2025’ten 2026’ya mücadelelerimizi devrediyoruz
2025 yılı mücadele ve direniş yılı oldu. Kadınlar bu yıl sokaklarda, meydanlarda, fabrikalarda, üniversitelerde hak gasplarına ve kadın cinayetlerine karşı haklarını savunmak için alanlardaydı.

Şöyle bir dönüp bakınca 2025 yılı mücadele ve direniş yılı oldu. Kadınlar bu yıl sokaklarda, meydanlarda, fabrikalarda, üniversitelerde hak gasplarına ve kadın cinayetlerine karşı haklarını savunmak için alanlardaydı. Digel Tekstil’den Şık Makas’a sendikalaşma hakkı için mücadele eden kadınlar, Chinatool’dan İzmir Belediyesi’ne düşük ücret dayatmalarına karşı ses çıkardı. Kayseri Üniversitesinden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesine genç kadınlar güvenli kampüs taleplerini haykırmak için kampüsleri doldurdu.

İktidar 2025 yılını aile yılı ilan etmişti. Hatta önümüzdeki on yılı, aile on yılı ilan etti.

“Aile” adı altında müjdeler açıklayan iktidar, kadınlara esnek çalışmayı yaygınlaştırmayı hedeflerken kadınların her türlü medeni hakkını da hedef tahtasına oturttu. Yani hem çalışmasını güvencesizleştirdi hem de hayatının her alanını… Her ne kadar aile yılı, bunu en çok yapacağını ilan ettiği yıl olsa da aslında bu yıla damga vuran işçi ve emekçi kadınların, öğrenci kadınların direnci, mücadelede önde duran pozisyonları ve çıkardıkları ses oldu. 2025’ten 2026’ya kalan da işte bu mücadele deneyimi ve birikimi. 2025 yılında gerçekleşen mücadeleler, 2026 yılının da bir mücadeleler yılı olacağını ortaya koyuyor.

Sendikalaşma mücadelesinde kadın işçiler en önde

Sendikalaştıkları için ya da sendika değiştirdikleri için baskılarla karşı karşıya kaldılar. Çeşitli kodlarla tazminat hakları çiğnenerek sendikalaştıkları için işten çıkarıldılar. İşçilerin alacaklarını kaçıran patronlar yerine işçilerin önlerine barikatlar, eylem yasakları çıkarıldı. Yetki davaları ve işten çıkarmalarla göz korkutmaya çalıştı patronlar. Bunun karşısında kadınlar sendikalaşma hakları için, insanca çalışma koşulları için mücadelede en öndeler. İşte kadın işçilerin en önünde olduğu sendikalaşma mücadelelerinden kimi hatırlatmalar:

• 2024’ün ekim ayında Tuzla Serbest Bölge’de bulunan TKIS Blinds’te çalışan işçiler, kötü çalışma koşullarına, yönetici ve amirlerin baskılarına ve düşük ücretlere karşı Türk-İş’e bağlı TEKSİF’te örgütlenmeye başladı. İşçilerin sendikaya üye olmasının ardından patron 10 işçiyi işten attı. İşçiler 230 gün boyunca iş yeri önünde çadır eylemi gerçekleştirdiler. 11 Eylül’de görülen davada da hakim gerekçeli kararda sendikanın yetkili olduğunu açıkladı.

• İzmir Ege Serbest Bölge’de kurulu bulunan Digel Tekstil’de çalışan işçiler patrondan en az yüzde 40 zam istedi. Ancak bu talep karşılığında patron çok komik rakamlarla yan haklarda zamlar yaptı. Talepleri kabul edilmeyen işçiler TEKSİF sendikasına üye oldu. Patron yedi işçiyi sendikaya üye oldukları için işten attı. İşten atılan Digel Tekstil işçileri 17 Ocak’ta direnişe başladılar ve direnişleri hâlâ devam ediyor.

