Arkadaşımızın cenazesine gidebilmek için bile mücadele ettik
İş arkadaşlarını trafik kazasında kaybeden işçiler, arkadaşlarının cenazesine gitmek istediklerinde patronun üretimi durdurmak istememesi nedeniyle engellenmişler. Kararlılıkları engeli aşmış.

Merhaba Ekmek ve Gül okurları, hayatımız her geçen gün daha da zorlaşıyor. Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz adeta. Doğal afetler, iş yerinde yaşadığımız sorunlar, ekonomi sıkıntılar zorlaşıyor. Deprem hepimizi çok derinden etkiledi, yaşanan korkunç tablo bizleri nasıl hayatta kalacağımız gerçeğiyle yüz yüze bıraktı.

Devlet depremden 3 gün sonra deprem bölgesine ulaştı. Bizler ise elimizden ne geliyorsa yapmaya çalıştık. Çalıştığım fabrikada da kadın işçiler olarak neler yapabileceğimizi konuştuk. Hükümetin yaşanan faciayı sessizce izlemesi öfkemizi daha da artırdı. Üstüne, fabrikamızda çalışan bir kadın arkadaşımızın trafik kazasında ölüm haberi ise hepimizi çok derinden etkiledi. Sonrasında yaşananlar da öfkemizi burnumuza getirdi.

Asiye henüz 45 yaşındaydı. Çocuklarına daha iyi bir hayat sunmak için yaşamı boyunca çalışan Asiye ev temizliğine gitmiş, daha sonra fabrikaya girmişti. Yaklaşık 6 yıldır beraber çalışıyorduk, çalışma koşularından dolayı bel fıtığı olmuştu, tedavi oldu, birkaç gün sonra da aramıza dönecekti. “Kızlar ben artık eskisi gibi çalışamam, siz benim yerime de çalışırsın” diyerek espri yapıyordu. İşini çok seven, çalışmaktan asla kaçmayan bir kadın işçiydi. Adeta canını dişine takar çalışırdı. Böylesi çalışan bir işçinin hiçbir kıymeti olmadı patron için. Yıllardır emek verdiği fabrikası cenazesine gitmemizi çok gördü. “Aranızdan birkaç arkadaşınızı seçin, gitsinler” dediler, bizse bizimle aynı tezgâhta çalışan arkadaşımıza son görevimizi yapmalıydık. Ustabaşlarımıza hepimizin gitmek istediğini bildirdik, ancak idare izin vermedi, üretimi durduramazlarmış. Patronlar için sadece işleri önemliydi. Bir kez daha kâr hırslarını yüzümüze vurmuşlardı. Kararlıydık, arkadaşları olarak cenazesinde olacak, ona son görevimizi yapacaktık, işten çıkarsalar bile gidecektik. Müdür “Yapacak bir şey yok, 8 kişi gönderiyorlar” dedi. Sendika ile konuşmamızdan da bir şey çıkmadı. Son olarak insan kaynaklarına indik ve kararlı olduğumuzu gösterdik. Kararlı olduğumuzu görünce tamam demek zorunda kaldılar. Biz cenaze yerine varmadan sendika temsilcileri, sendika başkanı gelmişti. Biz eğer kararlı davranmasaydık ne bizi göndereceklerdi ne de onlar cenazeye katılacaktı. Ve arkadaşımıza son görevimizi yerine getirdik. Bu durum bize yeniden bir şeyi hatırlattı. Sermaye gözünde işçinin hiçbir değeri yok. Ve her şey kendi işçilerin elinde, kararlılığında. Ancak biz istersek, yan yana gelirsek değiştirebiliriz.

Kolaj: Canva