluluğunun önünde, ş̧eriat yasasının statüsü de dahil olmak üzere, çok eşliliği, kadın haklarını ve türbanı tartışmak için bir araya gelmişti.

Savaşın daha da kötüleştirdiği yaşam koşulları ve işçi, köylü, askerler üzerindeki baskı, Rus Çarlığı’nda huzursuzluğu iyice artırmıştı. Grevlere katılan binlerce işçi, 8 saatlik iş günü, ücretlerin yükseltilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi taleplerinin yanına politik talepleri de eklemişti. Tabii ki bu sadece kötü koşulların kendiliğinden getirdiği bir durum değildi; asıl olarak işçilerin ve halkın bilinçlendirilmesinin ve örgütlenmesinin bir sonucuydu.

8 Mart 1917’de Dünya Emekçi Kadınlar Günü eylemindeki emekçi kadınların en büyük talebi artan yoksulluğa ve açlığa karşı ekmekti. Sokaklara çıkan kadın işçiler, işyerlerindeki erkek arkadaşlarını da yanına katarak akın akın yürüyüşe geçti. 90 bine yakın işçinin sloganları egemenleri ve onların savaşını hedef alıyordu: “Savaşa hayır!” “Kahrolsun Çar!”

Bu eylem kitleselleşerek saatlere, günlere yayıldı. Ve kadınların yaktığı ateş, koca bir çarlığı yakmaya başladı. Şubat Devrimi olarak adlandırılan ve onu takip edecek ekim ayında, iktidarı işçi ve köylülerin oluşturduğu sovyetlerin almasıyla tamamlanacak olan bir devrime yol açtı. Mart değil şubat, çünkü 8 Mart, o zaman Rusya’da kullanılan Jülyen takvimine göre 23 Şubat’a denk geliyordu. Tıpkı, 25 Ekim’deki sosyalist devrimin, aynı takvim kullanıldığı için 7 Kasım’a denk gelmesi gibi.

EĞER KADIN BİR KÖLEYSE...
Şubat Devrimi, Ekim’e göre biraz eksikti diyebiliriz! Çünkü örneğin, kurulan Geçici Hükümet, “kadın-erkek eşittir” diyordu ama kadınların politik olarak ‘geri olduğunu’ ileri sürerek oy hakkını vermeye yanaşmıyor, yan çizmeye çalışıyordu. Ama halkın, koca monarşiyi devirdikten sonra kendine olan güveni gelmeye başlamıştı. Devrimden hemen birkaç gün sonra, 19 Mart’ta çoğunluğu kadın 40 bine yakın kişi “Eğer kadın bir köleyse, özgürlük olmayacaktır” yazılı pankartlarıyla St. Petersburg’daki Tavrida Sarayı’na yürüdü. Kadınların genel oy hakkı için, temmuzda yasallaşacak bir önergeyi zorla kabul ettirmişlerdi bile!


ÇOK EŞLİLİK VE PEÇEYE KARŞI
Kadının köleliğinin kaldırılması meselesi, sadece o büyük şehirde tartışılmıyordu. Şubat’ın getirdiği devrimci ruh, eski çarlığın ulaştığı topraklarda yayılmaya başlamış ve doğudaki Müslüman toplumlara da ulaşmıştı. Çağrısı yapılan Bütün Rusya Müslümanları Konferansı’ndan önce, 23 Nisan günü, Tataristan Kazan’da Bütün Rusya Müslüman Kadınlar Kongresi yapıldı. Orada, 59 kadın delege, çoğunluğu kadın olan 300 kişilik güçlü bir dinleyici topluluğunun önünde, ş̧eriat yasasının statüsü de dahil olmak üzere, çok eşliliği, kadın haklarını ve türbanı tartışmak için bir araya gelmişti. Muhafazakar dindar gruba karşın, ilerici gruplar ve Bolşevik kadınlar da delegeler arasındaydı. ‘Kadınların camiye gitme haklarının olup olmadığı, erkeğin birden fazla eşe sahip olma hakkının olup olmadığı’ üzerine çokça tartıştılar. Çıkan kararda çok eşliliğin onaylanmasına karşı gelen ilerici gruplar ve Bolşevikler, bir ay sonra yapılacak Bütün Rusya Müslümanları Konferansı’na katılmaya ve çok eşliliğe karşı kendi alternatif görüşlerini sunmaya karar verdiler. Bu konferansta geçen yoğun tartışmaların ardından, 8 saatlik işgünü, özel mülkiyetin kaldırılması ve geniş arazilerin kamulaştırılması gibi maddelerin yanına, kadınların oy hakkı ile hayata geçirilmesi yoğun çalışma gerektirecek olan çok eşliliğin ve peçenin yasaklanması gibi maddeler de eklendi.