• İzmir Dikili’de faaliyet gösteren Queen Flowers firmasında işçiler mayıs ayında DİSK/BTO-SEN’de örgütlendiler. Örgütlenmenin ardından önce bir işçi temsilcisi işten atılırken kadın işçiler, sendika üyesi oldukları için mobbing, taciz ve tehditlere maruz kaldı. Geçen sürede işten atmalar devam etti ve toplamda 13 işçi direnişe geçti. İşçilerin direnişi hâlâ devam ederken işten atmalara karşı açtıkları dava da sürüyor.

• Temmuz ayında Dersim’de bulunan Peri Tekstilde çoğu kadın 17 işçi mobbing ve hakarete karşı çıktıkları için işten atıldılar. BİRTEK-SEN’e üye olan işçiler işten atmalara karşı fabrika önünde mücadelelerini sürdürüyorlar.

• 6 Ekim’de Tokat Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Şık Makas/Cross Tekstil fabrikasında aylardır ücretlerini alamadıkları için iş bırakan, Öz İplik-İş’ten istifa ederek BİRTEK-SEN’e üye olan işçiler direnişe çıktı. Çoğunluğunu kadın işçilerin oluşturduğu direnişte işçilerin eylemlerini engellemek için valilik eylem yasağı koydu, işçilerin direniş çadırları kaldırıldı ancak onlar hala haklarını almak için direnmeye devam ediyor. Direniş devam ederken işçilerin temsilcisi Buse Kara’ya ev hapsi kararı verildi. Ancak sonrasında bu karar da kaldırıldı.

İşten çıkarma tehdidini karşı da işçilerin örgütlülükleri var

• 10 Haziran 2024’te Çiğli Belediyesi bünyesinde bulunan ÇİBEL ve Çiğli Gıda’dab işten çıkarılan Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube üyesi 147 işçi belediye önünde direnişe başladılar.

• 9 Ağustos 2024’te Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ’den atılan 93 işçi belediye önünde direnişe geçti. 190 günlük direnişin ardından işçilerin mücadelesi 15 Şubat’ta işe geri dönme kazanımı ile sonuçlandı.

Kadınlar düşük ücretleri, asgari yaşamları kabul etmiyor

Yoksulluk artarken patronlar iş yerlerinde düşük ücret dayatmalarını sürdürüyor. Alım gücü günden güne düşerken patronların alım gücünü daha da düşürecek, “zam” demeye utandıran maaş zammı tekliflerine karşı 2025 yılı ücret mücadeleleri yılı da oldu. Ve yine düşük ücret dayatmalarına karşı kadınlar en öndelerdi.

• İzmir’de 2024 yılının sonlarında sendikal haklarının engellenmesine, asgari ücret dayatmasına ve sağlıksız çalışma koşullarına karşı greve çıkan Petrol-İş Sendikası üyesi Temel Conta işçilerinin grevi 2025 yılında da devam ediyor. Kadınların çoğunlukta olduğu işçiler, sendika ile anlaşmanın sağlanmasını ve koşullarının iyileştirilmesini istiyor.

• Şubat ayında Gebze’de Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren, otomotiv parçaları üreten ve çoğunlukla kadın işçilerin çalıştığı Chinatool’da işçiler toplu iş sözleşmesi sürecinde anlaşma sağlanamaması sonucu greve çıktı. Dört gün süren grevin sonunda toplu sözleşme ücret ve sosyal haklarda önemli kazanımlar sağlanarak imzalandı.

• Tekgıda-İş’in örgütlü olduğu İzmir’deki tütün fabrikaları Sunel, OTP ve TTL’de, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine çoğu kadın olan 1700 işçi greve çıktı. 41 günün ardından anlaşma sağlandı, grev sona erdi.

• 22 Ekim’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde kurulu güneş paneli ve elektrik enerjisi sitemleri üreten Smart Solar işçileri yüzde 6’lık zam teklifine karşı greve çıktılar. Çalışanlarının yarısından fazlası kadın olan işçiler patronun düşük zam dayatmasına karşı insanca bir yaşam için mücadele ediyor.

• Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikası üyesi Swatch Group Türkiye mağazaları çalışanları toplu iş sözleşmesi sürecinde ofis ve mağaza çalışanları arasında farklı ücret düzenlemeleri dayatması üzerine 10 Kasım’da greve çıktılar. 17 gün süren direnişin ardından işçiler kazanımla iş başı yaptılar. İmzalanan toplu sözleşmeye göre haftalık çalışma süresi 40 saate düşecek, çalışanlara haftada iki gün izin hakkı tanınacak. Pozisyonlara göre ücretlerde artış yapılacak, sosyal yardım, çocuk yardımı, resmi tatil yardımı ve eğitim yardımı gibi kalemler de ilk kez uygulanacak.

• İzmir, Buca Belediyesi’nde maaş ve alacakları için sekiz gündür eylem yapan işçiler kazanım elde etti. İşçilerin maaşlarının bir kısmı ödendi.

Genç kadınlar şiddete karşı eylemde

Kadına yönelik şiddet arşa ulaşmışken üniversite kampüsleri kadın cinayetlerinin olay mahali olmuş durumda. Kadına yönelik şiddeti önleyecek mekanizmalar işletilmiyor, hedefe konuyor, açıklanan eylem planları ile şiddet failin bir hastalığı gibi lanse ediliyor, kadın cinayeti, istismar faillerinin infaz süresini azaltıp serbest bırakacak paketler Meclise getiriliyor. LGBTİ’lerin varoluşu açıktan hedefe konuyor. Kadınlar sokakları ülkenin her yerinde medeni haklarının hedefe konmasına karşı, yargı paketlerine karşı, doldurdu. Genç kadınlar da kendi üniversitelerini eylem alanlarına çevirdiler. Her ne kadar kadın kulüpleri üniversite yönetimlerince baskı altına alınmış olsa da genç kadınların güvenli kampüs taleplerini bastıramadılar.

• 2024’ün eylül ayında kaybolan, 18 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Rojin Kabaiş için üniversiteli genç kadınlar kampüslerinde ses yükseltti. Oluşturulan kamuoyu ile ATK raporu Rojin’in ölümünün ardından bir sene sonra açıklandı.

• 30 Ağustos’ta Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’nde gerçekleşen düğün organizasyonunda çalışan 15 yaşındaki Hilal Özdemir öldürüldü. Öğrenciler Hilal’in katledilmesine karşı kampüslerinde eylem yaptılar.

• ODTÜ öğrencilerinin nisan ayında gerçekleştirdiği imza kampanyası sonucunda 3 bin 500 imza toplanmış ve öğrenciler Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleme ve Cinsel Tacizi Önleme Birimi’ne (CİTÖB) bütçe ve oda ayrılması gibi talepler etrafında birleşmişlerdi. Taleplerin ısrarla dile getirilmesinin ardından 2025-2026 eğitim öğretim yılı içinde ODTÜ yönetimi çeşitli bölümlerde ve yurtlarda CİTÖB eğitimleri gerçekleştirmeye başladı.

• 24 Ekim’de Kayseri Erciyes Üniversitesi öğrencisi Meliha Keskin’in kampüs içinde katledilmesini kampüs içerisinde protesto etti. Rektörlüğün yaşanan olayın münferit olduğunu söyleyip kampüsün genel güvenliğini de bozmadığını ifade etmesine tepki gösterdi.


İlgili haberler
Bir umudum sen, bin umudum ördüğümüz mücadele

Öfkemiz binse umudumuz binlerce... Haydi hediyeleşelim kız kardeşim; bir umudum sen, bin umudum ördüğümüz mücadele.

Umutsuzluğun kışından umudun baharına...

2026 yılına yaklaşırken bütçe kreşe, sığınmaevlerine, kadınlara mı ayrılacak; asgari ücret insanca yaşanılabilecek bir düzeye çıkarılabilecek mi soruları kadınların kafasında. Ancak bu soruların cevap

Dosya| Sermayenin öğüttüğü hayatlar: Çocuk işçilik

Dergimizin bu dosyasında çocuk emeğinin nasıl örgütlü ve bilinçli bir tercihle iktidarın politikaları ile yaygınlaştırıldığını ele alıyoruz.


Editörden