BURNAŞEVA, OBİDOVA VE DİĞERLERİ
O kongredeki ilerici kadınlar, dönemin Müslüman reformcuları olan Cedidçilerin etkisiyle eğitim alabilmiş kadınlardı. Bunlardan şair Özbek Zahida Burnaşeva, devrimden önce Semerkand’daki bir köyde kızlar için okul kurmuştu. Devrimden sonra da okullarda yaygın bir okuma yazma kursu verme, kendisi gibi kadın öğretmen yetiştirme ve yaşadığı yerdeki geriliklerle mücadelede yer almıştı. 1918’de Komünist Parti üyeliğine kabul edilmişti.

Aynı yıl, Jahon Obidova adlı genç kızın öğretmeni olmuştu. Obidova, erken yaşta evlendirildiği ve cinselliğe zorlandığı için hasta düşmüş ve kocasından kaçarak Taşkent’e gelmiş; yolda onu gören birinin yardımıyla hastanede tedavi edilmişti. Sonrasında bir ailenin yanında çalışmaya başlamış ve Burnaşeva’dan aldığı derslerle okuma yazmayı öğrenmişti. Yaptığı ilk şey, onu öldürmekle tehdit eden kocasını boşamak oldu. Bu sırada, ‘rabfak’ denilen işçi okuluna girerek hem işçi eğitimi hem de politik eğitimler aldı. Fakir, kırsal Tacik köyünden gelen, kocasından şiddet gören bir genç kadınken, sosyalizmin kadınlara sağladığı özgürlüğü tadan Obidova, onu diğer tüm kadınlara ulaştırmak için yaşamının sonuna kadar mücadele etti.

Her ne kadar Ekim Devrimi ile Sovyetler iktidara geçmiş ve kadınları, işçileri, köylüleri özgürleştiren yasalar yürürlüğe konulmuşsa da, Müslüman halkların yaşadığı Doğu’da bunların hayata geçirilmesi Bolşevikler için kolay olmadı. Ancak, Obidova gibi sosyalizme inanmış örgütçüler yetişmeye başlıyordu.

Tacik ve Özbek dillerini konuşan, Rusça bilen hele bir de kadın olan çok fazla örgütçüsü yoktu partinin. Orta Asya’daki kadınlar arasındaki çalışmada görevlendirilen Obidova, komünist kadın örgütlenmesi Jenotyel’in Semerkand yönetiminde yer aldı. 1927’de Komünist Parti’ye kabul edildi.

Yaşamının son yıllarında, geriye dönüp baktığında, Özbek kadınlarına partinin politikalarını, yeni yaşamın yasalarını anlatan Artiukhina, Kollontay, Liubimova gibi komünist Rus kadınlarını hatırlıyor: “Özbek kadınlarını tecritten kurtarıp özgürlüğe, eşitliğe ve ışığa giden yola getirebilmek için çalışma yapmayı öğrendik. Rus ulusunun bu fevkalade kızları, alçak gönüllü, nazik, açık gönüllüleri, Doğu’nun kadınlarını özgürleştirme mücadelesindeki Türkistan’a geldiler. İlk Özbek kadın aktivistleri de hatırlamak gerek -Burnaşeva, Shodieva, Narbayeva... ve daha daha niceleri. Yaşı, karakteri farklı olsa da, bir fikirde birleşmişlerdi- Sovyet Doğu’nun kadınlarının özgürleşmesini isteyen partinin fikri.”

Kaynakça
- Norris, Stephen M. , Sunderland, Willard. “Russia’s People of Empire: Life Stories from Eurasia, 1500 to the Present.” Indiana University Press.
- Mieville, China, “Ekim” Ayrıntı Yayınları.
- Crounch, Dave. “The Bolsheviks and Islam.” http://isj.org.uk/the-bolsheviks-and-islam/

İlgili haberler
Ekim devriminde Doğu’nun kadınları

Ekim Devrimi sadece Rus kadınlarına değil Doğu kadınlarına da eşitlik getirdi. Çürümüş düzenin en çu...

Ekim Devrimiyle eşit kadınlara...

Ekim Devriminin 100. yılında, üretimden eğitime, sağlıktan aile yaşamına kadar birçok alanda, sosyal...

Burda ya da Özbekistan’da; özgür olmak istiyorlar

Ne kadar benzer ülkeler olduğumuzu düşünüyorum Sonya konuştukça, ne kadar benzer dertlerimiz olduğun...